Selahattin Demirtaş Bey hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararın yerine getirilmemişliği, Türkiye’nin devlet yapısının tamamen Erdoğan’laştığının bir diğer-yeni kanıtıdır.
Türkiye, Avrupa Birliği Konseyine üyedir. Avrupa Gümrük birliğine üyedir. Aynı şekilde Türkiye, Avrupa Birliği İnsan Hakları anlaşmaları adına görev yapmış olan Mahkemeye üyedir. Avrupa Birliği’nin İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye adına görev yapan hakim vardır.
Sayın Demirtaş hakkında verilmiş olan mahkeme kararında Türkiye Hakiminin imzası da var. Bay Erdoğan, Selahattin bey ile şahsi bir sorunu vardır. Demirtaş, partisinin Meclis grup toplantısında üç kez Erdoğan için “Seni Başkan yapmayacağız” diye bağırmıştı. Selahattin bey için, öyle bir adım atması stratejik açıdan doğru muydu, yanlış mıydı, bu ayrı bir tartışma konusudur. Ancak bay Demirtaş’ın o söyleminden ötürü bay Erdoğan, kendisine özel kin duyuyor. Bu özel kin nedeniyle Selahattin bey hapistir. Yoksa herhangi bir suç işlememiştir. Avrupa Birliği İnsan Hakları Mahkemesinin kararı da suçlamaların hukuki boyutuna ve delillere bakılarak verilmiştir.
Kararın verildiğinin duyulmasıyla bay Erdoğan “o karar bizi bağlamaz” diyerek haddini aştı. Görevini suistimal etti. Hemen peşinden de Türkiye’nin Bakanları, Parlamenterleri ve siyasi partileri, efendilerinin emrini koro halinde tekrarladılar. Bu çirkinliğe taraf olmak, alkışlamak veya sessiz kalmak köleliği kabul etmektir. Dikta rejimini kabul etmektir.
Demek oluyor ki, Türkiye devletinin ve kendilerini Kurd olarak kabul edenlerin çıkmazları, sıkıntıları Kurd Halkına yapılıyor olan zulüm ile sınırlı değildir. Demektir ki, Türkiye devleti, devlet olmaktan çıkmış, Erdoğan Türkiye’si olmuştur.
Türkiye devleti ve Türklük adına Kurd Halkına konuşma, nefes alma ve kendi vatan topraklarında insan gibi yaşama hakkı tanınmayacak.
Bu gerçeklere rağmen Selahattin beyin kendisi, kurucusu olduğu HDP ve dayandıkları misyonu hep birlikte siyasi stratejilerini Kurdistan davası için Kurdistan’lıların beklentilerine yanıt olacak çerçevede değiştirmeleri gerekmiyor mu? Bağımsızlığa yoğunlaşmak zorunlu değil mi?
08-12-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin