Siyasi sorumluluk üstlenmekle hedef olmalıdır. Sorumluluğunu üstlendiğiniz siyasi yapılanmanın projesi olmalıdır. Projenin hedefi olmalıdır. Hedef net olmalıdır. Siyasi yapılanmanın iç tüzük kitapçığında hedefte belirlenmelidir. Planlar program yazısında net olması gerektiği gibi hedefte net olmalıdır. Planı, programı ve hedefi net olmalıdır ki katılımcılar ve destekleyecek olanlar üstlenecekleri sorumluluğun bilinciyle kararlarını versinler. Türkiye’de Devletin yönetiminde, siyasi yapılanmalar özgürce olan ve program oluşturulamıyor. Bu nedenlerdendır ki hiçbir siyasi yapılanma olgunlaşamıyor. Siyasi partiler kapatılıyor. Yönetici ve üyeleri hapsediliyor. Bir siyasi parti için suç sayılan bir söylem veya eylem bir diğer siyasi partide aynı söylem ve eylem Devlet tarafından destek görüyor. Devlet Politikasında netlik yoktur. Bugün serbest olan yarın yasaklanmakla sınırlandırılmıyor, serbest olan dönemdeki uygulamalardan ötürü cezalandırılmalar olabiliyor. Tutarsızlık ve belirsizlik Devletin işleyişinde var. Devletin işleyişinde var olan dengesizlik, laçkalık siyasi partilerin işleyişine de yansıyor.
Sorunun kaynağı Devlet yapısının çarpıklığıdır. Sürekli siyasi yapılanmaların hedef alınması da Devletin çarpık yapısındandır. Aynı çerçevede sürekli olarak yeni siyasi yapılanmalar oluşup gelişiyorlarsa da bir türlü olgunlaşamıyorlar. Yeni sistem, yeni rejim arayışları da Devletin bir türlü Devletleşemediğindendir. Darbeler, darbe teşebbüsleri gibi sürekli olarak sözüm ona yasal düzenlemeler de Devletin kimlik arayışıdır. Soyu sopu belli olmayan ucube bir yapı. Devlet yapısının çarpıklığı istikrarsızlığı kaçınılmaz kılar. Sürekli olarak halkın bir kesimi hedef alınıyor. Hedef alınan kesim mağdur edilmişlikleriyle kalıyorlar. Mağdur edilmeyen kesim kalmadı. Her kesim suçlu. Güçlü olan suçsuz. Türkiye’de Kürd halkı ise sürekli olarak her iktidar tarafından hedef alındı ve mağduriyetlerine bir yenisi eklendi.
Son kırk yıldır kürd halkı adına siyasi yapılanmalar oluşturuluyor. Oluşturulan siyasi örgütlenmeler ve sivil toplum kuruluşlarıda kürd halkının mağduriyetlerini ortadan kaldıramadı. Devlet tarafından hedef alınarak imha edilmek istenen bu yapılanmalarda kürd halkı için yeni ve artı mağduriyetin nedeni oldu. Halkın ekonomik, sosyal ve eğitim düzeyleri çerçevesinde sınıflandırılmaları olağandır. Yüksek, orta ve orta’nın altında olanak sahibi çevreler vardır. İşçi ve memur gibi işveren çevrelerde vardır. İşveren çevreler arasında da çok çok zengin az zengin çevreler de vardır. Çiftçi, sanatçı ve köylü vatandaşlar da vardır. İşsizler topluluğu da vardır. Bu grupların ayrı ayrı sorunları ve beklentileri vardır. Kürd halkınında farklı sınıfları vardır. Kürd halkının tamamı yok sayılıyor. Devlet yapısının çarpıklığı ister istemez istikrarsızlığı oluşturuyor. Kürd halkı, toplumun diğer kesimleri ve sınıfları gibi Devletin çarpıklığından ötürü oluşan istikrarsızlığının mağduru olmanın çok ötesinde ulusal kimliğinden ötürü Devletin hedefi olmaktan kaynaklanan mağduriyeti var. Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluş tarihi olan 1923 tarihinden bugüne kürd halkı zulum ile soykırım dayatmasının mağdurudur. Bir halkı yok saymak ve yok etmek için hedef alarak zulum uygulamasına tabii tutmak bir insanlık suçudur. İnsanlık suçlarını kendi vatandaşına karşı işlemeyi uyduruk gerekçelerle ve Devlet olarak çarpık-yıkıcı yapısını kabul ettirme dayatmasıyla uygulamakla Devlet olma özelliğini yitirmiş olursun. Mevcut uygulamalarından ötürü Türkiye Cumhuriyeti Devleti Devletleşememiş ve Devlet olma konumunu da yitirmiştir. Zorba dayatmalarla zulum uygulamalarıyla barbar yapıyla ve tehditlerle bu gerçekler değiştirilemez. Bu tutumda ısrarla yıkımdan kurtuluşta olamaz. Türkiye için yeni bir vizyonla gerçek Devlet yapılanmasını oluşturabilecek siyasi yapı şarttır. Yeni vizyonunu siyasi oluşumu kürd halkının haklarını teslim ederek işe başlayacağını ilan etmelidir. Kürd halkının siyasi temsilcileriyle insani değer kural yargıları çerçevesinde anlaşma sağlamayı hedef almalı ve bunu samimiyetle ilan etmelidir. Türkiye’yi kalıcılaştırabilecek yeni yapı Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesini sağlamak amacıyla, kararlılıkla kürd halkının siyasi temsilcileriyle birlikte çalışacağını, programlarına yazacaklarını ilan etmelidirler. Kısaca izah etmiş olduğum bu çerçevede çalışmalara açık olacağını ilan ederek Türkiye halkının desteğini alabilir. Böylesi bir çerçevenin dışında başka gerçekçi bir veya birden çok alternatifleri varsa onları da ilan etmelidirler. Böylesi yeni siyasi anlayış yapılanması Türkiye’yi yıkımdan kurtarabilecek fırsat olarak değerlendirilmelidir. Başka alternatif görülmüyor. Şövenist ve Faşist uygulamalarla mevcut statu-co ‘da ısrar etmek yıkımı çok hızlandıracaktır.
CHP yöneticileri riyaliteden çoktan uzaklaşmışlardır. 1923 yılından bugüne Türkiye’yi Faşist ideolojiye esir eden CHP’dir. 1923 yılında işgal güçleri tarafından Türkiye adıyla bize zorla empoze edilmiş olan Faşist ve barbar yapı zamanla düzeltilmeliydi. Maalesef aynı barbarlık bugün Ak Parti eliyle sürdürülüyor. Ancak, 1923 yılında dayatılmış olan Faşist yapı bugünün koşullarında hayat bulamaz. Bu yapı sürdürülemez. CHP şaşkın ördek gibi ciyaklayıp duruyor ancak yapabilecekleri, becerebilecekleri bir iş kalmamıştır. CHP işlevsizleşmiştir. MHP ise Batı Avrupa ülkelerinde DAZLAK kafalı olarak bilinen marjinal faşist grubun konumuyla aynı konumdadır. Değişeceğide yok. Hem CHP hemde MHP değişselerde artık çok geç. HDP Türkiye’nin değilde İsviçre’nin siyasi partisi gibi Türkiye’de siyaset yapma gafletine düştü. Yazık oldu. Ak parti. Artık cenazeler gelmeyecek diyerek halkın bir kesimini kandırdı. Kürd sorununu çözeceğiz diyerek bizleri kandırdı. Şimdi hergün birden fazla cenaze geliyor. Kürd sorunu da Irak ve Suriye gibi Türkiye’yi de yıkıma sürükledi. Ak parti ise bunun farkında olamayacak boyutta sorumsuzlaştı. Şımarıklığı aşan ruhsal ve zihinsel özürlü duruma geldi. Hergün insan öldürüp tahribat oluşturarak kürd sorununu sorun olmaktan çıkaracağına inanmayı bir tarafa bırakalım böyle bir olasılığı düşünmek dahi zihinsel özürlülüktür. Akıl fukaralığıdır. Riyaliteden uzaklaşmaktır.
Ak Parti’nin diğer bir gafletide, Kurdistan’ın askeri ve siyasi güçlerini biribirleriyle çarpıştırarak kazanım edineceği varsayımıdır. Bu parçala böl yönet taktiği yüz yıldır Cumhuriyet Türkiye’si adına uygulanan çok kirli bir yöntemdir. Bu kirli yöntem Türkiye’yi ve bölgeyi tahrip etti. Tamamen yıkımın eşiğine getirdi. Türkiye adına askeri saldırılar bu azgınlıkla sürdürülürse, kürd savaşçıları da taktik değiştirir savaşı kızgınlaştırırlar. Bu gidişin kazananı olmaz. Dünya’daki benzer örneklerine bakın. Hiç uzağa gitmeyin, burnunuzun dibine bakın. Irak ve Suriye gözünüzün önünde duruyor. Saldırganlıkla, katliamlarla, yıkımlarla ve rejim değişiklikleriyle yıkımı derinleştirirsiniz. Çözüm masasında da yeriniz olmaz. Aynı Saddam ve Esat gibi. Ak parti yöneticilerinin insan gibi davranabilmekten uzaklaştıklarını gördüğümden ötürü yeni bir siyasi yapılanmanın oluşması çağrısını yapıyorum. Biz Kürd’ler için Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletini resmileştirmeyi hedef alacak siyasi yapı çok acil gereksinimdir. Bu çağrıyı sıradan bir görüş veya temenni gibi değerlendirmeyin. Kurdistan halkının siyasi temsilcileri olarak bu işleri yürütecek bir yapı oluşturun. Kurdistan ülkesinin dört parçasını temsil edebilecek diplomatların çalışmalara başlaması acildir.
Dem Xweş.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin