İsrail – Filistin sorunu Bay Trump’ın, “Kudüs şehrini İsrail’in başkenti olarak tanıyoruz” söylemiyle yeniden güncelleşti.
İslam ülkeleri dahil tüm Dünya Devletleri gerçekçi bir çözüm üretemiyorlar.
Sorunun etrafında dolanıp duruyorlar. Zaman zaman sorunu kendi çıkarları için işlerine geldiği gibi kullanıyorlar.
Türkiye’nin Sivas şehri büyüklüğünde olan İsrail’in bir ucunda Ramalla diğer ucunda Gaza şeridi ve Ramalla’dan Gaza’ya bir yol güzergahını Filistin Devleti ilan edip Kudüs şehrinin bir kısmını başkent olarak kabul etmeye dayalı iki Devletli sistem asla tutmayacak.
ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması da sorunu çözmeyecek.
Bana göre çözüm:
Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün Birleşmiş Milletler denetiminde İsrail ve Filistin barışı uğruna ihtiyaç kadar toprak verecekler. Yine Birleşmiş Milletler denetiminde İsrail ve Filistin tarafından kabul edilecek yeni sınır belirlenecek. Her iki Devlet yan yana barış içinde yaşamak için anlaşma yapacaklar. Filistin ve İsrail vatandaşlarının yerleşim yerleri değişecek olanlara yeni evler verilecek ve tazminat ödenecek. Mısır, Arabistan ve Ürdün’ün verecekleri toprakların parası ödenecek.
Kudüs şehri ise Vatikan gibi bağımsız kalacak. İslam, Hıristiyan ve Yahudi inançlarının temsilcileri Kudüs’ü müşterek yönetecekler.
Kudüs Ruhani şehri ve bağımsız statü ile yönetilecek.
Kalıcı barış mı istiyoruz. Alın size reçetesi. Daha iyi bir görüşü olan varsa öne çıksın.
Bu projeyi 1994 yılında Londra’da dile getirdim. Yahudi olan katılımcı dostlar aynı konuyu 1997 yılında Hollanda’da benimle konuştular. 2007 ve 2013 yılları arasında merkezi Diyarbakır’da olan Art. Tv Radyo ile röportajlarımda bu konuyu izah ettim.
Birçok kez bu konuyu yazılarımda işledim. İsrail’li dostlarım bana, bu mantıklı ve çok ilginç bir proje ama zor dediler. Bu proje zor ise savaş daha iyi bir alternatif midir, derim. Sizler ne diyorsunuz?
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin