Bizim değerli ve Kürt soydaşlarımızla yürütüyor olduğumuz siyasi hareket ve çalışmalarımızın Kürdistan ‘ın işgalcilerini korkutuyor olması doğal görülebilinir. Çünkü Kürdistan Birleşik Devletleri’ni resmileştirmeyi hedefleyen çalışmalarımız, işgalcileri welatımızdan kovmayı başaracağını görüyorlar.
Soylu tarihe sahip halkımız kendi bağımsız welatında özgür yaşamak hakkına sahiptir. Siyasi hareketlerimizin çalışmaları Halkımızın bu haklarını edinmelerini sağlamayı başaracaktır. Siyasi hareketimiz Halkımızın hak ve beklentilerinin gereğini yapıyor. Kürdistan işgalcilerinin bu siyasi çalışmalarımızdan ürkmeleri kendileri açısından doğal olsa da ürküp korkmalarının kendilerine hiç bir yararı olmayacaktır. Kürdistan topraklarında Kürt Halkına yönelik barbarca zulüm ve sistemli soykırım uygulamasına son verip Kürdistan ‘dan çıkıp gitmeleri işgalcilerin tek çaresidir. Kürdistan işgalcilerinin böylesi saygı değer adım atmak istemediklerinden dolayı ürküp korkmaları ve bizim hareketimizin mensuplarına sinsice ve alçakça saldırılarını da anlıyoruz.
Düşman düşmanlığını yapacaktır. Bu anlaşılırdır. Bizim için anlaşılmaz olan Kürt ve Kürdistan davası adına siyasi çalışmalar yürüyor olduklarını iddia eden bazı çevrelerinin bizim çalışma arkadaşlarımıza yönelik sinsice tahrik edici davranışları ve yine sinsice saldırılarıdır. Bunu yaparken işgalcilerin taktik ve yöntemlerini kullanıyor olmaları ise mide bulandırıcıdır. Belki bu siyasi hareketin bizim siyasi çalışmalarımıza yönelik saldırganlık politikaları yoktur. Kendi içlerine yerleşmiş olan kendi deyimleriyle işgalcilerin piyonları, ajanlarının bilinen bozguncu yıkıcı çalışmalarıdır. Belkide amaçları Kürdistani siyasi hareketleri birbiriyle çarpıştırmaktır. Bu işgalcilerin bildik oyunlarıdır. Ancak Kürdistani siyasi hareketlerin kendi içlerinde düşmanın bu tür çirkin oyunlarına olanak vermemesi gerekir. Özellikle bu tür çirkeflikleri gözden geçirmek, temelinden yok etmek malum siyasi hareketlerin görev ve sorumluluklarıdır.
Bizim siyasi hareketimiz Kürt Halkına yönelik baskı ve zulüm uygulamalarını yok etmeye kararlıdır. Bizim siyasi hareketimiz mazlum duruma düşürülmüş olan Halkımızı mağdur etmeye karşın çalışmalar yapmaktadır ; yapanların da karşısında duracaktır. Hiçbir siyasi hareketin ve işgalci devletinin soylu halkımız üzerinde tasarruf hakkı yoktur. İşgalcilerinin rolü malum bellidir. Özellikle Kürdistani siyasi hareketlerin hiç biri Kürt Halkına hizmet etmekte yeterli olamamıştır. Salt bu nedenle, halk üzerinde tasarruf hakkının varlığını iddia etmek de ahlaki değildir. Özellikle Avrupa’da çalışmalar yürütenler işi gücü ile uğraşan soydaşlarımızı tehdit etmek, tahrik etmek, rencide etmek hakkına hiç sahip değildir. Böylesi hareketleri kendilerine hak gören çevrelerin yönetim kadroları böylesi çirkefliklerin önüne geçmeyi sağlamak zorundadırlar. Böylesi çirkefliklerin uygulanmasının kendi siyasi politikaları olur veya içlerine sızmış olan işgalcilerin ajanlarının oyunları olur bu onların sorunudur; Halkımızın değil. Halka hizmet adına tehditvari baskı uygulamanızı kabul ettirmeye çalışmanız bile sizin soylu Kürt Halkına hizmet etmeye uygun olmadığınızın kanıtıdır.
Biz Kürtler arası diyaloğun, ortak payda için müşterek çalışmaların gerekliliğine inanıyoruz. Bu sinsi ve çirkef saldırılara sırtımızı döneceğimiz anlamında değerlendirilmemelidir. Tahammülümüzün sınırı aşıldığında tepkimiz sınırsız olur… Kimseden korkumuz minnetimiz de yoktur. Benim şahsi yaşamım kitap gibi herkese açıktır ve biliniyor. Çalışma arkadaşlarımızın hepsi benden çok çok daha fazla üstün değerlere sahiptir. Bazı çevrelere bu yazımızı kendileri için olumlu yönde malzeme olarak kullanmalarını öneririm. Bu yazıyı yazmak zorunda kaldığımızdan ötürü soylu Halkımızın affına sığınırız.
Not: Biz daha önce yapılmış olan tehditvari hareketin yetkililerine misyonuna bilgi verdik ve düzeltilmesini rica ettik. Bizim bu yaklaşımımızı zayıflık olarak görmüş olacaklar ki arkadaşlarımıza daha fazlaca kaba yaklaşım içinde oldular. Bu hususla ilgili bu yazımızın son bulmasını dileriz.
14-01-2020
Saygılarımla, Hîsen Baybas