1514 yılında Amasya’da Kurdistan Kral’larının, Osmanlı Sultanıyla müttefiklik anlaşmasından sonra, Kurdistan’da olumsuz gelişmeler başladı. O tarihten itibaren Kurdistan Krallıkları sistemli olarak biribirleriyle uğraştırıldı. Yirmi’den fazla Kurdistan Krallıkları, yüzden de fazla Kurdistan Emirlikleri vardı. Hepsi de bağımsızdı. Bu Krallıklara ve Emirliklere bağlı binlerce Aşireti vardı Kurdistan’da.
Kurd-Osmanlı ortaklığı, Osmanlı’yı kalıcı imparatorluk yaptı, Kurdistan’ı ise istikrarsızlığa sürükledi.
Kurdistan Kral’ları, emir’leri ve aşiretleri 1514 yılından sonra Osmanlı’nın korunmasını esas alan çalışmalara yoğunlaştılar. Kurd-Osmanlı müttefiklik anlaşmasının gereğini yaptılar.
Osmanlı tarafı ise, “dur ki ayağıma yer edeyim, gör ki sana ne edeyim” adlı Türklük mantığının, kalleşliğinin gereği olarak Kurdistan Kral, Emir ve Aşiret güçlerini zayıflatmayı ve Türkleştirme sistemli olarak geliştirdi.
1800’lerin ortalarından itibaren, Osmanlı Türklüğü uygulaması çok sinsice Türk olduklarına inandırmaya yönelik kurumlar oluşturdular.
Bu fitne fesat sistemi gerçekten Osmanlı uygulaması mıydı? Yoksa 1514 yılından itibaren Kurdistan güçleri sayesinde Dünya Devleti oluveren Osmanlı’nın güçlenmesinden ve yayılmacı politikasından ötürü ürken Haçlıların bir oyunumuydu? Bu ayrı bir inceleme ve tartışma konusudur.
Bu husus incelenmeye değerdir, çünkü Osmanlı ile birlikte Kurdistan’ı da parçaladılar.
1800’lerin sonları ve 1900’lerin ilk on yılında genç Türkler adıyla Turancılık maskaralığıyla yeni bir hareket başladı. Mustafa Kemal, onlardan biridir. Ziya Gökalp ise aynı gruptan biri olup esasen Türklüğün babasıdır.
Türklüğün tanımı icat ederek, kitaplaştıran şahıstır. Ziya Gökalp, Osmanlı tebasını Türk milleti olarak tanımayı kurtuluş olarak görür.
Bulgar, Yunan, Romanya, Macaristan, Yugoslavya, Arnavutluk, Kurdistan, Ermenistan, Araplar, Kafkasya, Orta Asya, Afrika’nın bir kısmı, yanı Osmanlı imparatorluğuna bağlı tüm ülke ve ırkları, Türk milleti olarak tanımlamayı icat eden Ziya Gökalp’tir. Türklük böyle icat edilmiş ve Türklük tanımlaması Osmanlı’nın olduğu gibi Kurdistan’ın da Dünya haritasından silinmelerinin nedeni-kaynağıdır.
1923 yılında, Birinci Dünya Savaşı’nın resmen sona ermiş olması, Osmanlı ve Kurdistan topraklarının işgal güçleri-devletleri arasında paylaşılmasıyla, aynı işgal güçlerinin kurmuş oldukları Türkiye, devlet olarak resmiyet kazanır. Bu tarihten sonra, Kurdistan topraklarında Kurd Halkına yönelik, sistemli olarak barbarca zulum ile soykırım uygulanır. Son doksan beş yılda Kurdistan topraklarında, Kurd Halkına yönelik soykırım uygulamasının yanı sıra Kurd’ler arasında fitne-fesat geliştirilir. Yozlaşma ve çürümüşlük böylece gelişmek amacıyla zemin bulur. Zayıf kişilikli, fırsatçı ve yobaz çıkarcı şahsiyetlere, işgal güçlerinin kurup Mustafa Kemal ve grubuna teslim edilen Türkiye devleti, fitne-fesat kılavuzluğunu üstlenir. Böylece Türklük, barbarlığa ve faşizme esir ve köle olur.
Milat’tan(İsa’dan) on bin yıl önce yazılı tarihi geçmişe, onlarca imparatorluk, yüzlerce Krallık kurmuş olmanın üstün ayrıcalığına sahip soylu, Asil Kurd Halkı fitne-fesat bataklığına sürüklenmiş.
Fitne-fesat, dedikodu kurumunu oluşturmuş. Fırsatçı, çıkarcı yobazların birleşimi, bireyselliği-ben-ciliği toplumsal yönetim anlayışına dönüştürmüş.
Bu yazımızda izah edilen her hususun detayları onlarca kitapları kapsar. Kısaca izahatlarla, tarihimizi, tarih boyunca bapîr’lerimizin (Atalarımızın) yapmış olduklarını çok çok iyi öğrenerek ve nasıl çalışmalarla Kurdistan Bağımsızlığını sağlamayı başarmamız gerektiğini sarsılmaz inançla benimsemeliyiz.
Unutmayalım ki, tüm olumsuzluklara, çürümüşlüklere, soykırım dayatmalarına rağmen, her biri ordulara bedel kahraman Kurd şahsiyetleri Kurd u Kurdistan davasına, canlarıyla hizmet ediyorlar. Bu soylu Kurd kahramanlarının kazanımları, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin inşası amacıyla 24-Temmuz-2018 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinin LE CHÂTEAU d’OUCHY binasında Hükümet ilan edilmesinin temel malzemesini oluşturmuştur. Saygıdeğer takipçi ve soydaşlarım, zaferin bizim olacağına inanmaları bile yüzde elli başarıdır. Kurd u Kurdistan her bijîn.
14-09-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin