Ak Partinin Kuruluş Amacı ve Sonraki Süreç

0
1299

Türkiye’de AK Parti ırkçılık, fırsatçılık tutumuyla dinci görüntüsü projesi değildi. Devletin politika değiştirmesi bir projeydi. Türkiye yıkım çöküş aşamasındayken bir çıkış yolu ve kurtuluş arayışının projesiydi AK Parti. Siyasi otoritenin sağlanması temel insani hakların yasal güvence altına alınması ifade özgürlüğü ekonomik kalkınma huzur ve barışın sağlanması içinde Kürt sorunun siyasi arenada çözümlenmesi dâhil önemli sorunları çözümlenebilmesi projesiydi Ak Parti. Gerçek anlamda sosyal hukuk devleti inşa edilecekti. Komşularla sorunlar çözümlenecekti. Orta Doğuda gerçek demokratik devlet yapısıyla dünyaya örnek olacaktı. Türkiye’nin bugün’ki düştüğü şu hale bakalım kirli ve zulüm devleti yapısı görüntüsünü değiştirmek yerine, kendi vatandaşının başına bela konumuna gelen bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. İmha edilmesi gereken tehlike gibi hedef tahtasına yerleştirildi Türkiye. AK Parti’nin yapması gerekenin, aksine yaptığı bugün için görüntü budur. Bay Erdoğan devleti bir anonim şirket gibi görmeliyiz demesiyle, bu yapının nasıl bir hale dönüştürüleceğininde zaten ikrarıydı. Eğer devleti bir anonim şirket gibi görmeliyiz diyorsa, devleti yöneten bu deyiş devleti devlet olma özelliğini yok saymaktır. Bu demektir ki böyle görmeliyiz. Bay Erdoğan’ın çevresinden hiç biride çıkıp ta: ‘’be mübarek kendine gel sen ne demek istiyorsun?’’, diyemedi.

Türkiye bu gidişle zulüm ile abat olanın ahı berbat olur deyişinin uygulanışı yolundadır. Geçmişte devlet adına yapılmış olan zulümlerin mağdurlarının gönüllerini hoş etmekle gerçek demokratik devlet yapılanmasının inşası mümkün olabilecekti. AK Parti iktidarının ilk yıllarında olduğu gibi aynı gidişi sürdürerek kuruluş amacının hedefine ulaşabilirdi. Ancak sonuç diyebileceğimiz en kısa ve özdeyişiyle yazık oldu. Türkiye çöküş yıllarını yaşıyor. Bay Erdoğan Efendi ve çevresinin akıbeti Osmanlı hanedanıyla aynı olacaktır. Şirket müdürü değiştirir gibi devlet yetkililerini değiştirmek farklı düşüncede olanları kanunsuzca etkisizleştirmek birlikte yola çıktığın ve birlikte bu projeyi oluşturduğun insanları karalayıp ezmek kendi konumunu ve pozisyonunu kötüye kullanmaktan öteye, kendi ve çevresinin sonunu yakınlaştırmak yıkıma sürüklemekten başka hiçbir yarar getirmez. Ancak daha da ciddi olanı bu durum Türkiye’yi karanlığa sürükledi.

Türkiye çöküş sürecini demokratik çevrelerin güçlenişi ile asgari tahribat ve kan kaybıyla aşabilir. Gerçek demokratik devlet yapısı ve Birleşik Demokratik Kürdistan Devletler Birliği ile komşu ve kol kola olabilecek yeni proje desteklenmelidir. Türk halkı bu fırsatı kendileri için değerlendirmelidir. Bunun ötesi Türkiye ve Türk halkı için karanlıktır. Bunu görmemek körlüktür. Anlamamak geri zekâlılıktır. Kürdistan halklarının temsilcililerinin acil ve birincil görevleri birliği, barışı sağlayarak ve birlikte ortak hareket etme kurumun kuruluşunu sağlamaktır. Tüm siyasi gruplar kendilerine güç edinme kültürünü aşmalıdırlar. Birbirlerine koşarak, birbirleriyle kucaklaşarak gerçek ulusal güç oluşturabileceklerine inançla hizmet etmelidirler. Eğer bu amaca hizmet edilirse, bu amacın hedefi de zor olmaz. Özellikle Kuzey Kürdistan’da Kürt halkının kendi topraklarından göçe zorlanmaları çok hızlı olarak gelişiyor. Kuzey Kürdistan’ın durumu çok acil ilgi bekliyor. Göçe koordineli olarak organize ediliyor. Bu durumun önüne geçmek gerekli. Doğu Kürdistan’da durum içler acısıdır. Doğu Kürdistan’da ki Kürt halkının durumunu gözden geçirmek, onları desteklemek, sahip çıkmak ve nefes alabilmelerini sağlamak için acil uygulamalara ihtiyaç vardır.

Rojava halkı yaya olarak güvenli sığınak arayışında. Güvenilebilir bir yer arıyorlar ve yaya olarak dünyayı dolaşıyorlar. Bunun önüne geçmek gerekir. Bu insanlar bizim insanımızdır. Annemizdir, babamızdır, kardeşlerimizdir ve çocuklarımızdır. Bizler Güney Kürdistan’ı yeniden yapılanma ve inşa sürecini hızlandırmalıyız. Güney Kürdistan devleti ve siyasi çevreleri birliğin sağlanmasına öncülük etmeleri durumunda hedefe ulaşmak kolaylaşır. Ekonomik bağımsızlık geliştirilmelidir. Ekonomi dışa bağımlı olarak gelişirse yaşaması mümkün olmaz. Diplomasi uluslararası standartlarda olmalıdır. Siyasi ve askeri alanda birlik ekonomik birlik ile tamamlanmalıdır.

Bu amaçlara hizmeti benimseyen eğitim kurumları geliştirilmelidir. Var olan eğitim kurumları‘da bu amaca hizmet edebilecek eğitmenlerle donatılmalıdır. Herkes kendisine göre güç oluşturmaya yönelirse Kürdistan da tahribat ve gelişir. Aklın yolu birlikte hareket etmeyi gerektiriyor. Aksi yönde tutum Kürdistan halkının ve ülkesinin düşmanlarına hizmetti. Bu durumu görmek zorundayız. Doğruları görmek anlamak yetmiyor. Doğru olanı yapmak Kürdistan’ı güçler için nefes almak gibi önemlidir.

Sağlık ve saygı dileklerimle,

Hüseyin Baybaşin