BORCUMUZU ÖDEYELİM

1
1705

Türklük adına Kürd halkına dayatılmış olan zulum ve soykırım uygulamasına rağmen, siyasi örgüt, parti, sivil toplum örgütleri, bazı aydın ve etkin aydınlarımızın da kafalarını kumun altından çıkarmaları gerekiyor.

Bugün kürd halkına karşı dayatılmış olan barbarlık 1923 ve 1960 döneminin uygulamalarından çok daha fazla kötüdür.

Kürd kurumları tek tek kapatılıyor.

İstanbul Kürd Enstitüsü bağımsız bir kurumdu. Demirel döneminde kurulmuştu. Başarılı çalışmaları vardı. Bu kurum şimdi hiç bir gerekçe gösterilmeden kapatılmış. Hepimiz biliyoruz ki kapatılmasının tek nedeni bir kürd kurumu olduğudur.

Şimdiki başbakan yardımcısı bay Kurtulmuş yeni parti kurma çalışmalarını yürütüyorken, kürd şehirlerini gezerken İstanbul Kürd Enstitüsü’nün yöneticilerini beraber götürmüştü. Bu çerçevede Diyarbakır’da heyet halinde benim aile bireylerimle görüşüp siyasi destek istediler. Bana haber gönderip destek istediler. Ak Partinin kürd sorununu çözeceklerine inanmadıklarından dolayı yeni bir parti kurmayı gerekli gördüklerini söylediler. Sonra hepsi Ak Parti’nin kuyruğuna takıldılar. Şimdi de Enstitü’yü kapattılar. Kurdi-Der, Ehmedé Xané Dil Akademesi ve Kürd Yazarlar Birliği gibi sivil toplum kuruluşları da Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile kapatılmışlar. Kanun Hükmünde Kararname’lere dayanan kararlarda gerekçe göstermekte gerekmiyor. Olağan üstü hal gerekçe gösterilerek Kürd’lük yok edilmek isteniyor. Mardin Artuklu Üniversitesinde var olan Kürdoloji bölümünün eğitmenleri işten atılmışlar. Sırf kürdçe ders verilmesini engellemek için böyle çirkin oyunlar oynanıyor.

Kürd şehirlerinde bazı Belediyelerin destekledikleri kürdçe eğitim veren okullar kapatılmış. Hiçbir izahat yok. Kanun Hükmünde kararname dendimi yetiyor. Diyelim anılan bu kurum ve okulların yönetici ve eğitmenleri için suçlamalarınız var. Esas suçlu kendinizsiniz ya, diyelim ki şahısları suçladınız. Kurumları ve okulları niye kapatıyorsunuz? Okul binalarını niye yıkıyorsunuz? Bunlar gibi yüzlerce örnek sıralayabiliriz. Bu kararları verenlerin yüzüne tıfuuu diyorum. Ahlaksızca verilmiş olan bu faşist ideolojik kararlara rağmen, Türklük adına Türkiye devleti adına “kürd’lerle kardeşiz!?” diyebilenlerin hepsinin yüzlerine tıfuuu ve bir daha tıfuu.

Bu faşist ve zorba dayatmalarla biz kürd’lere karşı dayatılmış olan soykırım uygulamasına rağmen: Türkiye’de Demokratik çözüm söylemine sığınanlara “kafanızı kumun altından çıkarın” diyorum. Yüz yıldır biz kürd’leri böylesi ucuz safsatalıklarla kandırmaya çalışan aynı faşist devlet yapısı biz kürd’lere adım adım soykırım uyguluyor. Bir taraftan bize “kardeş” derken diğer taraftan alçakça bizi imha etmeyi dayatmışlar. Ben sabah uykumdan uyanıp “Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesi zorunludur, başka çaremiz yoktur” demedim.

Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti, Türkiye’nin devletinin faşist uygulamalarına, soykırım dayatmasına ve akıl fukarası fırsatçı kürd siyasi örgüt, parti ve şahsiyetlere rağmen resmileşecektir. Buna inanın. Bunun için çalışın. Kendinize güvenin. Hep birlikte, Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesini başaralım ki, çocuklarımız, torunlarımız başları dik ve özgürce yaşasınlar. Çocuklarımıza, torunlarımıza ve halkımıza bunu borçluyuz.

Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin

1 YORUM