Kurdistani siyasi hareketlerin dağınıklığı başlı başına ciddi bir sorundur. Bu dağınıklığın temel nedeni Kurdistan işgalcilerinin planlı ve çirkin oyunlarıdır. Kurdistan işgalcilerinin hepsi planlı kirli ve çirkin oyunlarla böl, parçala, kontrol et ve yönet politikasını çok barbarca uyguladılar. Bu yöntemleri özellikle Kurdistani siyasi hareketlere etkin ailelere ve şahsiyetlere karşı sistemli olarak kullandılar.
Özellikle Türkiye’de Kürdlere yönelik uygulanan bu yöntemlerin yanı sıra sistemli olarak günlük bazda barbarca soykırım çalışmalarını yürüttüler. Türkiye de biz Kürdler için Türkiye anayasasının kanun maddeleri gereği Kürtçe dilini konuşmak eğitim yoluyla dilimizi çocuklarımıza öğretmemiz yasaktır. Bu uygulama basitçe ‘‘asimilasyon’’ gibi görülse de uluslararası hukuka göre bu uygulama en etkin soykırım yöntemidir. Bugünkü Türkiye anayasasına göre Kürd halkı, Kürd dili, kültürü, tarihi ve Kürdlüğe dair ne varsa yok sayılmaktadır. Bu yasalar çok net olarak soykırım uygulaması için kullanılmaktadır. Bu uygulamalar sürecinde Türkiye de devlet yöneticisi olanlar ile Kürdlere yönelik bu ahlaksızca temel insani hakların yasaklanışı prosedüründe görev alanların hepsi soykırım suçunu ve insanlığa karşı suç işlemişlerdir. Bu ağır suçları işlediklerinin somut kanıtı da Türkiye’nin yüz yıllık anayasası ve ilgili kanunlarıdır. Ayrıca Türkiye de Kürtçe yasağı ve Kürd dilinin eğitim dili olmasına izin verilmemiş olması ile ilgili mahkeme kararlarının hepsi ayrıca somut suç delilidir. Örneğin İsmail Beşikçi hocanın ‘‘Kürdler ayrı bir halktır’’ diye yazmış olduğu kitaplar nedeniyle cezalandırılmış olduğu kararının alındığı mahkeme kararlarının hepsi tartışmaya yer bırakmayacak şekilde Türkiye’nin sitemli olarak Kürdlere yönelik soykırım uyguladığının kanıtıdır. Bu anlamda Türkiye devleti adına Biz Kürdler için kardeşiz, dindaşız ve birdaşız gibi soytarılık söylemlerinin hiçbir anlamı yoktur. Gerçekle de ilgisi yoktur.
Benim için kabul edilemez olan husus Kurdistanî siyasi hareketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının hiçbiri Türkiye’nin bu barbarca uygulamasına yönelik hiçbir hukuk davasını başlatmamış olmalarıdır. Ben bizzat bazı siyasi hareketlerle bu hususları konuştum. Birçok güzel söylemlerinin yanı sıra maalesef hiçbir çalışma yapmadılar. Bireysel bazı tazminat ve ceza davaları ile ilgili davalar olmuş ama Kürdlüğe yönelik işlenmiş suçlara karşı ve Kurdistan’ a yönelik bir bütün olarak işlenmiş olan suçlara hiçbir bir dava açılmamıştır. Kürd siyasi hareketleri içerisinde yer almış bazı hukukçular bile de bu hususları konuştuğum gibi bağımsız bazı Kürd avukatlarla da bu konuları konuştum. Kendilerine, yapılacak masrafları da üstleneceğimi söylemiş olduğum halde hiçbir çalışma yapılmadılar. Hatta bazıları benden gizlenmeye başladılar. Kendilerine gönderdiğim e-mail ve mektupları bile cevaplamaz oldular. Kurdistani siyasi hareketler gibi Kurdistani sivil toplum kuruluşları da dağınıktırlar, söylemini kullanmak hoşuma gitmiyor olsa da, söylüyorum ki duysunlar. Siyasi hareketler gibi maalesef siyasi olmayan sivil toplum hareketleri de aşiret yapısı anlayışıyla çalışma yürütüyorlar. Siyasi hareketler yerine siyasi aşiretler,sivil toplum örgütleri yerine sivil toplum aşiretleri demek daha uygun olur. Kurdistan’ın tamamını kapsayan çalışmalardan uzaklaşmışlar. Kendileri ve kendi çevreleri için çalışmalar yürütüyorlar. Bizden ise ilgilenelim anlayışı aşiretçilik anlayışıdır. Birçok örneklerle sizlerin değerli zamanınızı almak işe yaramaz. Çünkü bu hususları Kurdistani siyasi hareketler gibi soydaşlarımızın hepsi de çok iyi biliyorlar.
Bizim Kurdistan Birleşik Devletleri projesinin kapsamı şimdiye kadar yapılmamış Kurdistani siyasi çalışmaları yapmaktır. Çalışma arkadaşlarımızın hepsinin de bu anlayışı kabul etmeleri ön şarttır. Kürd halkının tüm hak ve hukukunu yasal çerçevede kazanmayı hedeflemişiz. Bağımsız resmi devlet halkımız için öncelikli gereksinimdir. Devletimiz yok ise bizlerde yokuz gerçeği hepimizin kabulüdür. Bu bilincin şiarıyla çalışmalarımıza başladık. Çok mütevazı olup inanç ve kararlılık, başlatmış olduğumuz bu etkili hareket soylu değerlere sahip halkımız için gerekli olan çalışmamız dünyanın etkin güçleriyle pazarlık yapma düzeyine geldi. İki yıl içinde ulaştığımız aşama ve kararlı çalışmalarımızla Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmiyet kazanması için her kapı açılmıştır. Çalışmalarımızı uluslar arası düzeyde saygınlığı olan profesyonel şahsiyetler ve kurumlarla yürütmüş olmamızda çalışmalarımızın önemli etkisi olmuştur. Ayrıca çalışmalarımız enteresan olan bir durumu bize gösterdi. Hem de çok enteresan bir durumu gösterdi demeli. Dünyanın tüm etkin güçlerinin Kurdistan’ın hepsini bir tek devlet çatısı altında birleşmesinin projesi için hazır olduklarını gördük. Hatta Kurdistan’da işgalci olan Türkiye, İran, Irak ve çok dağınık olan Suriye bile Kurdistan Birleşik Devletleri projesinin mutlaka hedefine ulaşacağının endişesiyle yönelimlere girdiklerini ve bu sonuca hazırlandıklarını öğrendik. Dünyanın yönetiminde etkin güçler çalışmalarımıza dahil olmanın koşullarını bizimle tartışırken uluslar arası büyük sermaye çevreleri de bizimle ortaklık pazarlığını yapıyorlarken Kurdistan’da işgalci olan kan emici olan barbarların hepsi bu projenin başarıya ulaşacağının hesabıyla hazırlıklar yapıyorken Kurdistan Birleşik Devletleri projesi için hazırlıklı olmayan tek çevre Kurdistani siyasi hareketler olduğunu gördük. Bize çok sorular soruyorlar. Projelerimizin çalışmalarına ilgi duyduklarını gözlemledik. Ama bizim projemizin içerisinde yerlerinin ne olduğunu merak ediyorlardı. Hangi güçlerle görüştüğümüzü pazarlık halinde olduğumuzu merak ediyorlardı. En önemlisi de çalışma arkadaşlarımızın kimler olduğunu merak edip soruyorlardı. Bizim için enteresan olan bu durum sizin içinde enteresan değil mi? Kurdistan’da Kürd halkı ile ilgili hedeflerimizi merak edip sormuyorlar ama bu proje içinde kendi yerlerinin ne olacağı bunları daha çok ilgilendiriyor. Bize göre bu durumda yapısal dağınıklıktan kaynaklanmaktadır. Yapısal dağınıklıkta kendilerinde zihinsel dağınıklığa sebep olmuştur. Bu eleştirilerimi duymalarını istediğimi tekrarlıyorum. Hemen arkasından da Kurdistan Birleşik Devletleri projesinin Kurdistan topraklarının tamamını Kurdistan halkının tamamını kapsadığını tekrarlamayı gerekli görüyorum. Bizim projemiz gibi düşünce ve çalışmalarımızda Kurdistanidir. Hükümetimizin çalışmalarının tamamı Kurdistan ve Kürd halkına hizmet amaçlıdır. Her Kürd siyasi hareketinden ve bütün Kurdistani siyasi şahsiyetlerden ricamız tamamen Kurdistan Birleşik Devletleri’nin remileşmesine odaklanmalarıdır. Bizimle aynı görüşte ve aynı inançta olanlar ile birlikte bu kutsal görevi hedefine kavuşturacağız. Bu hususta hiçbir endişemiz yok. Elbette ki kazanımlar halkımıza ait olacaktır. Soydaşlarımızın ekonomik ve eğitim alanında dayanışma içinde olup gelişmeyi başarmalarını ve bunun gerçekleştiğini görmek istiyoruz. İnsanlarımızın birlikte ticaret yapmaya alışmaları Kurdistan coğrafyasında gelir kaynaklarının geliştirilmesi çok gereklidir. Sivil toplum kuruluşlarının bu alana yönelmeleri çok önemlidir ve verimli katkısı olur. Ekonomik durumu iyi olan soydaşlarımızın da çocuklarımızın eğitimlerine hizmet amacıyla Kurdistani eğitim kurumları oluşturmaya yönelmelerini rica ediyoruz. Bir tek Kürd okulu bile Kurdistan davasına çok önemli hizmettir. Biz kendi çalışmalarımızı bu çerçevede yürütüyorken Kurdistani düşünceye sahip soydaşlarımızdan da izah ettiğimiz çalışmaları yapmalarını rica ediyoruz. Soydaşlarımızın Kurdistan’ın bağımsızlığının gerekliliğine inançla yönelmeleri siyasi kurumlarımızın da toparlanmalarına ve Kurdistan bağımsızlığına hizmet etmelerine öncülük edeceğine inanıyorum.
Slav û rêz
Saygılarımla, Hisên Baybas
17.09.2020
Adminden not: Amca bu yazıyı babası rahmetli olmadan bir gün önce yazmıştı.