Bizim gibi birçok Kurdistan’lı soydaşımız Türkiye’de yaşıyor olan diğer etnik kökenli vatandaşlarla bir arada ve eşit şartlarda yaşamayı idame etmek için kararlılıkla çalıştık. Türkiye yaşayan herkes biliyor ki Türkiye’de nüfus bakımından Kürtlerin nüfusu çoğunluktur. Biz kürtler diğer vatandaşlarla birlikte aynı devlet çatısı altında bir arada ama eşit şartlarda yaşamak için Türkiye’nin yöneticilerinden talep veya istekte bulunmadık. Kendilerini Türk olarak kabul eden soytarı soyguncu hırsız ve kahpe sürüsü yöneticileri kapımıza gelip rica ettiler. Bizim onlarla birlikte eşit şartlarda yaşamaya razı olmamızı istediler. Kurdistan’ın Erzurum ve Sivas şehirlerine gelip kürt kral ve beylerinin önünde diz çöküp “bize sahip çıkın işgalcilerden kurtulalım sonra yeni federasyon devleti kuralım” dediler. Sonra da kahpece kalleşlik yaptılar, alçakça oyunlarla kürt liderlerine tek tek tuzak kurarak katlettiler. Mustafa Kemal denen ayyaş, o hareketin lideriydi. Türkiye adına kürtlere yönelik kalleşlik öylece başlamış oldu. Merhum ve saygıdeğer insan Turgut Özal hariç bugüne kadar Türkiye’de iktidar olan liderlerin hepsi kürtlere yönelik kahpeliklerini aynı yöntemlerle sürdüre geldiler. Hepsi aynı it sürüsüdür ama Recep Tayyip Erdoğan denen Kerdoğan soytarısı da kalleşlik zincirinin son kahpe halkasıdır.
Bu olaylarının bilgilerinin doğruluğunu teyit etmek isteyen her kişi belirtmiş olduğumuz dönemlerin kayıtlarını inceleyerek doğruları görerek öğrenebilirler.
Biz kürtler artık bu kalleş kahpe it sürüne aldanmayacağız. Aldanmayacağız çünkü onlarla aynı masaya oturup pazarlık yapmayacağız. Kurdistan birleşik devletlerini resmileştirmek amaç ve kararıyla 24 Temmuz 2018 tarihinde Lozan şehrinde hükümet ilan ettiğimizden beri tehditvari ve çatlak sesler duyuyoruz. Kurdistan işgalcilerinin korkak ama tehditvari seslerine cehenneme kadar yolunuz var diye cevap veriyoruz. Diğer taraftan ne dediğini bilmeyen zavallı zihniyete esir olmuş bizimkilerin de çatlak seslerini duyuyoruz. Neymiş? Efendim bu işin siyasi, askeri, ekonomik ve hukuki boyutu varmış. Eeee, daha başka neler varmış? Wauu wauu wauu bu ne kadar derin bilgiymiş be insanlar bu kadar kapsamlı araştırmalarla hazırlık yapmış, ciddi harcamalar yapmış, detaylı dosyalar hazırlamış ve bu bilgileri mümkün olduğunca kamuoyuyla paylaşmış bizler sizin bu ucuz sorularınızı ve yanıtlarını düşünmedik mi sanıyorsunuz? On yıllardır kürt halkının önünde bağımsızlığa yürümelerine engel oldunuz beceriksizliklerinizle artık kürt halkının oyalamaya çalışmayın bari oturun oturduğunuz yerde. Biz de ürkütücü sesler duyuyoruz. Efendim Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri güçlü devletlermiş. Bizler onlarla nasıl baş edebilirmişiz? Bu sorunun soruluşu yanlış çerçevededir. Bizim insanlarımız bahaneler, mazeretler uydurup arkasına sığınmaktan vazgeçmelidir. Halkın beklentilerine cevap olamıyorsanız bırakın olabilenler çalışma yapsınlar.
Bugünkü konum-durum itibariyle adı geçen faşist, barbar işgalciler bizlerden çok defa fazla güçlüdürler bizde bunları biliyoruz izninizle bunların sır olmadığını siz de bilmelisiniz. Ancak Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletlerinin gücü, özünde biz kürtlerin gücüdür. Bunu aklınız niye almıyor? Bunu niye idrak edemiyorsunuz? Mustafa Kemal ve kuva i milliyesi bizim büyüklerimize para verip kuzey Kurdistan’ın tapusunu almadılar. Karılarını kızlarını bizim büyüklerimize peşkeş çektiler. Bizim büyüklerimiz onların karılarının kızlarının karşılığında kuzey Kurdistan’ı başlık parası olarak onlara vermediler. Karılarını kızlarını alıp namuslu ev hanımı yaptılar. Biz o hanımlara saygı duyuyoruz. Her ne kadar o kadınlar kürtler arasında Türkçe dilinin yaydılarsa da bizim büyüklerimiz onları kabul ettiler o konuyu öylece kapatmak istiyoruz. Kendilerini ürk olarak gören Mustafa Kemal ayyaşı ve kuva i milliyesi bizim ecdadımıza kahpece kalleşlik yaptılar. Kuzey Kurdistanımızı öylece ele geçirdiler. Onların kanları bozuk zihniyetleri kirlidir. Bizim bunu görmemiz gerekiyor. Biz bunları çok iyi biliyoruz. İran, Irak, ve Suriye’nin durumu Türkiye ile aynıdır. Kahpece oyunlarla tuzaklarla kurdistan topraklarına el koymuşlar. Kurdistan topraklarının zenginlik kaynaklarını ve Kürt şahsiyetlerinin emekleriyle ellerinde tuttukları güç esasen bizim gücümüzdür. Onlar güçlüdür ama esas gücün kaynağı biziz. Biz onlardan Kurdistan’ın tamamını geri alacağız. Onların barbar devletlerinin ve kalleşçe edindikleri güçlerini başlarına yıkacağız. Kürt halkının tarihi yeni sayfalara böyle yazılacak. Kurdistan bizim evimizdir. Bu sokak serserileri evimize zorla el koymuşlar. Bizim onlardan evimizi geri almaktan vazgeçmemizi ve onların uşakları olarak yaşamımızı istiyorlar. Birileri de kürtlük adına siyaset yürütüyor olduklarını iddia edip bizim bu durumu kabul etmemizi istiyorlar. Vay rebenler vay. Biz kürtler bu çevrelerle aynı devlet çatısı altında yaşamayı idame etmeye çalıştıkça o barbarlar halkımızı tamamen yok etmek için sistemli olarak çalışmalar yürütüyorlar. Bunu görmemiz gerekir. Soylu tarih ve asil değerlere sahip kürt halkından bu çapulcuların esiri olarak yaşamayı kabul etmelerini isteyenler zavallı çıkarcı korkaklardır. Kurdistan bizim evimizdir. Çapulcuların değil ve biz evimize sahip çıkacağız.
Biz, kurdistan birleşik devletlerini resmîleştireceğiz. Gerekli ekonomik, siyasi, askeri gereksinimler hazırlanıyor. Hukuki boyutun çerçevesinin bilincindeyiz. Yüzde yüz haklılığımızın hukuki maddeleri birleşmiş milletlere müracaatla talebimizin çalışmaları tamamlandı. Kurdistan birleşik devletleri resmileşecek ve dünyanın birinci sırada uygar, modern ve hak hukuka saygılı etkin devleti olacaktır. Ancak o zaman ben ve benim gibiler rahatça ölebiliriz. İsrail resmi devlet statüsü aldığında kürt halkının şimdiki düşmanlarından çok daha fazla düşmanları vardı.
İkinci dünya savaşı sürecinde Avrupa’nın en güçlü devleti alman Nazileri ve faşist liderleri Hitler’di. Yedi milyon civarında nüfusa sahip olan Yahudilerin altı milyonunu katlettiler. Şimdi İsrail devletinin topraklarının çoğu Filistinlilerin kontrolündeydi. Diğer bir kısmı Ürdün, Mısır’ın kontrolündeydi. Bir kısmı da Suriye ve Lübnan’ın kontrolündeydi. Filistin, Mısır ve Ürdün İngilizlerin sömürgesiydi. Suriye ve Lübnan da Fransızların sömürgesiydi. İsrail denen bölgede kırk bin civarında Yahudi yaşıyordu. Hepsisin de boynu büküktü. Kırk kişilik İsrailli düşünce grubu bir dosya hazırlayıp Amerika birleşik devletlerine gidip “bize yardım edin devletimizi kuralım ve sizin orta doğu ayağınız olalım” dediler. Bütün Avrupa’nın dışladığı Yahudilerin dünyadaki nüfusları 7 milyondu. Hitler 6 milyonunu soykırımla katletti, kırk kişilik İsrailli İsrail devletini ilan etti. Amerika birlik devletleri 10 dakika sonra bu devleti resmen tanıdı ama bütün Avrupa ülkeleri İsrail kuruculuğunu ilan edenleri terörist ilan ettiler. Yine de o saygıdeğer kırk kişilik insanlar İsrail’i Amerikan’ın sayesinde bugünkü dünyanın en güçlü devleti haline getirebildiler.
İkinci dünya savaşının bitiminde 1948 yılında İsrail devleti böyle kurulduğunda ellerinde var olan olanakların milyonlarca kat fazlası bugün bizim elimizde vardır. Türkiye, İran, Irak ve Suriye de var olan gücün tamamı İsrail kendi devletini ilan ettiği süreçte savaşmak zorunda olduğu güçlerin milyonda biri bir güç te değiliz. Şimdi bunları görelim. Bu tarihi bilgileri bilmeyenler ilgili kayıtları okusun ve öğrensinler. Biz bu tarihi bilgileri çok iyi öğrendik ve kendimize dedik ki konumumuz gereği var olan güzümüzü nasıl kullanmamız gerektiğini hesaplamalıyız. Kararlılıkla işgalcileri kurdistan topraklarından çıkarmaya yönelmeliyiz. Kararlılıkla gücümüzü nasıl kullanacağımızı bildikten sonra gerisi bir bardak su gibi kolaydır. Aynı düşüncedeyseniz çıktığımız yolda bizimle beraber yolculuk etmeye buyurunuz. Biz yolumuzu nasıl olsa sonuna kadar götüreceğiz. Bizim özellikle ricamız var insanlarımız boşboğazlık düşünce ve söylemlerinden vazgeçmelidirler. Kimin ne dediği kimin ne yapacağı da bizim yürüyüşümüze engel olamayacaktır.
Saygılarımla, Hisên Baybas