Ak Parti yöneticilerine sormak istiyorum. Açılışını Bay Erdoğan’ın yapmış olduğu bankaya para yatıranlar nasıl oluyor da terör örgütü üyesi veya destekleyenleri olarak görülebiliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasalarına uygun kurulmuş ve çalışmalar yapıyor. Devletin yasal gerekçeleri çerçevesinde bankaya kayyum atanabilir. Müşterilerini nasıl suçlayıp mağdur etmeyi kabul edebilirsiniz? Bay Gülen ve cemaatine ait olduğu söylenen eğitim kurumlarında eğitim görmüş veya gören çocuk ve ailelerine suçlu muamelesi yapıyorlar. Bunu nasıl izah edebilirsiniz?
Devlet izniyle ve desteğiyle kurulmuş olan eğitim kurumlarının sahip ve yöneticilerinin herhangi bir suçları varsa, yasal çerçevede hukukun işlemesini görmek zorunludur müşterilerin ne günahı var?
Bay Erdoğan ve Bay Davutoğlu dahil, Bayan Çiller, Bay Ecevit ve diğer birçok başbakanın beraber oturup kalktıkları ve açıkça koruyup destekledikleri bir şahıs olan Bay Gülen’in cemaatinin üyelerini terörist olarak ilan etmeyi doğru görüyor musunuz?
Yasaları ihlal eden şahıslar, şirketler ve vakıflar elbette soruşturulmalıdırlar. 15 Temmuz darbesine direkt karışmış veya desteklemiş olan herkes mutlaka hukuk çerçevesinde yargılanıp cezalandırılmalıdır. Bu hususta hiç bir müsamaha olmamalıdır. Gözaltına alınmış, elleri bağlanmış, kelepçelenmiş insanlar kameraların önünde tekme tokat dövüyorlar, şahıslar tamamen kontrol altındadırlar. Hiçbir şekilde direnmiyorlar. Görevlilere saldırmıyorlar. Barbarca dayak ve iğrenç küfürler yabancı televizyon ekranlarında izleniyor. Ahlaki yönü ayrı cezayi müeyide gerektiren bu uygulamaları nasıl görmezlikten geliyorsunuz?
Bay Gülen’in cemaatiyle, cemaatinin şirketleriyle, eğitim, turizm veya sağlık alanındaki kurumlarıyla ilgisi olmayan, müşterileri bile olmayan, on binlerce güvenlik, eğitim, sağlık, inanç, adli ve benzeri kurumların mensubu suçsuz insanlar görevden atılmışlar. İnsanlar suçlu muamelesi görmüş ve geçimlerini temin edebilmekten uzak duruma düşürülmüştür. Sizlerde bunları çok iyi biliyorsunuz. Bu durum karşısında sizler nasıl evinizde huzur bulabiliyorsunuz?
On sekiz yaşından küçük bile olsa, kız çocuklarına tecavüz etmiş olan cinsi sapıklar için, kanuni düzenleme için çalışma yapmış olan milletvekillerinin eleştirilmelerine karşılık, Bay Erdoğan dahil hepiniz ‘ülkede sorun varsa çözüm bulmak zorundayız’ dediniz. Mağdur ettiğiniz insanlar ve ailelerinin sorunlarını kim halledecek?
Bunların yanı sıra Türkiye’de varlıklarını inkar ettiğiniz yirmi beş milyonu aşkın Kürd insanlarının on binlercesini katlettiniz. Yüz binlercesini hapislerde işkencelerde sakat bıraktınız. On binlercesi kayıptır. Milyonlarcasını göç etmeye zorladınız. Ak Parti olarak bu vatandaşları sorunlarının altında can çekişerek ölmeye sürüklüyorsunuz. Sizler bu sorunu yaratmadınız ancak Kürd halkının varlığını inkar politikasının sürdürülmesini kabul etmekle, sizler bugünkü sorumlularsınız. Sorumluluklarınız bir yana Kürd halkının Kürdlükten kaynaklanan sorunlarından ötürü her gün suçsuz insanlar katlediliyor. Bu sorunların halledilmeleri gerekmiyor mu?
Bu sorunların halledilmesi sizlerin sorumluluğu değil midir?
Sorunlar varsa bizim halletmemiz gerekir diyorsanız başbakan… Size göre bu sorunu halletmek gerekmiyor mu?
Bu soruyu yanıtlamanız için soracak kadar aciz değilim. Kürd halkı da zavallı değildir. Sapıklıklarınızı örtbas edemediğinizi her vatandaş biliyor Ak Parti kurulduğunda bütün Türkiye’ye umut vermişti. Şimdi kendilerini Türk kabul edenler kendilerini yönetecek partiyi yeniden düzenleyip Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olmasını sağlamaya çalışmalıdırlar. Diğer taraftan Kürd halkıyla iyi komşuluk ilişkilerine hazırlanan mağdur edilmiş olan insanlar, özgürlükçü siyaset için çalışmalarla, demokratik uygar hukuk devletinin oluşmasına katkıda bulunmanın yanı sıra kendi geçimlerini sağlamak amacıyla kendilerine gelir kaynakları oluşturmalıdırlar. Belki bu konuyu daha fazla işlemek gerekir.
Medya kurumlarının, haksız yere mağdur edilmiş insanları yalnız bırakılmamaları gerekir diye çalışmalar yapmalıdırlar. İşveren çevreleri bu insanların maddi gereksinimlerine yardımcı olmalıdırlar. Polisler mağdur, savcılar mağdur, eğitmenler mağdur, sağlık görevlileri mağdur, istihbarat mensupları mağdur, uzmanlar mağdur, iş verenler mağdur, sağlık görevlileri mağdur, basın mensupları mağdur, pilotlar mağdur, askeriye mensupları mağdur, aileleri mağdur. Herkesi ve ailelerini de hesaplarsak mağdurların sayısı milyonu aşar. Birde şüpheliler var. Herhalde Türkiye nüfusunun yüzde kırk yedisi şüpheli kabul ediliyor. Mağdurları ve ailelerini, şüphelileri ve ailelerini ayıralım. Türkiye’nin yarısını onlara verelim. Mağdurlar ve şüpheliler ülkesi kursunlar adına da “mağşup ülkesi” desinler. Kürdler zaten ayrılacaklar. Sorunumuz kalmaz. Önemli bir sorun kalıyor aslında. Bay Erdoğan ve Bay Gülen’i de hapsedelim, ağırlaştırılmış müebbet cezası verelim. İkisini de aynı hapishanede tutalım, aynı hücrede kalsınlar ömür boyu doya doya kavga etsinler. Bunu yapmazsak bu iki şahıs dünya ve cennet için kavga edip duracaklar.
Türkiye’yi de harabe hale getirecekler. Bari Türkiye’nin güzelim yerleşim alanlarını tahrip etmeden, güzelim insanları perişan etmeden bu işi halledelim. Bay Yıldırım ‘sorun varsa halletmemiz lazım’ diyor ya. Bana göre en iyi çözüm bu siz ne dersiniz?
Dostça kalın,
Hüseyin Baybaşin