Kendi welat topraklarımızda bize zulmeden, bizi terörize eden işgalci terör devletleri, bize “terörist” diyebilecek kadar ahlaksızdırlar. Bu gerçek duruma rağmen, Avrupa Birliği üyesi ülkeleri nezdinde bizi suçlu göstermek için diplomatik çalışmalar yürütüyorlar. Bu çalışmaları yaparken elbette ki utanmıyorlar, çünkü onların ahlaki yapısı budur. Avrupa yapılanmasının Brüksel’deki yönetici yetkililer ise bu işgalci terör devletlerinin diplomasi çalışmalarını yürüten militanlarına malzeme olmuş durumdalar. Brüksel’deki yöneticiler, sözde biz Kurdleri temsil ediyorlar ancak gerçekte Kurd soydaşlarımızın iş yerlerini ellerinden almak için çete grupları oluşturmuşlar. Çetevari çirkef dayatmalarla bu insanlarımızın iş yerlerini gasp ediyorlar. Kendi kendine yeten ve sahip çıkan bu insanlarımızı etkisizleştirmeye çalışıyorlar. Ayrıca, insanlarımıza terör devletlerinin yaptıkları gibi “Kurdlükten” uzaklaştırmaya çabalıyorlar. Bunu yaparken de insanlarımızı gerçekten terörize ediyorlar.
Bu işleri yapmak için insanlarımızdan zorla para alıyorlar ve bu paraları kendi aralarında paylaşıyorlar. Bu hareketin bağlı olduğu hiçbir kuruluşa tek bir kuruş bile gitmiyor. Herkes bilsin ki Avrupa’da bu kanı bozuklara para veren insanlarımız, Brüksel yönetiminin ulusa hizmet eden, canını ortaya koymuş fedailere ilaç parası bile göndermediğini bilmelidir. Bu durumu yetkili ağızlardan kendim dinledim. Daha da beteri, işgalci terör devletlerine sürekli bilgi aktarıyorlar. Ne olup bittiğiyle ilgili detayları raporladık ve bunları soydaşlarımızla paylaşacağız. Artık bu konu tartışma konusu olmaktan çıkmıştır, paylaşacağız.
Bu konuyu gündeme getirmemizin nedeni, Avrupa yapılanmasının bunu düzeltmek istememesidir. Sürekli olarak iğneyle kuyu kazar gibi zulmettikleri insanların kapısını çalıp tehdit ediyorlar; “Sen mi Hüseyin Abiye bilgi veriyorsun?” diye terbiyesizce insanları taciz ediyorlar. Eğer bunlarda terbiye olsaydı, “Yaptığımız doğru değil, yanlıştır. Düzeltelim,” deyip mağdur ettikleri insanlardan özür dilerdiler. “İyi ki Hüseyin Baybaşin gibi bir insanımız var; bize yüksek sesle bağırıyor, yaptığınız bu pislikleri düzeltin” diyor. Ancak bu yöneticiler hatalarını örtbas etmeye yönelik çalışmalara devam ediyorlar. Ulusumuzdan ricamız, bu pisliklere göz yummamalarıdır.
Hareketin misyonu ve yöneticilerinden de ricamız, kendilerine karşı çıkan insanlarımızı yalan ve iftiralarla etkisizleştirmeye çalışan Brüksel’deki bu güruhun değiştirilmesidir. Zulmeden ve zulmü destekleyenler, bu yapılanmanın yönetiminde daha fazla kalamazlar. Biz bunları daha farklı bir yaklaşım içinde de ele alabiliriz. Bunların pisliklerini ortaya çıkarıp, karşı çıkan insanlarımızı iftiralarla etkisizleştirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Yetmezse, insanlarımızı polislere suçlu olarak gösterip hapsettirmeye çalışıyorlar. O da yetmezse, işkence ve tehditlerle yıldırıyorlar. Son çare olarak da insanlarımızı katlediyorlar.
Biz bunları yazıyoruz, çünkü herhangi bir çıkarımız yok. Bu ahlaksızların yöneticileriyle konuştuk ve öğrendik ki, bu rezillikler yeni değil. Londra’da bize yönelik saldırılar düzenlediler, kalleşlik yaptılar. O dönemde hayatımın en kötü dönemini yaşıyordum, ama onlar Londra’da bu ahlaksızlığı geliştirdiler. Kurdistan Birleşik Devletleri hükümetinin kuruluş ilanıyla birlikte, derneklerde bu yönetici ahlaksızlar bize karşı sistemli yalan ve iftiralarla dolu propaganda yapmaya başladılar.
Bize gönderdikleri temsilciler ise bizi oyalamak için varlar. Onlarla ilgili gerekli açıklamaları da yapacağız. Biz onlara söyledik: “İnsanları tehdit ederek susturmaya çalışıyorsunuz, ama bu ciddiyetsizliği sürdürürseniz tepkiyle karşılaşırsınız.” Brüksel’deki yöneticiler, belki bize ne istediklerini söyleyemiyorlar. Ben onlarla telefonla görüşmek istedim, ama yüz yüze görüşmeyi tercih ettiklerini söylediler. “Çıkınca görüşeceğiz” diyorlar. Ulan, siz Kurdistan güzellik yarışmasında mı seçildiniz de ben sizinle görüşeceğim? Sizin pislikleriniz içinde boğmaya çalıştığınız insanlarımıza aynı rezillikleri yapıyorsunuz.
Biz diyoruz ki, bu rezaletlerden vazgeçin. Artık oyun oynamayın, el mi yaman bey mi yaman görelim!