Öncelikle bu hafta Çınar ilçemizde oluşan olayda çocuklar katledilmiş ve yaralanmışlardır. Bu ve benzeri olayları lanetliyorum. Çocukların katledilmelerinin haklı hiçbir gerekçesi ve mazereti olamaz. Böylesi acı verici olayların tekrarlanmamasını gerçekten arzu ediyorum. Bunun duyulmasını rica ediyorum. Herkesin buna bu çerçevede bakmasında yarar var. İnsanlığı öldüremeyiz. Çocuklar insanlığın geleceğidir ve günahsız, savunmasız çocukların hiçbir şekilde katledilmelerinin mazereti nedeni, gerekçesi olamaz. Dolayısı ile bu olayı nefretle kınadığımı böylesi olayların tekrarı olmaması gerektiğini ciddiyetle herkesin değerlendirmesi gerektiğini söylemek isterim.
İkincisi Türkiye’nin bugününki sapık politikalarının Türkiye’yi yıkıma sürüklediği gerçeğini görmemek körlüktür ya da faşist zihniyetin gereğidir diyebiliriz. Kürdistanlılara yok olmayı barbarca dayatan devlet yapısına bilimsel uyarıda bulunan uzmanları, akademisyenleri susturmaya yönelik bir amaçla tutuklamak o devletin devlet olma konumunu yitirdiğinin kanıtıdır. Bunu da Türkiye Cumhuriyeti Devletini bugün yöneten şahsiyetlerin ve yönetimin parçası olan parlamenterlerin duymasını isterim. Yani devlet yapısı bitmiş demektir. Bu seviyeye düşmüşseniz, bu saldırıları normal görüyorsanız, bu uyarılara kulak verip değerlendirmek yerine, onları hedefliyorsanız, sizin devlet anlayışınız bitmiş. Sizin yönettiğiniz devlette bitmiş demektir. Bunu görmek zorundasınız.
Ayrıca bugün Kürdistanda barbarca tarihi değerleri yıkıp viran ederek tarihi yok edemezsiniz. Bu kirli yöntem dünyanın tüm barbarları tarafından denenmiştir. Barbarca yıkımı dayatan guruhun kendisi bitmiştir.
Cumhuriyet Türkiye’sinin Kürdistan da dayatmış olduğu barbarca yıkıma en yakın hatta paralel olan örnek Moğol barbarizmidir. Sonuçta kendileri bitmiştir. Daha da yakın tarihe gelirsek, mazlum halkı sömürmekten öteye yok etmek, amacıyla zulüm uygulamasını dayatan Nazi faşizminin İkinci Dünya Savaşı sürecinde kendilerinin bittiğini de hatırlatmak gerekir. Kürdistan da dayatılan zulüm o gün ki benzeri zulümlerden çok daha derin ve acıdır, ahlaksızca’dır.
Bugün Kürt halkı kendi baba vatanlarında, kendi kimlikleri ile yaşama hakkını kullanabilmek için kimseden izin alması yada lütuf beklemesi gerekmez. Kürdistan topraklarında Kürdistanlıları katlederek göç ettirerek yada asimile ederek yok edemezsiniz. Cumhuriyet Türkiye’si Kürt halkına dayatmış olduğu züllümü haklı gösterme gerekçeleri yaratarak suç işlemekten kurtulamaz. Cumhuriyet Türkiye’si demokratik değerleri temel insan hakları korumakla kalıcı olabilirdi.
Bay Erdoğan geçmişte Kürt halkına karşı Türklük adına barbarlığı züllümü uygulayanlar adına özür dileyen tek Cumhuriyet Türkiye’si lideridir. Soruyorum Bay Erdoğan’a: siz sizden önceki Türk devleti yöneticilerinin liderlerinin Kürdistanı ve Kürdistanlıları yok edemedikleri için mi özür dilediniz? Özür dilemeniz sizin acı duymanızdan değil de, ’’ben Kürdistanlıları Türkleştireceğim benden öncekiler Türkleştiremediler şeklinde bir yeminimi ifade ediyor’’. Efendi söylemek lazım hepinize Kürdistanlılar soylu mütevazı paylaşımcı olduğu kadar, soylarını ve vatanlarını koruyabilecek kadar da kahramandırlar. Cumhuriyet Türkiye sinin ve Osmanlının tarihinde bu örnekler çok net görüle bilinir bunu size hatırlatmak gerekir. Siz bu halkı yok edemezsiniz. Bu halkı yok etmeye çalışırken, siz devletinizle birlikte yok olacaksınız. Bunu görün. Siz bunu unutmayın ki Kürt halkı kendi değerlerine sahip çıkacaktır. Bizleri kandırarak AK Partiyi güçlendirdiniz. Ancak bizleri aşağılayarak yok edemezsiniz. Buna biz izin vermeyeceğiz.
Ayrıca buna ne sizin, ne AK Partinizin, nede Cumhuriyet Türkiye’sinin gücü yeter. Sizin tüm sülaleniz bu zulmün bedelini ödemekten kurtulamayacaksınız, Bay Erdoğan. Soylu halkımızın vatanı uğruna verdiği her şehit benimde şehidimdir. Bunun da duyulmasını isterim. Asil halkımın özgürlük adına akan her damla kanı benim kanımdır. Mazlum halkımın her yarası benim yaramdır. Kürdistan halkına Kürdistan dan başka yaşanacak güvenli vatan yoktur. Bağımsız Kürdistan da özgürce yaşamak adına ölmek, kendilerini bizlere uygar gibi gösteren leş kargalarının yönettiği ülkelerde aşağılanarak ölmekten çok daha fazla insanidir ve ayrıca onurdur. Sakın ola ki vatanımızı kurtaramayız yönetemeyiz gibi soysuz, basit gaflete esir düşmeyelim. Vatanımızı kurtaracağız. Vatanımızda uygarca demokratik değerlerin en çok gelişmiş koşullarını oluşturup yaşayacağız. Çoluk çocuğumuzun geleceği budur. Başkada yolumuz yoktur. Bunu görelim, anlayalım ve bunu sağlamak namus borcumuz olduğunu da kabul edelim. Kürdistan halkı soyludur, kahramandır ve namusludur. Bu inançla, bu amaçla ölmek özünde yaşamaktır. Boyun eğmeyeceğimiz görülmelidir. Bağımsız Kürdistan da özgürce yaşamaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Faşizmin zulmüne maruz kalan halkımızın mağduriyetlerini gidermek için ayrıca hepimiz çalışmak zorundayız. Destek olmak hepimizin borcudur. Dünyanın neresinde olursak olalım, gücümüzü, her türlü olanaklarımızı, sesimizi, evimizi, giysimizi, aşımızı paylaşmak için yarış içinde olalım. Seferberlik ruhuyla dayanışma içinde olalım. Bizi yaratan Xweda (Allah) yaşadığımız acıları mutluluğa dönüştürecektir. Yeter ki biz layık olalım. Bu inançla kendimize güvenelim ve çalışalım
Saygılarımla,
Hüseyin Baybaşin