Türkiye’de Ekonomik tıkanıklık istikrarsızlıktan kaynaklanıyor. Türkiye’de var olan düşük yoğunluklu iç savaş, Türkiye sınırının dışına taşındı. Suriye’de Kurdlere yönelik ağır savaş halini kalıcılaştırmaya çalışmak, Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmayacağı gibi Kurdlerin yok olmasını da sağlamayacak.
Hitler Almanya’sı Yahudileri, salt Yahudi oldukları için yok etmeye çalıştı. Nerede Yahudi varsa, Naziler onları yok etmek için saldırdılar. Derin tahribatlar oluşturup milyonlarca Yahudiyi katlettiler. Sonuçta, Hitler kendisini öldürdü. Almanya yerle bir oldu. Yahudiler de İsrail Devletini kurdular. İkinci Dünya Savaşı, İsrail Devletinin resmileşmesiyle sonuçlandı.
Erdoğan’ın Türkiye’si de nerede Kurd varsa saldırıp Kurdlüğü yok etmek istiyorlar. Böylece birçok Kurdü katlediyorlar. Kurd yerleşim alanlarını yok ediyorlar. Elbette sonuçta Erdoğan ve Türkiye kaybedecekler. Kurdler de, Kurdîstan Birleşik Devletleri’ni kurup resmileştirecekler. Ondan sonra savaş bitecek.
Bu durum Türkiye’de istikrarsızlığın ve ekonomik tıkanıklığın birinci nedenidir.
Türkiye’de savaşın gelişmesi ve Türkiye sınırının dışına taşınmasının devlete yüksek finansal maliyeti. Kurdîstan bölgesinde üretimin durması da devletin büyük finans kaybının nedenidir.
Yanlış Ekonomik politikalar nedeniyle Türkiye genelinde sanayi, madencilik, tarım, ziraat, hayvancılık, ticaret vesaire verimsizleşti. Kağıt üzerinde rakamları istedikleri gibi yazıp yalanlarla Halkı kandırmaya çalışıyorlar. Ancak Halk, günlük yaşamında gelir ve giderleriyle muhatap oluyor ve Ekonomik tıkanıklığın sıkıntılarını bire bir yaşıyor. Türkiye Ekonomisi, soyguncuların isteklerine uygun olarak düzenleniyor.
Gelir dağılımında Erdoğan çetesinin taleplerine hizmete göre ayarlanıp uygulanıyor. Çiftçilik sektöründen bankacılığa kadar, hepsi öyle ayarlanıyor.
Geçen hafta birkaç alandan birçok iş ile ilgili uygulamalar hakkında bilgi topladım.
Kurdîstan bölgesinde var olan mermercilik, madenciliği de dahil birçok ek vergilendirme yapılmış.
Elektrik fiyatları, Avrupa Birliği ülkelerinin hepsinden çok daha fazla fiyatta işlem görüyor.
Mazot fiyatı, çiftçiler ve sanayicilerle nakliyeciler için 6 lira 42 kuruştan, özel lüks yatlar için 3 lira 63 kuruştan işlem görüyor. Petrol, gaz gibi enerji ürünleri, doların günlük birim fiyatı üzerinden işlem görüyor.
Niye lüks yatlar için çiftçi, sanayici ve nakliyecinin yarı fiyatı uygulandığının anlaşılır bir tarafı var mı? Devleti soymanın yollarından biri böyle. Bu tür uygulamalar da üretimin maliyetini yükseltiyor. Dolasıyla gelir düşüyor. Ekonomik uygulamanın bu durumda olmasıyla Ekonomik tıkanıklığı ve istikrarsızlığı beraberinde getiriyor.
Haliyle yatırımcı başka ülkelere yönelirken, vatandaş ta Ak Parti’ye alternatif aramaya yönelmiş.
Özetlediğimiz hususlar Türkiye’de Halk tarafından biliniyor. Dünya kamuoyunca da bilinip takip ediliyor.
Türkiye’de istikrar ortamının oluşabilmesinin öncelikli gereksinimi, Demokrasinin bağımsız kurumlarının işlemesidir. Bağımsız kurumların, devlet yönetiminde dengeyi korumaları gerekiyor. Bugünkü Türkiye yönetimi, yargı, basın yayın ve finans sektörünü de bağımlılaştırdı.
Devlet kurumları, parlamento dahil, göstermelik duruma düştü. Muhalefet siyasi ve basın bireylerinin bağımsız söylemleri, ağır cezalarla karşılık buluyor. Erdoğan efendinin işine gelmeyen mahkeme kararlarını verenlere hakaretler yağıyor. Yine Erdoğan efendinin işine gelmeyen siyasi söylem, vatan haini ilan ediliyor.
Bahçeli denen sübyancı bozuntusu, futbol amigoları gibi Erdoğan efendinin özel amigosuna dönüştü.
Türkiye’ de, diktatörlük yönetimi var. Yasal zeminde var olan kurumsal düzen tamamen işlevsizleşti. Erdoğan söyleyip yapınca, yasal ve “beka” için denilip kabul görüyor. Erdoğan’ın yapıp söylediğinin aynısını bir başkası yapıp söyleyince “vatan haini, terör destekçisi” olarak suçlanıyor.
Bu duruma sessiz kalan siyasi, basın, hukukçu ve yargı mensupları, polis, istihbarat, ordu, iş çevresi acaba aynaya bakmaktan, çevrelerine bakmaktan utanıyorlar mı?
Demokrasi, mezara gömüldü. Kurd sorunu zaten yoktu. Bağımsız kurumlara ihtiyaç yok. Erdoğan efendi var ya! İtiraz edeni “yok eder”. Benim haber sitemi bile mahkeme kararıyla erişime kapattılar. Türkiye Erişimini, Cumhurbaşkanlığı iletişim daire başkanının talebiyle Ankara’da mahkeme kararıyla engellemişler. Var korkaklar vay. Bizim admin gençler sağolsunlar, bir program üzerinden bizim haber sitesi Türkiye’den de takip ediliyor. Demek ki, Kerdoğan, onun iletişim daire başkanı ve Ankara’daki mahkeme hakimi, bunu hesaplayamamışlar.
Erdoğan ve çetesinin yapıyor oldukları, terörizmdir. Beka meselesinin de kaynağıdır. Ek vergilendirmeyle, hacizle halkın mallarına el koyup Araplara satmakla, ekonomi ve istikrar sağlanamaz. Kurdlere zulüm, Dünya’ya tehditle, kendi kuyularını kazdılar. Dem xweş.
10-09-2019
Saygılarımla, Hisên Baybaş