Çok değerli takipçilerimin, soydaşlarımın ve de Kurd u Kurdistan davasına hizmet etmeyi amaç edinmiş olup, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesine inanarak yürümeye karar vermiş olan dava arkadaşlarıma,
Kurd u Kurdistan davası, bilinçli olarak, kangranlaştırılmış irinli yaraya dönüştürülmüştür. Kurdistan’ı işgal etmiş olan barbarların, Kurdistan özgürlük hareketlerinin onurlu ve kararlı şahsiyetlerinin etrafına örmüş oldukları çember, bu irinli ve kangranlanmış yara’dır.
Bana ve çocuklarıma yönelik saldırılar, bu kangranlanmış yaraların irinidir.
Bu saldırılar, Kurd u Kurdistan davasının, düşmanları müthiş korkuttuğunun ispatıdır. Korkunun ecele yararı olamayacağı da aşikardır.
Bana ve çocuklarıma yönelik kirli saldırılar, yeni bir durum değildir.
Bu durumun kapsamını yeni öğrenmiş olan yürekleri büyük Asil yakınlarım, haklı tepki göstermişler. Bazen ben de duygularımı kontrol edemiyor ve tepkimi yazıp paylaşıyorum. Sonra, enerjimi israf etmiş olduğumu düşünerek üzülüp sıkılıyorum.
Çocuklarımın her biri soylu Kurd Halkı’nın üstün değer yargılarına sahip ve benden çok daha fazla dürüst, duyarlı ve güçlü’dürler. Aynı üstün değerlere sahip Licê’li Anne’leriyle birlikte yaşıyorlar.
Bu bilgi ışığında hiçbir yakınımın, benim gibi tepki gösterip enerjilerini israf etmemelerini rica ediyorum.
Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesiyle, Kurdistan toplumunun içine serpiştirilmiş yaralar iyileşip, irinleri de kuruyacaktır. Hepimiz bu inançla davranalım.
“Mazlumun duası şeytanın masasında yapılmış olan anlaşmayı bozar” başlığıyla yazılıp paylaşılmış yazı, bana sürpriz oldu. Ayrıca yazarın tepkisi beni onurlandırdı. Bunu belirtirken, çok sabırlı olduğumu ama beni incitmiş olan hiçbir yaklaşımı da unutmam. Üstünü de örtmem. Ben, dua veya bedduayı bilmem. Eylemi bilirim. Bizi yaratan Xweda’ya inancım ve güvencim güçlüdür. Bu hep böyleydi. Beni incitenlerin Xweda’nın gazabı ile cezalandıkları gerçeği bir tesadüf müdür? Bunu da Xweda bilir. Beni çok etkileyip, onurlandıran ve bana sahip çıkmayı, beni kendi söylemleriyle korumayı amaçlayan ASİL insan da benim gibi Xweda’ya inanıp güvensin. Bir de benden çok daha fazla sabırlı olsun. Ayrıca ve en önemlisi tüm enerjisini, zaman ve olanağını mücadele için yoğunlaştırsın. Böylesi yürekler Kurd u Kurdistan davasının başarıya ulaşmasının öncüsüdürler. Bu hak edilmiş iltifattan sonra, Ağacı kemiren ağacın kendinden olan kurdcukları, ağacın hiddetle kendisini silkelemesiyle yoz olup kış tipisine karışır, kayıp olur giderler. Ağaç ise, yeniden bahar mevsiminde yeşerir, çiçeklenir ve meyveleriyle verimliliğe devam eder.
Yani it ürür kervan yürür. Benim yaşamım bunun ispatıdır.
Buna katılır mısın?
Kendilerini kahraman zanneden zavallılar, yere düşen boğanın leşine bıçak batırıp, leş kargaları olduklarını kanıtlamak isterler.
Ama, aslı karga olan esas kargalar da, gagalarıyla her taraflarını oyarlar. Doğru mu?
Zihniyeti kirli ucuz kişilikler, fırsatlardan çirkin bir şekilde yararlanmaya çalışırken asla ve asla güzelleşemezler.
Bizler, Kurd u Kurdistan davasını kavrayabilmemiz için, tarih boyuna başımızdan geçenleri, bugünkü durumumuzu, olanaklarımızı ve yapmamız gerekenleri çok, çok, çoook iyi ve doğru öğrenerek, Bağımsız Devletimizin çatısı altında ulusal marşımızın eşliğinde ulusal bayrağımızı dalgalandırarak yaşamayı sağlamayı başarmak zorundayız.
Kurd u Kurdistan düşmanlarının organizesi olan, Kurdçülüğün, Kurdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin ayaklarına bağ edilmiş, kangranlaşmış yaraların iriniyle enerjimizi israf etmeyelim.
Tekrarla hatırlatayım… İt ürür, kervan yürür.
Bizler kervanız. Yolumuz var yürümemiz gereken. Hedefimiz var ulaşmamız gereken.
YEKÎTÎYA DEWLETÊN KURDÎSTAN projesi var, resmileşmesi gereken. Ser xêrê be. Em, meşa xwe ya pîroz binin serî.
Kusur ve eksiklerimiz af ola, çalışmalarımız başarıya ulaşa.
14-09-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin