Çok değer verdiğim Beyefendi bir soydaşım, bana, bu ayın on altısında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olan iki şahsiyet arasında bir televizyon kanalında soru cevap şeklinde program olacağını, görüşümün ne olduğunu sordu. Geniş siyasi birikime sahip olan dört dörtlük bir Kurd Beyefendisi olan bu bey, en zor sorularımın çözümü için fedakarca koşuşturan bir kardeştir benim için. Çok zeki ve çok saygılı olan bu değerli soydaş dost, bana herhangi bir şey söyleyip sorduğunda, mutlaka arkasında ciddi bir başka neden vardır. Bu nedenle, Bay İmamoğlu ve Bay Yıldırım, televizyon programında konuşurlarken, soydaşlarımın ikisini de iki soru sormalarını rica ediyorum.
Soru 1: 1923 yılında Türkiye, Lozan anlaşmasıyla Devlet statüsü kazandı. Aynı anlaşmanın içeriğinde, Yeni Türkiye’de azınlık hakları garanti altına alınan Birleşmiş Milletlerin ilgili kanun maddesi gereği Türkiye’de yaşayan Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşların hakları tanındı. Kendi okullarını açabilirler. Kimliklerine, etnik kökenlerini yazdırabilirler. Ama, her nedense Kurd vatandaşlar için bu haklar tanınmadı.
Siz, Bay İmamoğlu ve Bay Yıldırım, Türkiye’de Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlara tanınmış olan bu hakların Kurd vatandaşları için de tanınmasını istiyor ve kabul ediyor musunuz?
Soru 2: Siz, Bay İmamoğlu ve Bay Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına seçildiğinizde, İstanbul’da Kurdçe dilinin okullarda, Türkçe’nin yanı sıra öğretilmesini istiyor musunuz?
Türkiye’de ve Türkiye dışında yaşayan soydaşlarımın bu iki soruyu, her iki adaya binlerce kez sormalarını rica ediyorum.
15-06-2019
Saygılarımla, Hisên Baybaş