13 mart 2016 akşamı Ankara’da patlayan bomba iki hususta kamuflaj malzemesi olarak kullanılması içindir. Birincisi devleti yönetenler Kurdistan coğrafyasında işlemiş oldukları soykırım ve insanlığa karşı suçların tartışılmaması görülmemesi amacıyla gündemi değiştirmek içindir. İkincisi devleti yönetenler Kurdistan coğrafyasında bundan sonra işleyecekleri suçlar için sözde gerekçe oluşturmak amacıyla bu bombayı patlatmışlardır. Bu iki hususa hizmet suçsuz günahsız çocuk öğrenci dahil sivil halkın kanı akıtılmıştır. Yaşamlarını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara aci şifalar diliyorum.
Bu kanı akıtan suç grubunun bireylerinin cehennemde bile yerleri yoktur, olamazda. Kurdistan coğrafyasında devlet eliyle işlenmiş olan suç insanlık suçudur. Ayrıca Kürt halkına dayatılmış olan bu zulüm soykırımdır. Bunun net olarak görülmesi lazım. Ankara’da ki bombalama olayının soruşturulması için Birleşmiş Milletler nezdinde veya denetiminde soruşturulmalıdır. Ayrıca uluslararası ceza davaları savcıları görev almalıdır. Bunu sağlamak için mağdur aileleri müracaatta bulunabilirler. Kendileri adına hukukçularda müracaatta bulunabilirler ve bulunmalıdırlar da. Kurdistan coğrafyasında işlenmiş olan suçlar için ise Türkiye Cumhuriyet devleti suçludur. Bu tartışmasızdır. Derhal Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine müracaat edip dava açılmalıdır. Müracaat yeri Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Makamıdır. Bu müracaat siyasi ve hukukçuların görevidir. Kürt halkının sorunları ile ilgilenen ve ilgilenmek isteyen her çevre bunu derhal gerçekleştirmek için adım atmalıdır.
Diğer taraftan Türkiye, Suriye ortamına dönüşüyor. Sürükleniyor demiştik daha önceki yazılarımızda, ama şimdi dönüşüyor. Eğer Türk halkı iktidar partisi dışındaki muhalefet ve devlet kurumlarının yetkilileri yöneticileri Türkiye’nin, Suriye ortamına dönüşmesini bekliyorlarsa ve istiyorlarsa sorun yok.
Eğer bunun aksini düşünüyorlarsa, Türkiye’nin Suriye ortamına dönüşmesini bir iç savaş yaşamasını istemiyorlarsa, bu ahlak dışı tutumu, bu hukuk dışı tutumu, sonlandırmak için harekete geçmelidirler. Herkes ne yapmak gerektiğini bilmek zorundadır. Yol göstermek o anlamda benim işim değil.
Diğer taraftan Kürt halkı olarak bizler halkça bu duruma hazır olmalıyız. Bunun artık tartışılır bir tarafı kalmadı. Türkiye Suriye ortamına dönüşüyor. Devleti yönetenler kendi kusurlarını suçlarını örtbas etmek için böylesi suçları işlemeye devam edeceklerdir ve yapmış oldukları çıkar amaçlı işleri de hesap vermemek amacıyla bu şekilde kapatmaya çalışıyorlardır. Dolayısı ile Türkiye’yi kendi amaçları kendi çıkarları için, ayrıca faşist duyguları sömürmek maksadıyla da, bazı söylemlerde bulunarak bazı eylemler de bulunarak Türkiye’yi Suriye ortamına sürüklediler. Türk halkının da aklı başında insanlarının bu hususa dikkatle bakmaları gerekiyor. İnsanlık görevimiz bunu söylememizi gerektiriyor.
Kürt halkının ülke içinde ve ülke dışında yaşayan akademisyenleri derhal Kürt halkının güvenliğini ve savunmasını sağlamak amacıyla görev almaları gerekiyor. Hiç kimse bizim çalışmamıza fırsat vermiyorlar. Şu siyasi örgüt, bu siyasi parti, bu siyasi çevre, ya onlarla beraber, ya onların talimatları direktifleri doğrultusunda çalışacağız, ya da hiç çalışamayacağız olmamalidir diyerek, kendilerine malzeme oluşturmasınlar, gerekçe oluşturmasınlar. Kendilerine hiçbir şekilde kusur oluşturmasınlar. Hiçbir şekilde vakit kaybetme zamanı değildir. Kürt halkının kendi evlatlarının desteğine ihtiyacı vardır.
Kürt halkının’da, coğrafyasının’da, Kürt kimliği olan akademisyenlere ihtiyacı vardır. Bu kardeşlerimiz derhal görev almak için ellerinden geleni yapmalıdırlar. Kendileri neyi nasıl yapmaları gerektiğini herkesten daha iyi bilirler. Kurdistan siyasi hareketlerinin hepsi liderler düzeyinde, Kürt halkının haklarının korunması ve Bağımsız Kurdistan için derhal müşterek hareket etmenin kurumunu oluşturup Birleşmiş Milletler Düzeyinde çalışmalara başlamalıdırlar. Bunun için kaybedilecek zaman kalmadı. Daha önceki yazılarımızda bunun gerekliliğini izah etmiştik: şimdi acili yet söz konusudur. Üçündü Dünya Savaşının resmiyet kazanması an meselesidir. Rusya’nın, Suriye’den o düzeyde çekilmesi içinde kendilerine yeniden siyaset belirlemek amacıyladır. Ve Amerika başkanının son açıklamaları’da Ortadoğu’daki bazı ülkelerin yerlerinin belirlenmesine yönelik işarettir mesajdır. Üçüncü Dünya Savaşının resmiyet kazanması’da gün meselesidir, an meselesidir.
Her güç bireyinin Kürt halkının haklarının savunması ve Kurdistan coğrafyasının kendi bağımsızlığını kazanması için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor. Gün bugündür.
Herkesi saygıyla selamlıyorum,
Hüseyin Baybasin