Arap faşizminin ardından Türklük faşizmi de kurd halkını dini inancın esiri-bağımlısı yapmak için insanlık dışı zulüm ettiler. Araplar, faşizmi ve Türkiye faşist devletinin zulmü kurd halkını kurdlükten uzaklaştırmak amacını taşıyordu. Bu iki faşist zihniyet te kurdlerden korktukları için kurdleri kurdlükten uzaklaştırarak, kontrol altında tutmayı amaçladılar. Öncelikle dini inancı sonra kardeşlik adı altında birliği, bir arada sosyalist ideolojiyi kullandılar, son dönemlerde de demokratik birlik gibi rezalet tanımlamaları duyuyoruz. Kurd halkı kendine yeterdir, kurd halkının hiç kimsenin efendiliğine de ihtiyacı yoktur. Öncelikle bunu belirtelim.
Araplar 630’dan sonra Halife Ömer’in kumandasında kurd halkına yönelik uyguladığı zulme görünürde İslamiyet adına yaptılar. Yapmış oldukları uygulamalara bakarsak eğer işin doğrusunu görürüz ki Kurd halkını, kurdlük kimliğinden uzaklaştırmayı hedeflemişler. Halife Ömer kumandasında Kurdistan’ın işgal sürecini yazan uzman tarihçilerin hepsi olayların özünü net olarak yazmışlar. Yazarların her biri kendine göre yorumlar katmışlar ise de hiçbir yazar kurd halkına yapılmış olan zulmü görmezlikten gelememiş. İslam ansiklopedisi de dahil olayları anlatan bütün kaynaklar herkese açıktır. İslam ansiklopedisi ve İslam tarihçileri, kurdistan’da kurdukları kamplarda kurdlerin nasıl yöntemlerle kurdlükten uzaklaştırıldıklarını detaylarla yazarlar. O kamplarda zorla Arapça öğrettiklerini, kürtçe konuşanların toplumun içinde caydırıcı olsun diye dillerini kestiklerini kurd insanını toplum içinde dolaştırdıklarını överek yazarlar. Onlara göre İslamiyet’i kabul etmeyenlere öylesi zulüm Allah’ın emriymiş. Kurdleri, İslamiyet’in esiri haline getirmeleri 300 yıl sürmüş. Elbette Allah böylesi bir zulmü emretmez, onaylamaz, kabul de etmez. Dertleri İslam dinini hizmet olsaydı eğer, İslam inancını kurd dilinde öğretirlerdi. Tarihi bilgilerden net gördüğümüz gibi dertleri kurdleri, kurdlükten uzaklaştırmakmış. Saygıdeğer soydaşım Ekrem Cemil Paşa kısa kurdistan tarihi adlı kitapta çok akıcı bir dille kaynaklarını belirterek bu bilgileri yazmış. Her kurd şahsiyetin bu kitabın içindeki değerli bilgilerden yararlanmasını öneririm. Kurdler üç yüz yıllık süreçte dünya işinden uzaklaştırıldılar ve İslamiyet adına sözde ahiret için çalışmaya yönlendirildiler. Arapların barbarca faşist dayatmaları olmasaydı kurdlerin isteyenleri İslamiyet’i tercih edebilirdiler elbette. Halife Ömer’in ordusunun adı Arap İslam ordusuydu. Ama savaşların hepsi Müslüman bile değildi. Halife Ömer, esir ve köleleri ön cepheye sürerdi. Esir ve köleler Müslüman değildi. Araplar kurd halkının üstün ayrıcalıklı yeteneklerinden ve savaşçılıklarından korkuyorlardı. İslamiyet adına kurd halkına saldırmalarının temelinde Arapların kurdlerden korkmaları vardı. Soylu kurd halkının saygıdeğer krallarından Sultan Selahaddin Eyyubi’nin en güçlü durumdayken Eyyubi imparatorluğunun adını kurdistan imparatorluğu olarak değiştirseydi, bugün dünyanın en soylu kahraman halkı olan kurdler, çapulcu itlerin egemenliği altında yaşıyor olmazdı. Biz kurdler gerçekçi olup doğruları olduğu gibi kabul ederek değerlendirmek zorundayız.
Osmanlı’lar Sultan Selahaddin Eyyubi’nin vasiyeti sayesinde kurdistan topraklarında güvenli yaşam ortamını buldular. Kurdlerin sayesinde Anadolu’da devlet oldular. Tüm dünya, haçlılarının(Avrupa devletlerinin birleşik askeri gücü) Rusya ve İran’ın aynı süreçte saldırısına uğrayan Osmanlılar yine kurdlerin önünde diz çöküp yardım dilediler. 1514 yılında kurdlerle müttefiklik anlaşması imzaladılar. Amasya’da Qasrê şîrîn’de Yavuz Sultan Selim ile kurdistan kralları ile anlaşma imzalandığında Osmanlılar ile kurdler arasında savaş yoktu. Kurdler zor durumda değillerdi. Osmanlılar zor durumdaydı. Yavuz’un baş danışmanı-akıl hocası kurd İdris, Kurdistan krallarını ikna edip Osmanlı’lar la müttefiklik anlaşması yaptılar. Kurd İdris, Yavuz sultan selimin babasının da akıl hocasıydı. Qasrê şîrîn yazılış şekli de kurdçedir. Osmanlı tarihini ve kurdlerle müttefiklik anlaşmasının evraklarında da Qasrê şîrîn kurdçe olarak yazılır. Çünkü Osmanlının dilinin yüzde sekseni kurdçeydi. Bu bilgiler de ilgili evrak sayfalarında bulmak mümkündür çünkü herkese açıktır. Qasrê şîrîn anlaşmasının hemen ardından da kurdler sayesinde çaldıran savaşı kazanıldı. Ama sahtekar yobaz ve ahlaksız sözde Türk yazarlar bu olayların doğrusunu yazmazlar, her zaman olduğu gibi yalanları doğru gibi göstermeye çalışırlar. Kurdistan krallarından Şeref Xan bedlisi, Qasrê şîrîn anlaşmasını beş yüz yıl önce detaylarıyla yazmış. Qasrê şîrîn anlaşmasında hazır bulunan kurdistan krallarından biri de kral Şeref Xan bedlisinin kendisiydi.
Türkiye’nin bugünkü geri zekalı lideri sürekli olarak Osmanlı arşivlerinin Ermenilerle ilgili bölümünü dünyaya açmaya hazırız diyor. Peki soysuzun dölü Osmanlı arşivinin kurdlerle olan bölümünü de dünyaya açsana. Öylece Türkiye halkıda doğru bilgileri öğrenmiş olsun.
Ama yalanlarla yaşamaya alışmış senin gibi soysuzlar, doğruları kendi vatandaşına göstermeye cesaret edemez değil mi?
Araplar, korkularından İslamiyet’i kullanarak kurdlere saldırdılar. Sosyalizmin etkin olduğu dönemlerde de Irak ve Suriye baas partisi kurarak kurdleri kontrol etmeyi amaçladılar. Baas partisinin anlamı da arap sosyalist partisi demektir. Görünürde de çok çirkince birlik adını öne çıkardılar. Arap-İslam ordusu arap-islam devleti ırak-arap devleti adı altında arap olmayanlarla birlikten-eşitlikten bahsetmenin maskaralıktan başka anlamı olamaz. Niye islam milleti olmuyor da niye arap-islam oluyor. Niye Irak halkı olmuyor da arap-ırak halkı oluyor. Kurd halkını ırkçılıkla suçlayan şerefsizlerin suratına tükürük olsun diye bu bilgiler hatırlatıyorum.
Osmanlı’nın kuruluşu ve gelişmesi soylu kurd halkı sayesinde gerçekleşmiştir. Osmanlının çöküşü de 1908 yılından itibaren jön Türklük maskaralığıyla hayali Turancılık-Türklük uydurmasıyla başlamış. Böylece Osmanlılık türk milleti devleti adına dönüştürülmek istenmiş. Böylesi çalışmalar sonucu kendilerini türk milletinden saymayanlar, İngiliz ve Fransızların öncülüğünde oluşan haçlı ordusuyla anlaşma yaparak Osmanlıyı parçalamışlar. Mustafa kemal de aynı haçlı işgal koalisyonuna hizmet ederek Türkiye’nin lideri olabilmiş. Şimdi var olan arap-islam devletlerinin hepsi de aynı haçlı ordusuyla anlaşma yaparak Müslüman olan Osmanlı ordusuyla savaşarak devlet olmuşlar. Osmanlı imparatorluğu öylece parçalandı. Osmanlıyı parçalamakla kalmadılar cihan devletine dönüşmüş olan Osmanlı hanedanın soyunu yok ettiler. Kökünü sildiler. Osmanlı devletinin parçası olup haçlıların koalisyon işgal ordusuyla anlaşma yapmayı reddedenler kurdler ve Yahudilerdir. Gerçek tarih budur. Türklüğün zihniyetinde var olan kalleşlik nedeniyle olacak ki Türkiye devleti kurulduğundan beri Yahudilere ve kurdlere düşmanlık yaparak kendi kalleşliklerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Haçlılar Osmanlıyı ve hanedanını yok ederek, kurd ve Yahudileri de cezalandırdılar. Yeni ve soysuz bir devlet adını Türkiye olarak belirlediler, Mustafa kemal denin bir piçe de Atatürk adını verip, birinci dünya savaşını bitirdiler.
Herkes çok iyi bilmek zorundadır ki kurd halkı için daha birinci dünya savaşı süreci bitmemiştir. Biz kurdler için kurdistan birleşik devletlerinin resmileşmesiyle ancak birinci dünya savaşı noktalanabilir.
Birinci dünya savaşı sürecinden sonra Osmanlıyı yok etmiş olan aynı haçlı devletleri, bütün Avrupa’da Yahudileri hedef aldılar. Sovyet sosyalist birliğinde bile Yahudi kelimesi yasaktı. Yahudiler biz İsrail devletini kuracağız dediklerinde de aynı güçler Yahudilere Afrika’da sonrada kanada da İsrail’den çok daha fazla büyük toprak vermeyi ve oranın adına da İsrail devleti demeyi kabul ettirmeye çalıştılar. Ama Yahudiler reddettiler. Şimdi İsrail Osmanlı toprağıyken birinci dünya savaşında İngilizlere geçmişti. İngilizler de oraya Filistin adını verip kendilerine bağlı yöneticiler atamışlardı. Kırık kişilik İsrailli düşünce insanı ABD ile anlaşma imzalayıp, İsrail devletini resmileştirmeyi başardıklarında bugünkü İsrail toprağının yüzde onu bile İsraillerinin kontrolünde değildi. İkinci dünya savaşını bitimiyle Yahudi nüfusunun yüzde doksanı Nazilerin soykırımına maruz kalmıştı. Bugün İsrail’e bakın dememize gerek var mı?
İsrail devleti resmileştiğinde Yahudi nüfusu bir milyon bile değildi. İsrail topraklarında yaşayan Yahudilerin sayısı ise kırk bin civarındaydı. Bugün bile dünya da yaşayan bütün Yahudilerin nüfusu 13 milyon civarındadır. Biz kurdler için çok iyi bir örnek olması gerekir.
Bugün için bana kurdistan birleşik devletleri projesi için “gerçekçi değil” diyebilenler kendi zavallılıklarıyla ölümü beklesinler. Biz kurdistan birleşik devletlerini resmileştirip işgalci pislik sürüsünü kutsal topraklarımızdan ko-va-ca-ğız. Hükümetimizin resmi web sitesinde (uskgov.com) sizlerle paylaştığımız kurdistan haritası üstünde de ulusal bayrağımızı ulusal ordumuzun güvenliği altında dalgalandıracağız. Bunları yüzlerce jet, binlerce füze, tank, top ve deniz altılarla değil bunların hepsini yerinde imha edecek güçle başaracağız.
Soylu kurd halkın bu kararına “dur” diyecek olanların ağzına tükürürüm. Herkes çok iyi bilsin, bu bir hayal veya tez değil. Uygulanacak bir karardır ve geriye dönüşü olamaz.
Türkiye devletinin kuruluşu kahpelik temelinde olduğu için, Türkiye’nin kurucu yöneticileri gibi Osmanlı devletini sırtından vurmayı kabul etmeyen kurdlere ve Yahudilere Türkiye düşmanlığının da arkasındaki kompleksin görülmesinde yarar var.
Asil ve üstün değerlere sahip soylu kurd halkı kurdistan birleşik devletini resmîleştirecektir.
Bir de “bana İsrail devleti ve kurdistan birleşik devletleri arasında müttefiklik temelinde ortaklık konusu doğru bulmadığını” söyleyenlere sorarım, sebebiniz nedir? Nedeniniz nedir? Kurd halkı adına İsrail devletine ve Yahudi halkına düşmanlık yapmanın geçerli bir nedeni var mı? Varsa söyleyin ben de bileyim. Tarihi boyunca kurd halkına hiç zarar vermeyen orta doğunun tek bir devleti var. Oda İsrail’dir. Daha da ötesi kurdistan birleşik devletleri projesini açıkça destekleyen tek devlettir. Kurd halkına hiç zarar vermeyen, kurdistan bağımsızlığını açıkça destekleyen dünyanın tek devletine niye sırtımızı dönelim? Türk devletinin temelinde böylesi kalleşlik vardır ama kurd halkının kültüründe böylesi bir ahlak dışı duruş yoktur. Bizim bağımsızlık mücadelemiz bize bir adımlık destek verene biz iki adım karşılık vermeyi, bize bir tekme vurana bin bir tekme vurmayı esas alır. Kurd u kurdistan her biji.
Saygılarımla, Hisên Baybas