İktidar partisi, elinden bulundurduğu devlet olanaklarını kendileri
için kullanarak nüfusun büyük çoğunluğunun hak ve hukukunu yok sayıyorlar. Halkın
büyük çoğunluğunun alım gücü kalmadığını görmezlikten gelen iktidar partisi,
devlet gücüyle pazarcılık yaparak Halkın gözünü boyamaya çalışıyor.
Vatandaşın gelir düzeyinin gerilemesi, alım gücünün kalmamış olması esasen
sorundur. Son iki yılda kapanmış olan şirketlerin hak edişlerini alamıyor
olmaları, parasızlığın nedenleridir. Devlete ürünlerini satan sanayi, tarım,
ziraat, hayvancılık, bağ bahçe sektörleri de hak etmiş oldukları ödemeleri
alamıyorlar. İnşaat sektörü aynı nedenlerle tıkanmış durumda. Halkın cebinde
para yok. Temel sorun paranın olmayışıdır. Nedeni de devlet yönetiminin
istikrarsızlığıdır.
Vatandaşın cebinde para yoksa, senin ucuz patatesini, domatesini, soğanını
nasıl alsın? Cebinde parası olan vatandaş, nerede ucuz nerede pahalı alışveriş
yapacağını Erdoğan ve çevresindeki kan emicilerden çok daha iyi bilir.
Bir taraftan uydurma yalanlarla Halkı tedirgin ediyorsunuz. Doğruları yazıp
söyleyenleri, muhalifleri suçlu, vatan haini, bölücü, terörist gibi suçlamalarla
susturuyorsunuz. Belediye seçimlerini bile “bekaa” meselesi diyerek
sövenist-faşist çevrelerin duygularına hitap ederken sıradan vatandaşı da
tedirginlikle huzursuz ederek sempati almaya çalışıyorsunuz. Halkın dini
inancını suiistimal etmek amacıyla çirkin yalanlar uyduruyorsunuz.
Faşist unsurlarla birleşeRek Kurd halkının hak-hukuklarını yok sayıp uydurma
suçlamalarla yaşam düzenlerini alt üst eden Kerdoğan ve Ak Parti’sinin pislik
kokan vatandaşları da, kendisini desteklemiyorlar diye suçlu duruma düşüren
dinsizlerin, imansızların, hırsız, terörist ve bölücülerin başı Recep Tayyip
Erdoğan’dır. 31 Mart seçimi olmasa da, senin ve senin gibi kirli kan emici
çevren ve faşizm ittifakının sonu felakettir. Sen de senin kirli çevren de
artık bundan kurtulamazsınız. Şimdiye kadar senin faşist-şer ittifakının devlet
gücünü elinde tutabiliyor olmasının tek nedeni, Halkın güvenini kazanabilmiş
bilgili, sorunları çözebilecek, birliği sağlayabilecek, Dünya devletleriyle
ilişkileri düzeltebilecek kapasitede bir liderin olmayışıdır.
Saygıdeğer ve asil bir insan olduğu kadar bilinçli olan merhum Turgut Özal gibi
tüm insani özelliklere haiz soylu bir siyasi lider, hepinizi layık olduğunuz foseptik
bataklığına gömer. Öyle veya böyle Recep Tayyip Erdoğan, dinci Hitler karakteri
olmak tutkusuyla ve faşist şer ittifakıyla Türkiye’yi Suriye’de oluşan tahribat
ortamına sürüklediğini artık Ak Parti mensupları tarafından da kabul ediliyor. Artık
bu şer ittifakının sonu gelmiştir. 31 Mart seçimleri bu sonun geldiğini
gösterecek ilk adım olduğunu birlikte göreceğiz.
Xweda bunu böyle kararlaştırmış. Bunun böyle sonuçlanması Xweda’nın emridir. İsteyen
inanır isteyen inanmaz. Ancak herkes bu sonu görecek.
İstanbul şehrine bir bakın. İstanbul şehri İŞİD terör zihniyetinin merkezine
dönüşmüş. İŞİD zihniyeti, yaratanın emirlerini biliyor, anlıyor ve uyguluyor
olsaydı, İŞİD zihniyetinin egemen olduğu ülkeler Dünya’nın en kötü insan
hakları durumuna sahibi olmaz ve kudurmuş köpekler gibi birbirlerini
ısırmazlardı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın başını çekerek organize ettikleri İŞİD denen sapıklar
sürüsü Müslüman, mazlum ve savunmasız Kurd Halkının yaşadığı alanlara
saldırdılar. İŞİD’in sonu nasıl olduysa Kerdoğan ve onun faşist şer ittifakının
sonu da aynı olacaktır. Çaresi yoktur çünkü Xweda böyle emretmiş. AMİN. İnsani
değerlere bağlı yaşamak isteyen onurlu her insan, Erdoğan ve onun zulüm
ittifakına karşı çıkmalıdır.
Eden bulur Dünyasında yaşadığımızı unutmayalım.
10-03-2019