Sorumlularıyla muhatap olmadınız söylemini kabul etmiyoruz.

0
185

 

Hüseyin Amca olayları yeterince açık izah etmiş, bunu niye görmüyorsunuz? Siz zannediyor musunuz ki kendisi muhataplarıyla görüşmedi, konuşmadı? Direkt bu olaylara değindi, bunları da görün. Hareket adına temsilciler gidip konuşmuşlar, konuşulmuş, tartışılmış, görüşmeler olmuş ama hep oyalamışlar.

Bir de bu adam için, yani bu Süleyman kişiliği, Cuma Tak için bize dediler ki: “Londra olayları, senin hayatının en kötü dönemini yaşadığın süreçte, sana ve ailene yönelik yapıldı; çirkinlikti, ahlaksızlıktı, biz onun hesabını sorduk. Londra olaylarına karışan herkesi cezalandırdık ve artık bu kimseler hareketin içinde değil.”

Bir fikir daha var ve bunu biz söyledik. Biz dedik ki: “Bu adamla ilgili ne düşünüyorsunuz? O adamın başka pislikleri de vardı, biz onu kovduk. Bizimle ilgisi yok, nerede olduğunu da bilmiyoruz.” Biz de şimdi burada diyoruz ki, siz bize niye yalan söylüyorsunuz? İki yıldır bu adamla ilgili bize yalan söylediniz. Ancak biz onun her gün nerede olduğunu biliyorduk, yaptıklarını da. Avrupa yapılanmasının en üst düzeydeki yöneticileriyle birlikte karar vererek yapıyor. Bütün karar toplantılarına Brüksel’de, Hollanda’da, Fransa’da katılıyor. Avrupa temsilcisi olan arkadaş var; Mustafa Sarıkaya, Zübeyir Aydar ve diğer Vanlı kardeşimiz var. Bunların hepsi beraber oturup karar veriyorlar. Siz, “Biz bu adamın nerede olduğunu bilmiyoruz,” diyerek neden yalan söylüyorsunuz?

Biz burada net olarak diyoruz ki, siz bu olayı usulüne ve adabına uygun olarak kapatın. Madem hataydı, kusurdu, suçtu, kabul ettiniz. Siz düzeltin; biz de bir özrü hak ediyoruz. Yıllardır bizi oyalıyorlar. Biz de dedik ki: “Madem siz yapılmış olanları hata, hatta suç olarak kabul ediyorsunuz, bizim aleyhimizde bu tür çirkeflikleri yapmaya devam etmekten vazgeçin.”

Toplantılarda bize yönelik yeni bir siyasi hareket başlatmış. Bizim siyasi hareketimizin sonunu getirecekmiş. Biz durup durmalıyız. Benimle konuşun, niye arkamızdan öyle konuşuyorsunuz? Yüzümüze gelip iftira ediyorsunuz. Biz bunları kendilerine aktardık. “Bunları kim sana söylüyor? Siz konuştunuz mu, konuşmadınız mı?” Bana kimin söylediği önemli değil, sizin konuşup konuşmadığınız önemli. Aşağı ile görüşmemiz rica edildi. Onlarla da görüştük. Çok zor şartlarda sağ olsunlar bizimle görüştüler. Tek tek dediler ki: “Sen haklısın, oradaki pisliklerin düzelmesi gerekiyor. Senin bu şekilde tepki göstermene teşekkür ediyoruz.” Bizim onlarla birbirimizden haberimiz yok değil ki. Ancak görevlerini yapmalılar. Aşağıdakiler buraya kaç kişi gönderdiler ki bu pislikleri düzeltsinler? Brüksel’deki bu bezirgan efendiler, az önce adını andıklarımız, çirkin bir şekilde koordine ederek o insanları bir şekilde etkisizleştirdiler. İftira ile bazılarını geri gönderdiler, yine iftiralarla bazı Avrupa ülkelerinde kendi ilişkilerini kullanarak şikayet edip hapsettirdiler. Burada bir bezirganlık alanı kurmuşlar ve etkin, saygın Kürt insanlarının ailelerine sürekli olarak saldırıyorlar. Bunu söylediğimizde de yapanların ahlaksız, terbiyesiz, kriminal kişilikler olduklarını söylüyorlar. Biz onları arıyoruz, bulamıyoruz diyorlar. Biz daha önce başka birçok ajanı tespit ettik ve çoğunun da adlarını söyledik. Bu adamın da adını söyledik. Bir senedir sözde bu adamı arıyorlar. Biz gördük ki bize yalan söylüyorlar. Daha önceki Roni denen adamı, Zozan denen şahsı söyledik, bize dediler ki: “Bizim ilişkilerimiz yoktur.” Yalan söylüyorlar. Bu insanların çirkeflikler yaptıklarını biliyorsunuz, doğru bulmuyorsunuz, bize de diyorsunuz ki: “Biz arıyoruz, bulamıyoruz.” Demek ki siz de onların suç ortağısınız, biz böyle anlıyoruz.

Esas muhatapları dedikleri, en üst düzeyde yetkililerin hepsi bizim bu şikayetlerimizden haberdardırlar. Biz mektep talebesi değiliz. Durup dururken kimseye yönelik söylemde bulunmayız, ayrıca adabı ve usulü de herkesten çok daha iyi biliriz. Bazı arkadaşlar, “Neden muhataplarıyla konuşmadınız?” diye bize eleştiride bulunuyorlar. Biz bunları da zaten yazımızın içeriğinde izah ettik. Bizim söylediklerimizin tamamını okumadan, dinlemeden, anlamadan yorum yapmanın da kimseye yararı olmaz.

Yine birkaç arkadaşımız sağ olsunlar bize mesaj göndermişler, yorumlarını da görüyoruz. Yani bu adamın kendi başına bu işleri yapmadığını belirtmişler. Biz demiyoruz ki tek başına yapıyor. Bakın, izah ediyoruz; bu adamı niye görmüyoruz, bulamıyoruz diye yalan söylüyorsunuz. Biz tüm bunları derken onu yalnız mı suçluyoruz? Elbette ki hayır. Direkt ve net olarak diyoruz ki Avrupa yapılanmasının en üst düzeyindeki yetkililer tüm bunları koordine ediyorlar. Bırakın biliyorlar, koordine ediyorlar. Bizim beklentimiz, açıklamalarımızın ulusun kurtuluş mücadelesine hizmet çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin görülmesi ve anlaşılmasıdır. Yorum yapılmadan önce söylediklerimizin, yazdıklarımızın tamamının okunması ve sonradan yorum yapılmasıdır. Biz yorumlara da eleştirilere de açığız. Zaten kamuoyuna açık yazmamızın nedeni budur ki sizler de eleştiri ve yorumlarınızı bizimle paylaşın. Halkımız da bilgilenmiş olsun. Biz kurtuluş mücadelesi yolunda daha sağlıklı yürüyebilelim. Ama eksik, yanlış ve yetersiz bilgilerle yorum yaptığınız zaman, kendinize de, bize de, ulusun kurtuluş mücadelesine hizmete de katkı sunamazsınız.