Barbarlıkta, zulümde sınır tanımayan Türkiye devlet yöneticileri, hiç utanmadan kendilerini haklı göstermek için maskaralık yapıyorlar.
Kirli zihniyetleriyle ellerindeki gücü de kirletmişler. Halkın gözünün içine bakarak yalan konuşuyorlar. Yalanlarını yüzlerine haykıranlara da çirkin iftiralarla saldırıyorlar. Ellerindeki devlet gücünü, devleti ve Halkı bataklığa sürüklemek için kullanmak, yapabildikleri sistemli çalışmadır.
İki bin iki ve iki bin sekiz yılları arasında, R.T Erdoğan’ın söylediklerine bir bakın, bugün aynı söylemleri ifade edenler için “onlar teröristtir” diyebiliyor. Zihniyet kirliliği budur.
R.T Erdoğan ve onun yalaka köleleri, Kurd Halkına ve değerlerine hakaret etmeyi, aşağılamayı kendilerine malzeme yapmışlar. Kirli zihniyetleri, barbarlıklarını, seviyesizliklerini görmelerine engeldir. Bu durum onların işine geldiğinden sürek olarak böyle davranıyorlar.
Barbarca zulme ve aşağılık hakaretlerine hedef olan biz Kurd’ler, kendilerinden er geç hesap soracağımızın bilincinde, kararındayız.
Faşist Türkiye devleti, vatanımızı, evlerimizi zorla ve sahtekarlıkla işgal etmiş, barbarca evlerimizi başımıza yıkıyor. Malımızı, mülk ve servetimizi çalıyor, soyuyor alıp götürüyor. Halkımızı, dil ve kültürümüzü yok sayıyor. Gerçek anlamda sistemli olarak Halkımıza yönelik soykırım uyguluyor.
Bu iğrençlikleri, biz Kurd Halkına yönelik uygulayan faşist Türkiye devlet yöneticileri, hiç utanmadan “bizim, Kurd kardeşlerimizle hiçbir sorunumuz yoktur” diyerek biz Kurd’leri aşağılayarak hakaret ediyorlar. Bu çirkeflikler, Kurd Halkı’nın öfkesini artırıyor. Bunun sonucudur ki bazı kardeşlerimiz, soydaşlarımız hak aramak amacıyla silaha sarılıyorlar.
İki gün önce Güney Kurdistan’da sivil Kurd kardeşlerimizin öfkeyle Türkiye’nin askeri kampına hücum ederek tankları, topları el ve ayaklarıyla parçalamaları sabrın tükendiğinin haykırışıdır. Kurd Halkı’nı patlama düzeyine getiren faşist Türkiye devletinin kuduz köpeklerine dönüşmüş yöneticilerinin uygulamalarıdır. Böylesi isyanların sürekli hale gelmesi Türkiye’yi barbar yöneticilerini de bitirir. R.T Erdoğan’ın Halkın kanını emerek inşa ettiği zulüm sarayına Halkın hücumu, bu barbar süzenin sonunu getirir.
Türkiye’de Halkın duygularına hitap edebilecek, Halka güven verebilecek bir siyasi hareket ve lider ihtiyaçtır. Böylesi bir siyasi hareket ve lider, kendilerini Türk olarak kabul edenler için ihtiyaçtır.
Kurd Hakı olarak kararlılıkla Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesine odaklanmalıyız. Biz Kurd’ler için başka seçenek yoktur. Kurd u Kurdistan davasının gelmiş olduğu aşamada Bağımsızlığın tüm koşullarını oluşturmuş. Kararlılıkla kendimize güvenmemiz ve çalışmalarımızı kazanmaya uygun yürütmeliyiz. Oyunu kurallarına uygun oynamalıyız.
Yalnızca kendisi için yaşamak isteyen, Kurd u Kurdistan davasının düşmanlarına kendi çıkarları için hizmet eden zavallılar, veya korkudan sinmiş insanlarımız vardır. Hepimiz bunları çok iyi biliyoruz. Diğer taraftan Kurd u Kurdistan davasının hizmetinde canlarını feda eden asil ve kahraman soydaşlarımızın varlığını da unutmayalım.
İki gün önce Duhok şehrimizde Türkiye’nin askeri kampına hücum ederek el ve ayaklarıyla tankları, topları parçalayan korkusuz kahramanlarımızın varlığını da unutmayalım. Bu olayla ilgili ben, Duhok ve Erbil’de yaşayan tanıdıklarımla bugün konuştum.
Bu olayın PKK veya başka Kurd siyasi hareketiyle hiç alakası olmadığını aksine, Kurd Halkının, PKK ve diğer siyasi hareketlerin tutarsızlıklarından ve birbirleriyle dayanışma içine girmediklerinden ötürü çok rahatsız olduklarını söylediler. Türkiye’nin Kurd Halkına yönelik kirli ve barbarca uygulamaları, yeni ve Welatparêz (yurtsever) Kurd grupların oluştuğunu söylediler. Türkiye’nin Duhok’taki askeri kampına hücum bu çerçevede, bu çevreler tarafından organize edilmiş dediler. Anlaşılıyor ki böylesi isyanlar süreklileşecek. Türkiye ektiğini biçecek.
Halkımızın kendi vatanında güvenlik, refah ve uygar koşullarda yaşayabilmesi için YEKÎTÎYA DEWLETÊN KURDÎSTAN diyoruz.
Dem xweş.
27-01-2019
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin