Türkiye Devleti’ni İslami inanç cambazlığını ve kan tüccarlığını yapan korsan suç örgütüne dönüştürdünüz.
Zaten faşist ideolojiyi esas alan barbar bir Devlet yapı vardı. Bu çerçevede Kürd halkına yönelik sistemli olarak soykırım uygulanıyordu. Doğal olarak barbarca zulüm, Türkiye Devleti’nin rutin uygulamaları haline gelmişti.
Bugünkü Türkiye Devlet yöneticileri İslami inanç cambazlığıyla kan tüccarlığını da Devlet politikasına entegre ettiler. Türkiye halkını fanatik İslami inancına köle olacak şekilde organize ettiler. Bunu yaparken, petrol zengini Arap ülkelerinden de “Türkiye’nin laik Devlet yapısını İslami Devlet yapısına dönüştüreceğiz” diye çok büyük meblağlarda paralar aldılar. Bu çerçevede İslami inanç cambazlığını yaptılar.
Petrol zengini ülkelerden laik Devleti, İslam Devletine dönüştüreceğiz diye milyarlarca dolar aldılar. Bu paralar çeşitli yöntemlerle, Ak Parti’nin cambazlıklarıyla Türkiye’ye aktarıldı.
Rabıta organizasyonu ile Türkiye Devleti’nin ortaklığı bir örnektir. Türkiye Devleti din görevlilerini yetiştirip İslamiyet’i yaymakla görevlendirecek, çeşitli kurumlar adına Türkiye ve Dünya’da okullar açıp, İslamlaştırma çalışmalarını yürütecek. Türkiye ve Dünya’da Camii’ler açılacak ve yetiştirilmiş olan şahıslar görev alacaklar. Bütün masrafları giderleri de Rabıta örgütü karşılayacak.
Bilmeyenlere hatırlatalım ki, 12 Eylül 1980 askeri darbenin lideri Kenan Evren, Rabıta yöneticileriyle bu antlaşmayı imzalamıştı. Ak Parti yöneticileri o antlaşmayı olağanüstü geliştirdiler. Başka-yeni antlaşmalar da yaptılar. Gülen Hoca hareketi de bu antlaşmalar çerçevesinde gelişti. Şimdi, Ak Parti yöneticileri Türkiye ve Dünya’da var olan Gülen Hoca hareketinin tüm varlığını yeni kurumların adına çevirip kendi ellerine geçirdiler. Bu konu ile ilgili gerçek bilgiler çerçevesinde kayıtlı örneklerle kapsamlı yazmak gerekiyor.
Ak Parti yöneticileri bu temel de İslami inancı pazarlıyor ve maddi rant ediniyorlar. Bunun adı cambazlıktır.
Halkı da “bizim İslamlaştırma politikamız tek kurtuluş yoldur” diyerek kandırıyorlar. Kanmayanları da çeşitli çirkin komplolarla etkisizleştiriyorlar.
Kürd halkına yönelik topyekûn etkisizleştirme ve imha çalışmalarını barbarca yürütürken, insan ölümlerine neden oluyorlar. Bunu yaparken, Türkiye halkına “biz olmazsak Amerika, Türkiye’yi PKK’ye teslim edecek” gibi ahlaksızca bir yalan öne sürüyorlar.
Halbuki, PKK’nin lideri ile pazarlık yapan, PKK liderlerini Oslo’ya götürüp Avrupa’daki PKK yöneticileriyle ve Sayın Öcalan ile görüştüren, o organizeyi yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisidir.
İşid, El Nursa ve benzeri terör örgütlerini petrol zengini Arap ülkelerinin parasıyla organize eden Erdoğan ve çetesidir.
Yukarıda yazmış olduğum hususların hepsinin ispatı benim kontrolümde mevcuttur.
Ak Parti yöneticilerinin kan tüccarlığı hususu da budur. Amerika ise bu Din istismarı yapan vampir, kan emici terör çetesine yönelik mücadele de Kurdistan Askeri güç kurumlarıyla birlikte çalışmak için antlaşmalar yaptı.
Gerçekleri, ucuz Kasımpaşa ayak oyunlarıyla örtbas edemezsiniz.
Türkiye’de, Kurdistan’da ve Dünya Müslüman kardeşlerimin Dini inançlarını korumaları ve Dini ibadetlerini icra etmeleri haklarıdır. Bu asla sorun olarak görülmemelidir. Her Dini inanç mensubu, Dini inancını özgürce icra edebilmelidir. Sorun olan İşid ve benzeri kan emici terör örgütlerinin Türkiye’nin Erdoğan’ı ve onun gibi zihniyetleri bozuk fırsatçılar tarafından organize edilerek ortalığa salıverilip, insanlığı terörize etmeleridir.
Bunlar İslami inancı pazarlıyorlar.
Hayvan pazarında hayvanları pazarlayan cambazlar gibi sokaklarda ve umumhanelerde savunmasız ve yardıma muhtaç kadınları fahişe diye pazarlayan pezevenk’ler gibi. İnsanların organlarını para karşılığında satan cambazlar gibi. Daha çok fazla örnek verebilirim.
Bunların(Erdoğan ve çetesinin) İslamiyet’le hiçbir ilgileri ve bağları yoktur. Bunlar, zihniyetleri kirli sapık kişiliklerdir.
İslamiyet’te mazluma zulüm yoktur. Erdoğan ve çetesinin Kürd halkına yönelik barbarlıkları esasen İslami kuralların ihlali ve en ağır suçtur.
Türkiye’nin mevcut Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş denen ahlaksızda din tüccarıdır. Din cambazıdır. Din adamlığıyla alakası yoktur. Din adamı savaş amigoluğunu yapmaz. Türkiye askerinin Afrin’de Müslümanları katletmesinin fetvasını ilan eden Ali Erbaş Müslüman değildir. Ali Erbaş bir kuduz köpektir. Dilinden asılmalıdır. Din adamı değil Erdoğan gibi insanlık düşmanıdır.
Afrin’de Müslümanları biribirlerine öldürtenler Müslüman olamazlar. Kafir bile değildirler. Kuduz köpeklerdir bunlar. Türkiye bu kirli zihniyet şebekesinin elinde son dönemlerini yaşıyor, çünkü yapıyor oldukları pisliklerinin kanıtları dosyalanmış vaziyette yasal işlemler ve davalar açmak için çalışmalar yapılıyor. Türkiye’nin gerçek sahipleri korkaklıktan vazgeçip kafalarını kumun altından çıkarmalıdır. Kürd halkının haklarını teslim edip, Türkiye’de gerçek Devlet yapılanmasını inşa etmeye odaklanmalıdırlar. CHP,-AK Parti’den çok daha fazla kirlidir. Kılıçdaroğlu’da kaypaktır.
16-03-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin