Türkiye devleti adına İsrail ile Askeri işbirliği yapan Lideri, Başbakan sıfatıyla İsrail’de imzalayan Necmettin Erbakan idi. Merhum Erbakan, “Anlaşmayı devletimizin çıkarları için imzaladık” demekle yetinmişti. Recep Tayyip Erdoğan, aynı dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Erbakan ile aynı parti mensubuydu. Bay Erdoğan’ın ilk Başbakanlığı döneminde İsrail’i ziyaret etmişti. Yanlış hatırlamıyorsam, İsrail Başbakanı o dönemde Aiel Sharen idi. İsrail, Erdoğan efendiye İsrail devlet onur madalyası vermişti. İsrail’in, devlet onur madalyası verdiği ilk ve tek Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
İsrail, önemli bir Dünya devletidir. Orta Doğu’nun en önemli ve en etkin devletidir. Orta Doğu’da gerçek bir Demokratik Devlet yapısının işleyebileceğini göstererek kanıtladı. Bu yönüyle önemlidir. Dolayısıyla, Erbakan ve Erdoğan, Başbakan sıfatıyla İsrail’e gitmiş olmalarında bir sakınca göremiyorum. İsrail’e ABD, Çin, Rusya, Mısır devlet Başkanları da gitmiş ve anlaşmalar yapmışlardır. Ürdün Kralı da gitmiştir. Başka Liderler de İsrail’e gitmiştir. Türkiye’nin lideri niye gitmesin?
İki nedenle bu yazıyı yazıp paylaşıyorum.
1- Türkiye’yi bugün yönetenler, Kurd Halkı’nın temsilcilerinin, İsrail devleti yetkilileriyle görüşmelerini bir kusur gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu yönde en keskin açıklamaları yapan, Erdoğan efendinin kendisidir.
Bizim, Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti olarak, İsrail devletiyle anlaşma çalışmalarımızla ilgili, bize yönelik, sinsice saldırı ve suçlayıcı mesajlar gönderiyorlar. Çeşitli ağızlardan böylesi açıklamalar da duyuyoruz.
2- Halka karşı, keskin söylemleriyle, İsrail karşıtlığı görüntüsü vermeye çalışan Erdoğan efendinin, her konu hakkında olduğu gibi, İsrail ile ilgili ikiyüzlü duruşunu görmemiz gerekiyor.
Elbette ki İsrail Filistin arasında ciddi sorunlar vardır ve çözümlenmesi gerekiyor. Bilmemiz gereken doğruları da değerlendirmeliyiz. İsrail’de iki resmi dil vardır. Filistin dili(Arapça) ve Yahudi dili (İbranice) eşit düzeyde hak ve hukuk ile İsrail devlet güvencesi altındadır. İsrail vatandaşı olarak yaşamak isteyen Filistinliler, kimliklerine Filistin asıllı yazdırma hakkına sahiptirler. Ayrıca, İsrail’de yaşayan Filistinliler, kendi milletvekillerini, Filistinlilerin temsilcisi olarak seçip, İsrail parlamentosunda görev yapabilirler. Arap temsilciler, İsrail parlamentosunda kendi dillerini konulma – çalışma dili olarak kullanma hakkında sahiptirler.
İsrail’de yaşamak istemeyen Filistinli Araplar, Filistin Hükümetinin egemenliğinde olan tarafta da yaşayabilirler. Filistinlilerin kontrolünde olan bölgede bir devlet iki ayrı yönetim vardır. Filisin kurtuluş ordusunun yönettiği Ramala ve Hamas’ın yönettiği Gaza şeridi var. Türkiye, Katar gibi ülkeler hariç bütün Dünya, Hamas’ı resmen terörist örgüt olarak kabul ediyor. Filistin yöneticileri halen İsrail’in Bağımsızlığını tanımıyorlar. Filistin ve İsrail’de yaşayan Arapların nüfusu üç milyon olarak biliniyor.
Bu gerçekleri kısaca hatırlayalım. İsrail, Filistin arasında çözümlenmesi gereken ciddi sorunların varlığını da görelim.
Bir de, insani ve hak – hukuk kavramı çerçevesinde Türkiye’deki duruma, gerçekçi temelde bakalım.
Türkiye’de, kendi baba vatanlarında yaşayan otuz milyona yakın Kurd nüfusu vardır. Halen, bugün bile Türkiye’nin mevcut Anayasasında, Kurd ve Kurdçe kelimeler yasaktır. Kurdçe için yerel diyalekt(lehçe) tabiri kullanılır. Kurd Halkı yok sayılır. Kurd dili, tarihi, kültürü eğitime dahil değildir. Türkiye devleti Türklük adına, Kurd Halkına yönelik, Kurdistan topraklarında sistemli olarak ve barbarca soykırım uygulamaktadır.
Erdoğan ve etrafında it sürüsü, sizler, İsrail devleti hakkında, Filistinlilere yönelik uygulamalarını konuşurken: a) Gerçekleri konuşun b) Kendi barbarlıklarınızı hatırlamak için de aynaya bakın.
Kurd Halkı, yeterinden fazla, Kurdistan topraklarını işgal etmiş olan barbar devletlerin, en başta da Türkiye devletinin zulmünden dolayı perişanlık çekti. Böylesi pislik, barbar devlet yapısı Kurdistan topraklarında kalamaz. Soylu Kurd Halkının başında yönetici olamaz.
Biz Kurdler, başımızı kumun altından çıkaralım. Kurdistan Birleşik Devletleri’ni resmileştirip, Halkımıza, gelecek kuşaklara insanca yaşayabilecekleri güvenli ve refah ortamını kuralım. Aynı İsrail devletinin kendi Halkına sahip çıktığı gibi. Biz, Kurd’ler de kendi Halkımıza sahip çıkalım. Kurdistan Birleşik Devletleri çatısı altında buluşmak kararıyla. Her bijî.
05-05-2019
Saygılarımla. Hisên Baybaş.