Adil ve Adiliyet Kurd Halkının kültürel karakteridir. Hazreti Silheddîn Eyubî doğru bir örnektir. Sultan Silheddîn güçlendikçe adiliyeti de güçlenerek öne çıkmıştır. Kurd karakteri budur. Belki de, Kurdler, bu ahlaki anlayışlarından ötürü kendi welatlarını başkalarına vermişler.
Biz, Kurdîstan Birleşik Devletleri’ni resmileştireceğiz. Bu, yaradan Xweda’nın emridir. Bu işi Kurdizm felsefesiyle yürütüp başaracağız. Doğal olarak, işgalci devlet güçlerini Welatımızdan kovacağız. Bunu yaparken, intikam hırsıyla davranmayacağız.
Mustafa Kemal ve kuva-i milliye çetesinin Tunceli’de ve Kurdîstan’ın bazı bölgelerinde kızlara, kadınlara ahlaksızca tecavüz ettiklerini, insnalarımızı yüksek kayalıklardan aşağı ayıp acılar içinde ölüme terk ettiklerini, Kurd önderlerini canice katlettiklerini, Kurdlerin mal varlıklarını gasp edip çaldıklarını, daha dün bile “faili meçhul” adı altında etkin Kurd şahsiyetlerini evlerinden iş yerlerinden zorla alıp götürerek canice katlettiklerini, bugün dahi Erdoğan çetesi biz Kurdlere yönelik sistemli ve barbarca soykırım uyguladığını, yüz yıldır benzeri rezalet uygulamaların sürdüğünü, bütün bunların Türklük adına yapıldığını hatırlatalım.
Kurdîstan Birleşik Devletleri Hükümeti, öylesi barbarlığa, zulme ve rezalete izin vermeyecektir. Kurdlerin tarihinde ve kültüründe öylesi çirkeflikler yoktur. Olmamıştır. Olmayacaktır.
Kurdîstan Birleşik Devletleri Hükümeti’nin görevi, Kurdîstan topraklarından işgalcileri çıkarmak, Kurd Halkının kendi vatanını yönetmesini sağlamak, Kurd Halkının uygar devlet düzeni yönetimi çatısı altında, özgürce, refah, güvenlik ve barış içinde yaşamasını sağlamaktır. Kurdîstan’da yaşayacak her etnik köken vatandaşını, Kurd vatandaşı gibi korumak da uygar ve kalıcı Devlet olabilmenin gereğidir.
Kurdîstan’da işgalci olan barbar çete devletlerinin hiçbiri böylesi insani ve uygar devlet yapısını istemedi. Kendi kirli zihniyetleri gibi ve korkakça yönetim yöntemini tercih ettiler. Böylesi anlayış ve yönetim tarzı, Kurd Halkı’nın kültür ve karakterinde olmadığındandır ki, zihniyetinde de yoktur.
Türklük zihniyetini örneklerle anlatırsak, “kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” söylemi, en iyi Türk atasözüdür. Bir toplumun ahlaki anlayış, zihniyeti Atasözlerinde gizlidir. Bu Atasözü Türklük, kadını bir insan olarak görmediğini ilan ediyor. Kadın sürekli olarak “sırtından sopalamayı ihmal etmeyin” diyor. Suç işlemiş bir kadından söz etmiyorlar. Genelleme bir ifade kullanıyor. Kadını sürekli olarak döveceksin ve hamile bırakacaksın diyor. Kadını, bir mal olarak tanımlıyor. Bugünkü Türkiye’de, Erdoğan yönetiminin yaptığı da budur. En az üç çocuk, beş çocuk dayatması, bu atasözünün pratikte uygulamasıdır. Kadını dövmek, bir kültür olarak yansıtıyor. Onlarca böylesi kirli zihniyetin ürünü olan örnekler sıralayabilirim. Ancak hepiniz benim kadar bilgi sahibisiniz.
Türklük adına Kurd Halkına yönelik barbaca zulmün kaynağı, Türklüğün kirli zihniyetidir. Türkiye’nin devlet yapısının laçkalığının kaynağı da aynı zihniyetin ürünüdür.
Kurd kültüründe kirli zihniyet anlayışı yapısı yoktur. Kürdün inancı, amacı ve hedefinin gizli acendası yoktur. Kurdlüğe dayatılmış olan ikiyüzlülük, Türklük adına Kurdlüğün küçük düşürülmesi amaçlanmaktadır. Kurdlük, kendi devlet çatısı altında Kurd kültür ve asaletinin gereğini yapacaktır.
Kurdîstan Birleşik Devletleri birimleri, Türkleri Tunceli’ye götürüp ırzlarına tecavüz etmeyecektir. Kayalıklardan, uçurumlardan boşluğa atıp, acılar içinde ölüme terk etmeyeceklerdir. Kendilerini Türk olarak kabul edenlerin büyüklerini Diyarbakır zindanlarına götürüp işkence yapmayacak, onları çırılçıplak soyup aşağılamayacak, hakaret etmeyeceklerdir. Hiçbir güç, Kurdlük adına böylesi çirkeflikler yapamaz, yaptıramaz.
İran şahının, Molla rejiminin, Irak’ta Saddam öncesi, Saddam’ın kendisi ve sonrasında, Suriye’de Kurd Halkına yönelik zulüm ve çirkef uygulamaların aynısını biz Kurdler, onlara yapmayacağız. Çünkü biz Kurdler, onlar gibi kirli zihniyetli değiliz.
Kısacası, biz Kürdüz. Soylu tarihe sahip asil karakterleriyiz. Biz, kendi Bağımsız Devletimizi kuracağız. Halkımızın hak ve hukukunu korumak için kendi Devletimizin güvencesinin altında yaşamayı tesis edeceğiz. İnsanlarımızın uygar insani normlar çerçevesinde yaşamak haklarıdır. Bunu sağlayabilmek için kendi Devletimize ihtiyacımız var.
Biz Kurdler, Türklerden, İran, Irak, Suriye ve onların yandaşlarından intikam almak peşinde değiliz. İnsanlar birbirlerinden intikam almayı amaç edinirler. Bunlar, bilinen gerçeklerdir. Biz Kurdler, adalete inanırız. Kurdlere zulüm edenlerden, Kurdîstan Birleşik Devletleri kanunları çerçevesinde hesap soracağız. Onları, yargılayıp cezalandırmak için mahkemelerimiz, görevlerini yapacaklardır. Bunlar olacaktır. Dost, düşman bunları böylece kabul etsinler.
Kurdîstan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesiyle, artık Türkler, Araplar, Acemler veya başkaları, Kurdleri sömüremeyecek, incitemeyecek ve çirkefleştiremeyeceklerdir.
Bu yazı ile birlikte benim bir resmim paylaşılacak. Admin kardeşlerim bunu yayınlamayı gerekli görmüşler. Fotoğrafta gördüğünüz binaya çok iyi bakın. Türkiye’nin kuruluşunun ve Kurdîstan’ın dört parçaya bölünmesinin kararının verildiği şatodur. İsviçre’nin Lozan şehrindeki LE CHÂTEAU d’OUCHY’dir. Aynı binada 24-07-2018 tarihinde Kurdîstan Birleşik Devletleri Hükümetini ilan ettik. Bağımsızlığa yürümek için ilk adımımızı attık. Öncelikle, Kurdîstan’da işgalci barbarlar olmak üzere Dünya’nın hiçbir gücü biz Kurdleri bilgisiz, hesap bilmez, beceriksiz olarak görmesin. Bu fotoğrafı alın ve gururla öyle düşünenlerin gözlerinin önüne tutun.
Welatımızın parçalanışını kabul etmedik. Unutmadı. Kendimizi toprakladık ve ilk adımımızı, bilimsel temelde kararlılıkla atmış olduk. Saygılarımı, Kurdîstan Birleşik Devletleri’nin ulusal bayrak, marş ve haritası ile birlikte gönderiyorum.
07-02-2020
Saygılarımla, Hîsen Baybaş