Sistemli olarak soykırım uyguladığınız Kürd halkını yok etmek için daha ne kadar insanlığa karşı ağır suç işleyeceksiniz?
Malazgirt zaferi(!?) dediğiniz, neyin zaferidir?
Bin yıla yakındır Kurdistan topraklarını zulüm ve çirkefliklerinizle kirletiyorsunuz. Yetmedi mi?
Bu zulüm ve çirkeflikleriniz ne zamana kadar sürecek?
Kürd halkı sizler gibi toplama, karışık ve ne olduğu belirsiz, zihniyeti kirli insan bozuntularından oluşmadığını bilmiyor musunuz?
Kürd halkını katletmekle bitiremeyeceğinizi kirli zihniyetiniz ve kokuşmuş beyniniz almıyor mu?
Kürd halkının, milattan önce on bin yılını gösteren yazılı tarihinden itibaren bilinen ve tanınan soylu bir halk olduğunu kabul etmek için, kendinizi yok etmeyi mi bekliyorsunuz?
Kürd halkının soylu olduğu kadar asil ve sabırlı olduğunu, ama Kürd halkı toplu olarak, sizin zulmünüze “YETER artık” diyeceği zaman, sizlerin saklanacak delik bulamayacağınızı ucuz, kirli zihniyetiniz almıyor mu?
Öldürdük, etkisiz hale getirdik gibi söylemleriniz bir Kurd’leri ölüm uykusundan uyandırdığını ve sizin gibi soysuz katil sürüsünden hesap sormak için bilendiğini, kirli zihniyetinizle algılayamıyor musunuz?
Dünya’nın en ağır ve en kirli ağır suçlarını işleyerek “mağdur rolünü” oynadığınızda kendinizden başkasını kandıramadığınızı ve daha çok zavallılaştığınızı göremiyor musunuz?
Biz Kürd halkı olarak kanı kanla yıkamak için harekete geçersek eğer, zavallı sizler kendinizi nasıl kurtaracaksınız?
Kürd halkına karşı en ağır ve insanlığa karşı suçlar işleyerek, Dünya’nın sonuna kadar sürdüreceğinize mi inanıyorsunuz?
Suçlu olup mağdur rolünü oynayarak kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?
Kürd halkına karşı dayatmış olduğunuz zulümü ve sistemli soykırım uygulamasını sürdürürken film çevirdiğinizi mi sanıyorsunuz?
Bu sorularım Türkiye devletini yöneten zavallı günahkarlara olduğu kadar Türkiye’de etkin olan tüm çevrelere de sorudur.
İkinci Dünya Savaşında insanlığa karşı işlenmiş olan suçların hesabının sorulmuş olduğu yöntemler, bugünkü Dünya düzeni ortamında insanlığa karşı işleniyor olan insanlığa karşı suçların hesabı çok farklı sorulacak.
Türkiye’yi yöneten günahkarlar, bunu kulağınıza küpe yapın.
İnsani değerlere saygılı olan Türkiye’nin vatandaşlarının da ölüm uykusundan uyanıp, sizin adınıza Türkiye’de işleniyor olan insanlık suçlarına karşı duruşunuzla, Türkiye devletinin, Kürd halkına karşı uyguladığı sistemli soykırıma karşı durmak için sesinizi yükseltmekte gecikirseniz, Türkiye’de işleniyor olan insanlık suçlarına ortaklık durumunuz devam ediyor olacaktır.
Bu barbarlık Türkiye’de tahribatın derinleşmesine neden olacaktır. Korku ecelin gününü çabuklaştıracak. Türkiye bu duruma gelmiştir.
Barbarca uygulamaların kendileri için tek kurtuluş yolu-seçeneği olduğuna inanan faşist unsurlar bile artık yolun sonuna geldiklerini görüyorlar. Bu nedenledir ki Bay Erdoğan’ın yıkıcı uygulamalarına ses çıkarmıyorlar.
Aklı başında olan insanlar kabul etmelidirler ki, biz Kürd’lerin radikal düşünce taşıyanlarımız bile temel insani haklarımızın yasal güvence altına alınması çerçevesinde, Türkiye’nin gerçek demokratik normlar-yasalar ile yönetilmesi için çok çalıştık. Türkiye’nin uygar devlet yapısıyla uluslararası platformlarda aktif tol almasını sağlamak için çok çalışıp çabaladık. Sürekli olarak faşist ve baskıcı saldırılara maruz kaldık. Yüz yıldır bu çirkinlikler sürdürülüyor.
Türkiye devleti ve Türklük adına biz Kürdler için boyun eğip soykırımı kabul etmekten başka hiçbir seçenek bırakılmadı. İnsani değerlerden uzak ve barbarca uygulamalarla biz Kürd halkına soykırım uygulayan Türkiye devlet yöneticileri, sürekli olarak biz Kürd’leri suçlu gibi göstermekten de utanmadılar.
Türkiye’de bize, biz Kürd’lere karşı barbarlıktan öteye baskı uygulayarak soykırım uygulamanın yanı sıra Türkiye sınırları dışında olan Kürd soydaşlarımıza karşı barbarca davranmayı kendisine hak görüyor.
Biz Kürd’ler de kendimize sahip çıkabilmek ve siz Türklerin devlet teröründen, soykırım uygulamasından kurtulmak için arayışlara girdik. Bizim arayışlarımız, sizin barbarlığınızdan dolayıdır. Arayış içinde olan biz Kürd’ler kendimiz için en uygun olan seçeneği tercih edeceğiz. Bizim arayışlarımızdan rahatsız oluyorsunuz da, kendi zulüm ve soykırım uygulamanızdan niye rahatsız olmuyor niye hiç utanç duymuyorsunuz?
Gücümüz var ve yapıyoruz şeklinde olan duruş ve kirli zihniyetinizle kendi kuyunuzu kazıyorsunuz. Bu tutumunuzdan vazgeçerek biz Kürd halkına karşı zulüm ve soykırım politikanızı değiştirmezseniz, biz Kürd halkı er geç şöyle veya böyle sizleri cezalandırmayı ve kutsal topraklarımızdan kovmayı başaracağız. Buna inanın. İlahi adalet bunu gerektiriyor.
Türkiye ve Türk’lük adına mahkeme salonlarına asmış olduğunuz “Adalet Mülkün Temelidir” söylemi çirkinliğinizin kanıtıdır.
Biz Kürd halkı açısından “Adalet İnsanlık ve İnsani değerleri korumanın temelidir”.
Ya insanlığa dönersiniz, ya da kendi kirli zihniyetinizin pisliğine gömülürsünüz.
Kürd halkı adına hareket eden çevreler gibi etkin Kürd bireyleri de ucuz hesaplarla kendilerini kandırmaktan vazgeçsinler.
Barış için kucağımız açık olsun.
Ancak halkımıza sahip çıkmak, çıkabilmek için realist olalım.
Kurtuluş için zihnimiz kılıçtan keskin olsun.
Bugünkü şartlarda, biz Kurdistan halkı için birliğimizi sağlamak ve Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletini resmileştirmek namus ve şeref yemini olsun.
Başka seçeneğimiz yoktur.
Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesi Türkiye’nin demokratikleşmesinden kolaydır.
Barbar ve faşist zihniyetle uygar Demokrasi olmaz.
Kürd olmak yetmiyor. Kürdçü olmak zorundayız.
Kürdçülükle kalınız. Dem a we xweş.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin