Kendi hak ve hukukumuza sahip çıkma kararlılığımızın düzeyinde başkalarının da hak ve hukukuna saygılı olmak zorundayız. Bu anlayış çerçevesinde davranmazsak eğer, kendimizle çelişiriz. Duruş, davranış ve kararlılığımız, samimiyetten uzak olur.
Hükümetimizin mensupları bu hususlarda hassasiyetle ödünsüzdürler.
Birinci Dünya Savaşıyla Osmanlı gibi Kurdîstan’ımızın da coğrafik olarak parçalara bölünerek haritadan silinmesiyle, işgalcilerin denetimine geçen Osmanlı toprakları için savunmak adına hiçbir çalışma yapılmadı.
İşgalcilerle işbirliği yaparak Osmanlı Devleti’nin parçalanıp yok olmasına hizmet edenler. Osmanlı toprakları üstünde işgalcilerin kurmuş olduğu yeni devletlerin efendileri oldular.
Suriye ve Irak sömürge devlet olarak yönetildiler. Irak, Britanya’ya, Suriye de Fransa’ya bağımlı kaldı. Doğu Kurdîstan, İran’a bırakıldı. İran, o dönemde İngilizlere ve Ruslara bağımlı bir politika izledi.
Rusya’nın sosyalist devrimini de İngilizler organize ettiler. Maksatları, gittikçe güçlenen Rus Çar’ından kurtulmaktı. Öyle de oldu. Ancak Sovyet Rusya’sı güçlenince, bağımsız güç politikasını izlediler. İkinci Dünya Savaşının bitimiyle Dünya’nın en güçlü devlet konumuna geldiler.
Bu konumlarından ötürü Batı Devletleri ABD öncülüğünde NATO savunma gücünü oluşturdular.
İngiliz’lerin öncülüğünde kurulmuş olan Türkiye ise Mustafa Kemal eliyle işgalcilerin politik emirlerine en çok hizmet eden yüz karası devlet yapısıdır. En çok Osmanlı düşmanlığını kurumsal yapıyla geliştiren de Mustafa Kemal’in Türkiye’sidir.
Osmanlı İmparatorluğu, Mustafa Kemal ve Arap devletlerin yeni efendilerinin İngiliz ve Fransızlara yaranmak için yürütmüş oldukları çok kalleşçe çalışmalarla tarihin karanlık çöplüğüne gömüldü.
Aynı soysuz çevreler, İran ve Rusya’nın desteğiyle Kurdîstan’ımızı da aynı akıbete mahkum etmek için yapmadıkları zulüm kalmadı.
Ancak, soylu Kurd Halkı asla boyun eğmedi, teslim olmadı ve bağımsızlık mücadelesini çok zor şartlarda yürüttüler. İşgal güçlerinin ve onların hizmetkarları olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin sistemli olarak barbarca zulüm ile soykırım uygulamalarına rağmen, Kurd u Kurdîstan davası için, soylu Kurd Halkının kurtuluş mücadelesi aralıksız ve kahramanca süregeldi.
Bugün için gelinen aşama, Dünya’nın barbar güçlerinin müştereken yürütmüş oldukları Kurd u Kurdîstan’ı yok etmek politik çalışmaları tutmadı ve ters tepti. Çünkü, soylu Kurd Halkı, Kurdîstan’ın sahibidir. Soylu Kurd Halkı, Osmanlı gibi derme çatma, toplama, karışık bir halk değil. Soylu tarihe sahip asil Kurd Halkı, konumuna ve varlığını yaptıklarıyla dost, düşman bütün Dünya’ya göstererek kanıtlamıştır.
Dünya’nın birçok Halkı, devlet sahibi olmalarına rağmen, Kurd soyundan geldiklerini veya Kurdlerle aynı soydan olduklarını kanıtlamakla uğraşıyorlar. Dünya’nın tanınmış birçok üniversitesi bu işle uğraşıyor.
Kurdler, Osmanlı gibi yok edilemeyeceklerdir.
Kurd u Kurdîstan davasının mücadelesi, direniş ve kurtuluş sürecini başarıyla tamamlayıp Devletleşme düzeyine ulaştı.
Kurdîstan Birleşik Devletleri projesinin oluşumu da bu sürecin ürünüdür.
Bu amaca hizmet için 24-Temmuz-2018 yılında Lozan’da kuruluşu ilan edilmiş olan hükümetimiz, Birleşmiş Milletler kurumu başta olmak üzere bizimle ilişki kuran etkin ve yetkili güçlere kararlılığımızı açıkça söyledik. Bu projenin başarıyla hedefine ulaşması için çalışmaya kararlı olduğumuzu, bu projeyi uzatmak veya bu projeden vazgeçmek asla pazarlık veya tartışma konusu olamayacağını ifade ettik.
Bu duruşumuzla, Kurd u Kurdîstan davasının sevenleri, destekleyicilerinin gözlerinde şimşek gibi parıldayan sevinç ışıklarını gördük. Kurd u Kurdîstan davasını kendi çıkarlarına malzeme yapan çevrelerin ve Kurdlüğü kendileri için geçim kapısı yapmaya alışmış Kurd kişiliklerinin, kem-küm gibi tarzlarına da prim vermedik, vermeyeceğiz de.
Soylu Halkımın asil bireyleri bilsinler ki, Kurdîstan Birleşik Devletleri’ni resmileştirmek inanç ve kararıyla yaşıyorum. Benim gibi kararlı, asil soydaşlarımızla bu kutsal görevimizi başarıyla hedefe taşıyacağız. Bu görevimizi başarıyla tamamlamadan ölmeyeceğiz. Bizimle çalışmak için yeni katılımcılar, bu inanç kararlılığını tam olarak benimsemeden bizi, uğraştırmalarını tekrarla rica ediyoruz.
Bizimle birlikte çalışanlar, yeni katılımcılara yol göstericilik yaparken, çok hassas ve samimiyetle izahatlarında net olarak aydınlatıcı olmalıdırlar. Bazı soydaşlarımız, bizden edinim beklentisiyle yaklaşıyorlar ki böylesi duruşumuz yoktur. Çalışma arkadaşlarımızın böylesi yaklaşımlara karşı açık ve net olmaları kuraldır. Hiçbir soydaşımızı ikna etmeye çalışmayacağız. Proje ve amacımızın detaylarını izah etmekle yetineceğiz. Bu bir hizmet tutkusudur.
Meşhur olmak, zengin olmak, makam sahibi olamk, kendisine yer edinmek gibi basit, ucuz bireysel arayışlar için açık kapı değiliz.
Her bireyin yaşamsal gereksinimleri vardır. Bizim de vardır. Ancak, Kurdîstan Birleşik Devletleri Hükümetinin bireysel arayışlara, beklentilere zaman-emek verecek durumu yoktur. Böylesi bir kararı yoktur. Bu izahatları zaman zaman tekrarlamak zorundayız. Soydaşlarımızın, bizi anlayışla karşılamalarını dileriz.
Halkımızın hak ve hukukunu, Kurdîstan Birleşik Devletleri’ni resmileştirerek güvence altına alabileceğimize inanıyoruz. Bireysel beklentilere yanıt olmaya çalışmak, bizim şimdiki çalışmalarımızın dışındadır.
İki bin yirmi bir yılında genel seçimle yeni parlamentomuz, bu çalışmaları sistemli olarak yürütecektir. Adil olmak mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla, durum ve konumumuzu açıkça ve net olarak tekrarla izah ediyoruz.
Kendimize güveniyoruz. İşgalcileri Welatımızdan nasıl kovacağımızı biliyoruz. Sorumluluklarımızın bilinciyle hareket etmek zorundayız. İşimizi, Kurd kadınlarının maharetli elleriyle işledikleri muazzam nakış gibi işleyerek yapıyoruz. Kurdîstan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesi, büyük savaşı gerektiriyor. Her Kurd bireyinin hazırlıklı olmasını, samimiyetimizin gereği olarak duyurmayı gerekli görüyoruz. Kurd u Kurdîstan her bijî.
02-02-2020
Saygılarımla, Hîsen Baybaş