KAHRAMANLAR, KALLEŞLER, KAHPELER, TEZGAHÇILAR, SOYLU HALKIMIZ HEPSİNİ TANIR, BİLİR

0
1060

Kurdîstan işgalcileri, Kurd Halkının direniş ve kurtuluş mücadelesini, orantısız güç kullanarak durdurmayı başaramadılar. Aksine, Kurd Halkının kurtuluş mücadelesi her on yılda çok daha fazla güçlendi. Bu güçlenmenin ve gelişmenin Kurd Halkına maliyeti yüksek acılara, derin yaraların oluşmasına neden oldu. Ulusal kurtuluşun sağlanması başarılamadıysa da bizlere başarının yolu açıldı. Orantısız savaş sürecinde güç dengesi, işgalcilerin Adalet(?) anlayışıyla paraleldir.

En iyi örnek, Türkiye’yi yöneten leş kargalarının yüz yıldır, Kurd isyanlarını bastırırken, Kurd savaşçıları katlederken, Türk ordusunun kahramanlıklarından söz edebilmeleridir. Böylesi barbarca ahlaksızlık, Kurdîstan’da işgalcilerin hepsinin ortak anlayışıdır. Elli kişilik Kurd savaşçının üzerine elli bin kişilik asker, jet, füze, top, tank, insansız hava aracı ile gidiyorsunuz. Kurd savaşçılarının elinde küçük el silahı var. Bu orantısız güç dengesine rağmen, sürekli olarak işgalcilerin ölü sayısı, Kurdîstan savaşçılarından fazladır. Kurdîstan işgalcileri, kendi ordularını “kahraman”(?) olarak ilan edebilmeleri, terbiyesizce bir yalandır. Türkiye’yi yönetenler de, yüz yıldır “kahraman ordumuz” diye havlayıp duruyorlar. Size ve ordunuza, kahpe-kalleş tabiri yakışır ancak. Elli kişilik Kurd savaşçının üzerine, elli bin askerle ve ağır silahlarla gidersiniz. Yüz kişilik Kurd savaşçının üzerine de yüz bin kişilik asker ve ağır silahlarla gidip burnunuzu kahraman Kurd savaşçılarına kırdırıyorsunuz. Kuyruğunuzu kıçınızın içine indirip geri dönüyorsunuz. Yüz yıldır bu böyle devam ediyor. Bari yiğidin hakkını yemeyin.

Şimdi, benim söylediğim de laf mıdır. Kahpe namustan, kalleş haktan, barbar hukuktan ne anlar?
Türkiye’nin Kurdîstan’da kahraman Kurdîstan kurtuluş savaşçılarına karşı sürdürdüğü orantısız savaş, uluslararası savaş hukuku çerçevesinde savaş suçudur. Bunun hesabını er geç soracağız. Kurdîstan kurtuluş savaşçılarına karşı, işgalcilerin, özellikle de Türkiye’nin yürütüyor olduğu orantısız savaşın kararını verenlerin, emir komuta zincirinin ve cepheye giden tetikçilerin hepsi, Kurdîstan Birleşik Devletleri’nin yetkili birimlerine hesap vereceklerdir. Torunları dahi bu hesabı vermekten kurtulamayacaklardır.

Bunu hatırlatalım. Bir de kahramanlık unvanını gerçek sahiplerine verelim. Her Türk bireyi, Birinci Dünya savaşından bugüne, Türkiye’nin Türklük adına Kurd Halkına yapmış olduklarını araştırıp öğrenmelerini öneririm. Kalleşliklerini, kahpeliklerini, barbarlıklarını ve sistemli olarak soykırım uygulamalarını öğrensinler. Sonra da soylu Kurd Halkının direniş ve kurtuluş mücadelesinin adını koysunlar.

Biz Kurdler, kendi vatan topraklarımızda insanca yaşayabilmenin hakkına sahibiz. Bu hakkımızı barbar işgalcilerin ve faşist Türkiye devletinin ellerinden alacağız.
Barbarlıklarınız, orantısız savaş suçlarınız, sistemli soykırım uygulamalarınızın hepsinin hesabını vereceksiniz.
Kurdîstan topraklarında, barbar işgalcilere ait ne varsa hepsini büyük çukurlara gömeceğiz. Lağım ve fosseptik kanallarımızın hepsini de üstüne dökeceğiz. Kurd Halkı bunu başaracaktır.

Kurdîstan Birleşik Devletleri projesi, Kurd u Kurdîstan davası mücadelesinin son aşamasıdır. Kurd Halkı adına, bizler Bağımsız Devletimizi resmileştirmeyi kararlaştırmışız. Bu amaca hizmet için hükümet kurmuşuz. Karar ve inanç ile ok yaydan çıkmış. Bizler ok gibi hedefe kilitlenmişiz.
İşgalcilerin, kudurmuş köpekler gibi uluyarak tehdit savurmaları, Kurd u Kurdîstan davasını kendilerine çıkar malzemesi yapmış, geçim tezgahı gibi kullananların laf bozanlıklarını da umursamıyoruz.

Bize katılmak isteyen soylu ve asil soydaşlarımızın, projemize inanmaları, kararlıkları önemlidir.
Eskiden, ağaç gölgelerinde şimdi de işgalcilerin şemsiyesinin altında kurtuluşu arayanlara ihtiyacımız yoktur.
Kurd u Kurdîstan davasının mücadelesini kendilerine geçim tezgahı olarak görenlerin bizden uzak durmalarını öneririz.
Em dibêjin ya Kurdîstan u herê, Kurdîstan.
Tenê Kurdîstan.
YEKÎTÎYA DEWLETÊN KURDÎSTAN.

19-09-2019

Saygılarımla, Hisên Baybaş