Devleti yönetenlerin dürüst ve samimi olmaları mecburidir. Doğru olmayan bilgilerle halkı yalnış bilgilendirmek, bilerek halkı yalnış yönlendirmek demektir. Siyasi amaçlarla kendi halkını yalnış ve eksik bilgilendirip geçici kazanım sağlamak isteyen Dünya Liderleri, eninde sonunda zarar etmişlerdir. Böylesi tutum ve anlayış birçok Dünya Liderinin kendi ülkesinden uzaklaşmak zorunda kaldıkları sır değildir. Şöven, ırkçı ve faşist duygularla kendi halkına karşı dürüst olmayan liderler, kendi ülkelerini tahribatla yıkıma sürükledikleri de sır değildir.
Türkiye Devleti kurulduğundan bugüne yalan yalnış politikalarla yönetildi. Lider ve yöneticileri kürd halkına karşı katliamlar uyguladılar. Kürd halkının ana dilini konuşmalarını, yazıp okuyup geliştirmelerini yasakladılar. Hiçbir suça bulaşmamış on yedi bin kürd şahsiyetler Devlet güvenlik görevlileri tarafından evlerinden işyerlerinden alınmışlar ve bir daha kendilerinden haber alınmamıştır. Bu durum 1990’lı yıllarda on yıl içerisinde oluşmuş. Ayrıca, Türkiye Devleti adına, Devlet yöneticileri kürd halkına karşı sistemli olarak soy kırım uygulamışlardır. Bu durum halen devam ediyor. İşkenceleri, yerleşim alanlarının yakılıp yıkılması ve milyonlarca kürd vatandaşın kendi topraklarından sürgün edilmiş olmaları ve benzeri zulum uygulamaları bugün de devam ediyor. Bunu yapmış ve yapmaya devam ediyor olan Türkiye Devleti Kurdistan ülkesini de işgal altında tutuyor. Tarihi bilgiler, genişçe diğer yazılarımda var olduğundan tekrarlamayacağım, bu yazının konu da değildir.
Türkiye Devleti kürd halkına Devlet terörü uygulayarak suç işliyor. Devleti yönetenler, Devlet adına kürd halkına karşı suç işleyerek Devleti suçlu duruma düşürüyorlar. Böylece kürd halkını mağdur ediyorlar. Türkiye ve Dünya halkına yalan söyleyerek kürd halkının mağduriyetini haklı bir uygulama gibi göstermeye çalışıyorlar. Böylece kürd halkını aşağılayarak ayrıca tekrar mağdur ediyorlar.
Yani Türkiye Devleti adına, Devlet yöneticileri, kısaca özetlediğimiz gibi ve şekilde kürd halkına karşı zulum uyguluyorlar. Yalan yalnış açıklamalarıyla kürd halkını haksız gibi ve kendilerine karşı dayatmış oldukları zulumu-soykırımı hak etmiş olduklarını söyleyerek kürd halkını aşağılıyorlar. Bu tutumlarıyla Türkiye’de kendilerini Türk kabul eden vatandaşları da yanlış yönlendiriyorlar. Bunun çok ciddi ve tehlikeli olup Devlet ve Devletin yöneticilerini bataklığa sürükler. Halk doğruları bilmelidir ki kendilerini koruyabilsinler. Halk doğruları bilsin ki kendi geleceğini nasıl tayin edeceğinin kararını doğru versin. Türkiye Devlet yöneticileri, Türkiye Devlet sınırları içerisinde kendi toprakları üzerinde işgal altında ve tüm temel insani haklardan yoksun yaşamak zorunda bırakılmış yirmi beş milyondan fazla kürdün mağduriyetini Türkiye halkına ve Dünya’ya doğru olarak anlatmıyor. Ancak, Türkiye vatandaşı olan yirmi beş milyonu aşkın kürd insanları olarak bizler doğruları biliyoruz. Bizler kürd’üz. Kürd olarak yaşamak hakkımızdır. Bu hak yaratanın vergisidir. Hiçbir gücün bu hakkımızı gasp etmesinin haklı nedeni olamaz.
Bu gerçekler karşısında, Türkiye’yi yönetenler, Şengal dağına ve Rakka bölgesinde sapık İşid çetesine karşı kısıtlı olanaklarla canı pahasına savaşan kürd savaşçılarına havadan saldırısını ve onları katletmeyi, ABD’nin İşid ve elkaide örgütlerine saldırı ile aynı gibi kıyaslama yapması dürüst değildir. Türkiye sınırlarının içerisinde olup yine Türkiye Devletinin baskısına maruz kalan kürd halkının mağduriyeti bir yana, Suriye ve Irak’ta kendi toprakları üzerinde bağımsız yaşamak için, kendilerini korumak için savaşan kürd gruplarına saldırmak onları katl-etmek barbarlığın ötesi çirkefliktir. Türkiye Devletini, bu davranışla bugünün Mongol işgalcilerinin seviyesine düşürüyorsunuz. Türkiye Devletinin bu saldırısı barbarlıktır ve çirkefliktir. Kendi Devletinizi kirletmeye alışmışsınız. Bu kirlilikle bu Devleti yaşatamazsınız. Bunu bilin. Hepimiz bunu bilelim.
Kürd halkını bu barbarca çirkefliklerle yok edemezsiniz. Dünya’ya da bu tutumunuzla hükmedemezsiniz. Kürd halkına dayatmış olduğunuz zulumun bedelini er geç ödeyeceksiniz. Bunu samimiyetle değerlendirin. Bugün gücünüz var diye, kürd halkına karşı dayatmış olduğunuz zulum çirkefliğini ve soykırım uygulamasını haklı gösteremezsiniz. Bu dayatmayı asla ve asla kabul ettiremezsiniz. Türkiye Devleti adına suç işlemeye devam ederek, şimdiye kadar işlemiş olduğunuz suçları da örtbas edemezsiniz. Bu tutumunuzla kendi suçlarınızı artırıyorsunuz. Bu tutumunuzla Devleti ve yapısını çürütüyorsunuz. Zaten çürütebildiğiniz kadar çürütmüşsünüz. Bu tutumla Türkiye’yi Suriye ortamının bugününden beter duruma sürüklüyorsunuz. Bunlar kötü haberlerdir. Size bir de çok iyi bir haber vereyim. Bu tutumunuzla kürd halkı bilinçleniyor. Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesinin çok acil ve zorunlu olduğunu kabul ediyor.
Size bir de örnek vereyim.
Yahudi halkı bu derece zulume maruz kaldığında, İsrail Devletini resmileştirmeyi kararlaştırdı ve kırk bin kişiyle başardı.
Bugün Türkiye’yi yöneten akıl fukaraları, yazıp söylediklerimi kavrayamazlar. Çürümüş beyinleriyle taş kafalarını deve kuşu gibi kumun altından çıkarmaları gerektiğini anlayamazlar. Ta ki kafaları kumla birlikte yok olup gitsin. Türkiye’nin kalıcı bir Devlet olabilmesi için kürd halkının kendilerini afetmesi gerekir. Başka da hiçbir yolu yoktur. Türkiye’yi kurtarmak isteyenler çabuk davransınlar.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin