Osmanlı’nın son döneminde Osmanlı’nın yönetimi, Dünya’yı tehditle yönetebileceklerine inanarak böyle de davranıyorlardı. Dünya’nın yönetiminde gerçek güç olan çevreler Osmanlı’nın içinden Kuva-i milliye diye bir organizasyon oluşturdular. Başına da Mustafa Kemal hainini yerleştirdiler. Öylece Osmanlı’yı kökünden yok ettiler.
Bugün için Recep Tayyip Erdoğan denen simit satıcısı aynı yöntemlerle Dünya’yı yöneteceğine inanıyor. Bu dengesiz davranışlarıyla Türkiye’yi de yok edecek. Olan fakir fukaranın genç çocuklarına oluyor. Recep Tayyip Erdoğan ve çevresindeki soyguncu çetesi de bu durumu çok iyi biliyorlar. Ancak umurlarında değil, çünkü yaptıkları hırsızlığı, soygunculuğu, işlemiş oldukları insanlığa karşı ağır suçları ört bas edebilmek için fakir fukaranın gencecik çocuklarının ölmesi Türkiye’nin yok olması onlar için malzemedir. Bu insanlar kafadan sakat insanlardır ama onlara cevabı vermesi gerekenler de kendilerini türk olarak kabul eden insanlardır. Türkler açısından tarih tekerrür ediyor.
Türkiye, Osmanlı’nın son dönemini yaşıyor bunu kabul edersiniz veya etmezsiniz, bu, işinize gelir veya zorunuza gider. Gerçek olan budur ki, siz, bu sonucu değiştiremezsiniz. Ancak Kürt halkına yönelik saygılı duruşunuzla Kürt halkına yönelik işlemiş olduğunuz insanlığa karşı ağır suçlar için kürt halkından özür dileyecek ve mağdurlara adil bir şekilde tazminat ödeyerek Kurdistan topraklarından Mersin’e kadar kuzu kuzu çekileceksiniz. Bu, zaten olacak. Doğru olanı yapmak akıllı saygın ve büyük toplumların işidir. Bunları söylerken kimsenin rahatsız olması için söylemiyorum, kendimi tatmin etmek için de söylemiyorum. Osmanlı’nın sonu değiştirilemediği gibi Türkiye’nin sonu da değiştirilemeyecek. Barbarca zulüm ile soylu kürt halkını yok edemediğiniz gibi susturamayacaksınız da.
Birileri, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin bağımsız olabilmesi için Üçüncü Dünya savaşının oluşması gerektiğini söylüyorlar. Biz Kürtler için Üçüncü Dünya savaşı gerçekleşecekse bir an önce gerçekleşsin. Biz Kürtler için Birinci Dünya savaşı bile daha sonuçlanmadı. Osmanlı ve Kurdistan topraklarını parçalayarak 24 Temmuz 1923 yılında Lozan’da yeni devletçiklere statü verenler o projeye 100 yıllık ömür biçtiler. Bunu göremeyenler zihinsel kör olanlardır ya da zihinsel körlük içinde yaşayanlardır.
Biz, saygılarımızla birlikte Kurdistani halkına ve siyasi hareketlerinin hepsine Bağımsız Kurdistan Birleşik devletlerinin resmileşmesi için inançla çalışmalara odaklanmalıyız. Olayların özü ve olacaklar açıktır.
Recep Tayyip Erdoğan ve soyguncu şebekesinin Suriye’ye, İran’a, Libya’ya ve tüm Dünya’ya hükmetmeye çalışması ya Osmanlı’nın son dönemindeki Kuva-i milliye hareketidir ya da öylesi bir hareketin oluşmasının zeminini oluşturmaktadır. Kürtlüğün bilgeliği bunu görüyor ve gereğini yapacaktır. Türkler, kendilerini düşünmeleri gerekir. Bizim işimiz yalnızca Kürtlerin geleceğiyle ilgilenmek. Çaaaavvv
Saygılarımla, Hîsen Baybas