Kurdistan davası, çok uzun yılların mücadeleyi dayatmış olduğundan, süregelmiş olan mücadele yöntem ve tarzı, başarıyı başaramamış ise de hayati önemde deneyim edinmemizi sağlamış. Çok ağır bedellerin ödenmiş olduğunu unutmayalım. Çok ağır bedel ödenmişliğiyle edinilen deneyimlerden-tecrübelerden yararlanıp ileriye dönük plan ve projeler geliştirebiliyor muyuz?
Hep birlikte bunun yanıtını irdelemeliyiz. Şahsi tecrübelerimin yanı sıra orta yerde hepimizin gözleri önünde olan mevcut durum gösteriyor ki şimdiye kadar verilmiş olan mücadele nedeniyle ödenmiş olan bedelin karşılığında kayda değer bir kazanım yoktur. Edinmiş olduğumuz tecrübelerden yararlanarak, halkımızın beklentilerine yanıt olacak yöntem ve çalışmalarla net olarak hedefimizi belirlememiz gerekiyor.
Kurd u Kurdistan davası adına sistemin partileri içerisinde siyasi çalışmalar yürütmüş olan çevreler, kimi milletvekilliği, bakanlık, belediye başkanlığı, kimileri de sistemin gölgesinde siyasi partiler kurmuş yönetmişlerdir. Sonuçta Halkımızın yararına kalıcı kazanım edinilmemiştir.
Doğu Kurdistan’da 1948 Muhabbad merkezli Kurdistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ölümsüz Kurd lider Qadi Mihemed ve tüm kabinesi İran tarafından asılarak şehit edilmişlerdir.
Kuzey Kurdistan’da 1923 yılından bugüne isyanlar, çatışmalar sonuç olarak Kurdistan Halkına bedel ödetmiş ama kazanımı yok.
Güney Kurdistan’da ABD’nin desteğiyle edinilen kazanımlar var ise de kalıcılığın garantisi yok. Dün Şengal, Musul, Kerkük ve benzeri alanlarda olanların yarın Erbil, Zaxo veya Süleymaniye’de olmayacağının garantisi yoktur.
Rojava’da kahramanlık destanlarıyla Dünya’da saygınlık kazanmış olan kardeşlerimiz, barbar Türkiye devletinin ve kuduz köpeklere dönüşmüş olan yöneticilerinin hedefi durumundadırlar.
Halkımızın kutsal topraklarını işgal etmiş olan barbarlar, Halkımızı işgal etmek amacıyla, insanlarımızın önüne basit politikalar çiziyor ve “onun dışına çıkmadan dolanıp durun” diyorlar.
“Kültürel çalışmalar yapın, toplantılar yapın, görüşmeler yapın, parlamentoya girin, belediyelere başkan olun tamam ama sakın Kurd u Kurdistan demeyin, Kurd deyin ama sakın ha Kurdistan Bağımsızlığı ya da Kurdçülük yapmayın” diyorlar. Bazı fırsatçılar da bu aldatmaca-göstermelik olanakları kendi çıkarlarına kullanmaktan utanıp sıkılmıyorlar.
Canıyla malıyla hizmet eden asil insanlarımız ise ödedikleri bedel ile başbaşa bırakılıyorlar.
Bu örnekleri özetlememin nedenini izah etmek istiyorum izninizle.
Tirej adında Welatparêz bir kardeşimiz bize bir paylaşım ulaştırdı. Yeni ve bağımsız bir Kurdistani inisiyatif oluşturduklarını anlaşılır bir ifade ile neler yapmak istediklerini yazarak bize ulaştırdılar. Kendilerini kutlayarak başarılar dileyip desteklemeyi vaad eden içerikle yanıtladım.
Bana bir telefon numarası gönderip görüşmeye hazır olduklarının mesajını ulaştırdılar.
Telefon açmak için olanak oluşturup şahsı aradım görüştük. Ses tonu çok içten, çok canlı, çok tutkulu, çok bilgili ve de kararlılıkla birlikte saygılı konuşmalarını umut verici bir Kurdçü soydaşımın duruşuna tanık oldum. Tanışmış olmaktan da memnuniyetimi paylaşmak istiyor ve kendilerine başarılar diliyorum. Kendilerine desteğim devam edecek. Tekrar arayıp konuşacağım. Bu insanımızın sesindeki güç, onu bir daha aramamı ve ona güvenmemi söylüyor.
Aradığım bu asil soydaşım, çok saygı duyduğum bir aileye mensup bir yakın dostumun evinde misafir olduğunu söylediğinden, şimdi rahmetli olan dostumun oğlunun da hatırını sormayı ihmal etmedim. Hal hatırdan sonra, merhum dostumun oğlu bana, “Kurdistan Bağımsızlığının bizim halkımızın isteğiyle sınırlı olmadığını, kendilerinin ailece bedel ödediklerini, yerel düzeyde bazı hakların tanımasını sağlamak için siyaset yaptıklarını” izah etti. Şahısların adlarını yazıp onları düşmana hedef yapmayacağım elbette.
Dostumun oğluna, “Ailenizin ödediği bedel ve hizmetleriniz biliniyor. Başka insanlar ve aileler de hizmet etmiş ve bedel ödemişlerdir. Halkımız hizmetlerinden ötürü bedel ödeyen saygıdeğer kahramanlara minnettardır. Biz de minnettarız. Ancak bugün gelinen aşama ve Halkımızın beklentileri Kurdistan’ın Bağımsızlığıdır ” dedim. Kurdistan Birleşik Devletleri projesine hizmet amacıyla 25 Temmuz 2018 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinin LE CHÂTEAU d’OUCHY binasında Hükümet kuruluşunu ilan etmiş olduğumuzu, bu binada Kurdistan’ın parçalanması ve 25 Temmuz 1923 tarihinde Türkiye’nin kuruluşu ilan edilmişti. Bu çalışmalara katılmanızı en azından desteğinizi bekleriz dediğimde efendi dostumun oğlu, açıklamalarımı Facebook’ta okuduğunu söyledi.
Siyasetin içinde yoğrulmuş olan saygıdeğer dostumun oğlu dahil tüm soydaşlarımdan ricam, Kurd u Kurdistan davası adına emeklerini ve zamanlarını israf etmemelidirler. Elbette yerel düzeyde siyasi yapılanmalar, sivil toplum kuruluşlarını oluşturmak amacıyla çalışmalar olmalıdır. Ancak bu çalışmalar Halkımızı, Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri için hazırlamaya yönelik olmalıdır. Bağımsızlığın teorik boyutu aşılmıştır. Bizler pratik çalışmalar yürütüyoruz. Bu amaçla Hükümetimizin kuruluşu ilan edilmiştir. Bizim paylaşımlarımızdaki açıklamalarımız nettir. Üstü kapalı değildir. Halkımızın beklentisinin net olarak Bağımsızlık olduğunu biliyoruz. Bu amaç için hizmet etmek adına ilk adım atılmıştır. Bağımsızlığa karşı olan görüşleri düşmana hizmet olarak görüyoruz. Korkusu, kaygısı olanları anlıyoruz. Kurd u Kurdistan davasını kendi çıkar hesaplarına malzeme yapmakta ısrarcı olan çevrelere, Halkımız itibar etmemelidir. Kurd u Kurdistan davasının Bağımsızlık aşamasına geldiğini ve bu amaca hizmet ederek kısa sürede hedefe ulaşacağımıza inanmalıyız.
Halkımızı, Bağımsızlık mücadelesinden uzaklaştırmanın çabaları, Kurd u Kurdistan davasına yarar getirmeyeceği açıktır. Bağımsızlığı başarmak için yapılması gerekenleri biliyoruz ve yapıyoruz. Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesi soru olmaktan çıkmıştır. Olsun mu, olmasın mı, olacak mı, olmayacak mı zihniyetini ayıplıyoruz. Bağımsızlık için ödenecek bedel kutsaldır. Bizim hedefimiz başarıdır.
İçinde Kurd u Kurdistan sevgisi, tutkusu olan her Kurd, Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletlerinde yaşamaya hazırlanmalıdır. Merhum dostumun oğlu da inanarak hazır olmalıdır.
Bi navê YEKÎTÎYA DEWLETÊN KURDÎSTAN bimînin di xêr u xweşîyê de.
23-12-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin