MİT, Lahey’deki karargahında mı ölüm listelerini hazırlıyor?
Temmuz ayının ikinci haftasında, Hollanda’nın De Telegraaf adlı günlük gazetenin haberine göre, Çorum nüfusuna kayıtlı Mustafa Karataş adında Türk vatandaşı ile MİT görevlisi arasında geçtiği iddia edilen haber, Avrupa basınında manşet haber oldu.
Bu haberin nasıl ve kim tarafından kayıt edilmiş olduğu da yazılmış.
İlginç bulduğum taraf, bu haberin konu olduğu basın yayın kuruluşlarının hepsi, haber ile birlikte Bay Erdoğan’ın resmini eklemiş olmalarıdır.
MİT, ölüm listesi veya listelerini hazırlıyor mu?
Türkiye devleti veya MİT kurumu adına bu hususla ilgili herhangi bir açıklama yapılıp yapılmadığını bilemiyorum. Bu yönde herhangi bil bilgi bana ulaşmadı.
Türkiye devleti veya MİT kurumu, bu haberi yalanlamazlarsa eğer, suçlamayı kabul etmiş olurlar.
Türkiye devleti adına ölüm listelerinin hazırlandığını ve uygulandığı sır değildir.
Ankara’da “Türkiye devletinin ölüm listesi” davasının mahkemesi dürüyor.
Eren Keskin hanımefendinin avukat olarak, ölüm listesinin kurbanlarını temsil ediyor olduğu davada eski MİT kontra terör daire başkanı Mehmet Eymür bey tanıklık yaptı.
Aynı davada, aynı mahkeme kararıyla, dört yıl önce Hollanda’nın Utrecht şehrinin adliyesinin sorgu hakimine ben de ifade vermiştim.
1992 yılında, anılan ölüm listesini, dönemin askeri Yargıtay başkanı İlhan Şenel Paşa bizzat İstanbul’a getirip bana vermişti. Anılan listede benimde adım vardı. Davanın görülüyor olduğu Ankara ağır ceza mahkemesi, benim ifademin alınmasını istemiş, Utrecht adliyesinin sorgu hakimi de talimatla benim ifademi alıp aynı mahkemeye göndermişti.
Doksanlı yılların başında, Süleyman Demirel’in kararıyla hazırlanmış olduğunu öğreniştim.
O dönemde, etkin olan bir çok Kürd şahsiyetleri Türkiye devletinin talimatıyla katledilmişlerdi.
1992 yılında, ben Türkiye’yi terk etmiştim.
O dönemde ölüm listesinin karar ve talimatını vermiş olan Süleyman Demirel, yıllarca pisliği altında yaşadı. Kendi pisliğini kontrol edemiyordu.
Bütün aile bireylerinin birer ucuz kriminal kişilikler olduğu yıllarca basında yazıldı.
Xweda’nın adaletine inanmak gerekiyor.
O dönemin ölüm listesinin mimarı ise, Türkiye’nin en ucuz fahişesi ve tüyü bitmemiş yetimlerin malını çalan hırsız, Almanya mahkemelerinde uyuşturucu kaçakçısı olarak yargılanan dönemin başbakanı Tansu Çiller idi. Ölüm listesini kamuoyuna açıklayan da bayan Çiller’di.
Ölüm listesi, MİT, Polis, Ordu veya başka bir kurum tarafından hazırlanmaz hazırlanamaz.
Türkiye’de “derin devlet” diye bir yapı da yoktur.
Ölüm listesi gibi ağır suç kararlarını devletin en tepesindeki insanlar verir. Derin devlet yoktur. Devlet vardır. O dönemde Demirel ve Çiller birinci derecede sorumluydular. Derin devlet suçlu sersek, esas suçluyu korumuş oluruz.
Bugün ki ağır suç kabul edilen kararların ve uygulamaların sorumlusu Bay Erdoğan’dır. Xwedanı’nın adaletini bekleyeceğiz. İnanacağız ama çok çalışacağız.
Dem xweş.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin