Cumhuriyet Türkiye’sinin yöneticileri, kuruluşundan bugüne kendi vatandaşlarına korku dayatmasıyla hükmettiler. Kendilerini Türk olarak kabul edenler ve sistemden menfaat sağlayan çevreler Devletin yönetim ve yürütme organlarında görev aldılar. Yasama organının tamamı olmasa da büyük çoğunluğu menfaat edinmekle ilgilendi. Devleti korumakla görevlendirilmiş olanlar esasen Devleti soyup sömürdüler. Yeni gelenler gidenleri aratır düzeyde kendi menfaatlerinin esiri oldular. Kendileri gibi menfaatlerine esir olmak istemeyen değerli Devlet görevlilerini de iftira suçlamalarla etkisizleştirdiler. Menfaat grupları korumakla görevli oldukları halka eziyet ederek Devleti işlevsizleştirdiler. Devleti işlevsizleştirmeyi becerebilen menfaat çeteleri, pisliklerini sürdürebilmek için, hep birilerini SUÇLU ilan etmeyi alışkanlık haline – Devlet politikası haline getirdiler. Sürekli olarak vuracak bir abalı buldular kendilerine. Kürd halkının temel insani ve doğal haklarını vermemeyi kendilerine “HAZIRDA MALZEME” olarak kullandılar. Kürd halkının anadillerini konuşmalarını bile yasakladılar. Şimdiye kadar Dünya’da hiçbir hayvan türüne bile kendi dili yasaklanmamıştır. İnsanlara dil yasağını uygulamak ahlaksızlıktır. Türkiye Devleti adına Kürd halkına bu iğrençlik zorla dayatılmış uygulanmıştır.
Kürd halkının kendi anadilini konuşması, eğitimini kendi dilinde görmesi halen suçtur. Anayasanın bir ve ikinci maddeleri Kürdçe konuşmayı, Kürdçe eğitim talebini ve ben Kürdüm söylemini –terör örgütü – bölücü terör örgütü üyesi gibi davranmak SUÇU kabul eder. Bugün bile bu kanunlar geçerlidir. Sayın Özal Kürdçe konuşmayı serbest olarak ilan etti. Bay Erdoğan’nın Ak Partisi de Kürdçe televizyon ve Kürd dilinde özel kurs eğitimini serbest ilan etti. Ancak bu haklar için yasal düzenleme yapılmadı. Şimdi de 16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak olan yeni Anayasal düzenlemeler de Kürd dilini yasaklayan maddelerini kapsamıyor. Kürd halkını sistemli olarak asimile etmek Türk Devlet Politikasıdır. Dünya’nın en ağır insanlık suçu olan bu çirkin uygulama Türkiye Anayasasına dayanıyor. Bu yasak, soykırım suçudur. Birleşmiş milletler kanunları Avrupa Birliği kanunları, Nato’ya üye olan ülkelerin kanunları bu suçu insanlık ve soykırım suçu olarak belirlemişler. Bu kurumlar, Türkiye’nin Kürd halkına karşı bu suçları işlediğini çok iyi biliyorlar. Ancak hiçbir işlem yapmıyorlar. Niye hiçbir işlem yapmıyorlar?
Çünkü, bugüne kadar Kürd halkı adına böylesi bir şikayet müracaatı yapılmamıştır. Bu şikayetler bireysel olarak da yapılabilinir. Bireysel veya kurumsal müracaatlar için Türkiyede mahkemeye müracaat etmek zorunludur. Bir kişi veya bir milyon kişi, bir kurum (siyasi parti, dernek, vakıf gibi) veya birden çok kurum bir avukatla bu müracaatları yapabilir. Türkiye mahkemeleri “bu hak Anayasa kanunlarının bir ve ikinci maddelerine aykırıdır” diyecektir. Böylece Türkiye’de iç hukuk yolu kapanacağından Birleşmiş Milletler’in İsviçre’nin Cenevre şehrindeki mahkemesine ve Strasbourg (Fransa)’daki Avrupa Birliği insan hakları mahkemelerine gidilebilinir. Sonuçta bu mahkemelere yapılacak müracaatlar yüzde yüz kazanılır. Nato kurumuna müracaat için Türkiye’de mahkemelere müracaat zorunlu değildir. Nato merkezine direkt müracaat edilebilinir. Türkiye’nin Nato üyeliği bu hakkı veriyor. Türkiye’de faaliyet yürüten kurum ve siyasi partiler bunu bile becerememişler. Neden acaba? Türkiye’de Kürd halkı adına faaliyet yürütüyor olan siyasi parti ve kurumlar, kendileri dışında herkesi suçlamasını çok iyi biliyorlar. Bu şikayet müracaatları için bari adım atın.
Türkiye Devleti adına, Devleti korumak için değil de kendi menfaat çetelerini korumak için Kürd halkına karşı insanlık suçu işleyenler, bir gün hesap vereceklerini hiç unutmasınlar. Yaşadıkları her gün bunu düşünsünler. Kürd halkı toparlanma sürecini tamamlayacaktır. Kürd halkı kendi haklarına sahip çıkma sürecini tamamlayacaktır. Kürd halkı, kendilerine zulüm, asimilasyon ve soykırım uygulayanlardan ve onların destekleyicilerinden hesap soracaklardır. Bu hususlarda hiç kimsenin hiçbir şüphesi olmasın. Kürd halkının düşmanları, Kürd halkının düşmanlarının destekleyicileri ve fırsatçı leş kargaları, asla unutmayın. Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin görevlileri hesap sormak için kapınızı çalacaklardır. Dünya’nın neresinde olursanız olun. Gününüz gelecek. İfadenizi şimdiden hazırlayın. Türkiye Devleti’nin leş kargalarına tavsiyem: Kürd halkının kanından pis ellerinizi çekin. Ucuz maskaralıklarınızı bırakın. Kürd halkının haklarını iade edin. Kürd halkının sizleri affedecek hakları edinmek için adımlar atın. Tercih sizin. Kürd halkının temsilcileri: Düşmanlarınıza karşı savaştığınızda göstermiş olduğunuz kahramanlık davranışınızı, tutumunuzu, Kürd soydaşlarınızla müşterek hareket etmeyi sağlamayı başarmak için de uygulayın. Her şey Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesi için olsun.