Kurdistan’da İşgaller ve Zulüm

0
100

 

Kurdistan topraklarının işgalcileri, barbar oldukları kadar leş kargasıdır. Barbarca insanlarımızı katledip işkencelerden geçiriyorlar, evlerinden ve yerleşim alanlarından göç ettiriyorlar. Evlerini, köylerini, kasabalarını köklerinden yakarak insanlarımızı oradan zorla göç ettirme gibi bir alışkanlıkları var. Böylece, Kurd halkına ait toprakların zenginlik kaynaklarını çalmaya devam ediyorlar. Şu anda İran terör devletinin başında bir Kurd bulunuyor ve benzeri olaylar Türkiye’de de yaşanıyor. Kürdçe konuştukları, Kürdçe müzik yaptıkları ya da Kurd halkına sahip çıkmak için bazı çalışmalar yaptıklarından ötürü Türkiye’de insanlar terör devleti saldırısına uğruyorlar.

 

Bu durum, bizim kendi bağımsız devletimizi kurmamız gerektiğini, ulusumuzun güven, refah ve huzur içinde yaşamalarını sağlamamız gerektiğini gösteriyor. Ulusumuzun bireysel haklarının ve hukukunun devletimizin güvencesiyle korunması gerektiğini görmeli, bunu kabul etmeli ve onu sağlamaya odaklanmalıyız. Bu gerçekler hepimizin kabul etmesi gereken bir durumu ifade ediyor. Türkiye terör devleti, zulüm ve baskı uygulayarak insanlarımızı zorla dağa çıkmaya mecbur ediyor. Sonra utanmadan bu insanlara terörist diyor. Asıl utanması gerekenler, insanların neden dağa çıkıp kendilerine dayatılan zulme karşı mücadele ettiklerini anlamak zorunda olanlardır. PKK hareketinin neden oluştuğunu, neden bu harekete destek verildiğini ve neden bu hareketin halen dağda yaşamak durumunda olduğunu görmek istemiyorlar. Temel neden, Türkiye terör devletinin Kurd halkına yönelik uygulamalarıdır. Bundan utanmazlar, sıkılmazlar ve insanlıktan anlamazlar.

 

Erdoğan, bunların başında geliyor. Sürekli bozuk düdük gibi TRT’ye çıkıp vır vır bağırıp çağırıyor, ancak bu adam aynaya baktığında ne gördüğünü merak ediyorum. Utanıp sıkılmadığını görmek isterim. Eğer utanmıyorsa, tamamen insanlıktan çıkmıştır. Diğer taraftan, ona destek verenler ve yaptığı zulümleri alkışlayanlar da en az onun kadar suçlu ve günahkârdır. Bu durumun anlaşılması gerekir.

 

Kurd halkı olarak kendi devletimizi kurup, kendi kendimize sahip çıkmanın bizim için tek kurtuluş yolu olduğunu kabul etmeli ve bunun için çalışmalıyız. İnsanlarımızın İran ya da Türkiye terör devletleri tarafından katledilmesi yüreğimizi sızlatıyor. Eğer bir Kurd, bu durumdan dolayı yüreği sızlamıyorsa, o da Erdoğan gibi insanlıktan çıkmış demektir. Avrupa’daki rezaletten bahsediyoruz ama aslında kendi insanlarımızın düşürüldüğü çirkef ortamın rezaletini vurguluyoruz. Düzelmelerini istiyoruz, ancak onlar sanki haklarına tecavüz etmişiz gibi davranıyorlar. Türkiye terör devleti ise, hakkını arayan insanlara karşı ahlaksızca tepki gösteriyor. Zulüm yapanlar, hak ve hukuk tanımayanlar onlardır. Bizden; “var olun, sağolun” dememizi mi bekliyorsunuz? Böylesine ahlaksızlık yapanların yüzüne tükürmeliyiz. Eğer bu uyarılarla vazgeçmezlerse, onları baş aşağı etmesini bilmeliyiz. Yoksa, bu insanlık dramı içinde torunlarımızın torunları da yaşamak zorunda kalacaktır. Bu konuyu konuşup anlatıyoruz, dileriz ki bir yararı olur.

 

 

Güney Kurdistan’daki Seçim Üzerine

 

Güney Kurdistan’daki seçimle ilgili daha önce de belirttiğimiz gibi, kurtuluş mücadelesine katkısı olmasını, en azından güneyde farklı alanlarda mücadele etmek isteyen iki ayrı ordu ve iki ayrı askeri güç ile yürümek isteyen çevrelerin birleşmesine katkı sağlamasını dilerim.