Hergün birden çok insan katl ediliyor.
Devleti yönetenler ve faşist çevreler “kanları yerde kalmayacak,” diye açıklamalar yapıyorlar.
Doğrudur kanları yerde kalmıyor. Kanları, sizin ve çoluğunuzun çocuğunuzun midesine gidiyor. Sizin cüzdanınıza gidiyor.
Ölen de öldürende Türkiye’nin vatandaşıdır. Türkiye işgal altında değildi. Dolayısıyla vatandaşlar işgalcilere karşı savaşmıyorlar. Türkiye’nin dini inancını hedef alan bir işgal gücüne karşı savaşmıyor vatandaşlar.
Türkiye devletinin barbar uygulamaları yüzünden ölenlerin hiçbiri şehit değildir. Filoloji’ye bakın. “Şehitlik” terminolojisinin anlamını bulun. Halkı ölüme gönderip “şehit’lerimiz” demekle şehit olunmuyor. Vatandaşları biribirleriyle savaştırıyorsunuz. Ölenlere de “şehit” diyorsunuz. “Vatan için can kurban” diyorsunuz. Hangi biriniz ve hangi birinizin çocuğu cepheye gidip canını kurban etti.!?
Dilin kemiği yok. Yalan konuşmak ise sizin felsefeniz. Vicdan yok. Ahlak yok. Allah korkusu hiç yok. Şehit’miş. Gücünüz var diye yalanlarınız bile alkışlanıyor. Siz de, hep böyle gidecek sanıyorsunuz. Zulum ile abad olanın ahı berbat olur. Mazlumun hak ve hukukunun hesabını bizi yaratan er veya geç sorar. Sizin gibi kan emiciler için ne fark eder ki.
Din’i inancı veya siyasi görüşü yasak olanlar, o yasağa karşı mücadele ederken ölen insanlara “sempati” için terörist deniyor.
Vatan’ı işgal altında olan insanlar, vatanlarını işgalcilerden kurtarmak için savaşanlara ise “kahraman” deniyor. Tabir ve tarif budur.
Kürd halkının topraklarını zorla işgal edeceksiniz sonra da Kürd halkına “artık siz kürd” değilsiniz diyeceksiniz. Bu dayatmayı red eden kürd’leri katl etmeye giden araç devrildiğinde içinde ölen insanlara “şehit” diyeceksin. Çüüüş.
İnsan bu kadar zalim, zulumkar ve hak tanımaz olabilir mi? İnsan kendisini bu kadar kandırabilir mi?
Bir insan sizden güçsüzdür diye onu ezmeyi kendinize hak görüyorsanız, dininiz yoktur. İmanınız yoktur. Namusunuz yoktur. Bir insan, sizden güçlü dahi olsa, o insana haksızlık edemezsiniz. Farkında olmadan bir haksızlık ettiyseniz ve insani değerlere bağlı ve saygılı iseniz, yapmış olduğunuz haksızlığı gidermek zorundasınız.
Sizden güçsüz olan bir insan’a haksızlık etmişseniz, bilerek haksızlık yapmış olduğunuzun bilincinde iseniz, haksızlık etmiş olduğunuz insana karşı barbarca dayatmayla “sen haksız olduğunu kabul et” diyeceksiniz. Bu anlayışın cehennem de bile yeri olamaz.
Türk’lük adına biz kürd’lere dayatılmış olan barbarlık ta budur. Gücünüz var diye bize her türlü çirkinlikle zulum uyguluyorsunuz. Utanmadan bize suçlu muamelesi yapıyorsunuz. Bize vatan haini bile diyebiliyorsunuz.
Kendilerini Türk olarak kabul edenler ve fırsatçı devşirmeler Kurdistan topraklarına gelişlerinin yedi yüz yıllık bir geçmişi var. Kürd’lerin Kurdistan’da on bin yıllık bilinen tarihi var. Kürd halkı Kurdistan ülkesinin sahibidir. Kurdistan, Kürd’lerin vatanıdır. Vatan’ın bölünmez bütünlüğüymüş.
Büyük dedeleriniz Kurdistan topraklarına yalın ayak geldiler. Sırtlarında hasır çadırlar vardı. Vatan yoktu. Utanmanız yok. Hayanız yok. Bu vatan bizim.
Bizim vatanımızda bize karşı barbarca zulum uygulayarak egemenlik sürdüremezsiniz. Bir tek bana kalsa, barbarca zulum uygulamasıyla boyun eğdiremeyecek ve egemenlik sürdüremezsiniz. Kurt soyundan geldiğinize inanıyorsunuz ya, o kurt kafanıza sokun. Kurtçuluk oynamaktan vazgeçin.
İnsan olup insan soyundan geldiğinizi kabul edin ki insan gibi düşünebilesiniz. Siz insan’laşın ki, biz Kürd’ler de size insani değerleri öğretelim.
Yeter artık. Her gün insan kanı akıyor. Bunun sonra ermesi gerekiyor. Bunun sonu iyiye gitmeyecek. Bugün için elinizde güç var. Kendinize de bize de azgın hayvanlar gibi yaşamayı dayatmaktan vazgeçin. Kurt azgın bir hayvandır. Beslenmek için ya diğer hayvanları öldürüp yiyecek ya da ölmüş hayvanların kokuşmuş leşini yiyecek.
Ağzı pençesi kanlı yaşamaya alışıktır. Siz insan’sınız. Ellerinizle diğer insan’ların kanını akıtarak yaşamayı sürdüremezsiniz. Ayrıca sizler uygarlığı öğrenmek zorundasınız. Türk’lük adına Dünya insanlığına kazandırdığınız hiçbir değer yok. Türk’lük adına bizim bölgemize yalnızca barbar’lığı, hak tanımazlığı, başkalarının malına namusuna zorla el koyma alışkanlığını fuhuş, alkol ve eşkiyalığı getirdiniz.
Kurt gibi azgın bir hayvan gibi düşünürseniz, özellikle böyle bir hayvanın soyundan olduğunuza inanırsanız yapacaklarınız da bunlar olur. İnsan soyundan gelmiş olduğunuzu kabul edin ki insan gibi düşünebilesiniz.
Ya insan gibi düşünüp, insan gibi yaşamayı öğrenirsiniz.
Uygar devlet yapılanmasını benimsersiniz.
Ya da azgın hayvanlar gibi biribirinizi yiyerek kendi sonunuzu getirirsiniz. Sonsuza kadar bunun böyle gitmeyeceğini görün ve kabul edin.
Kürd’lere baskı uygulamak için gücünüz var.
Kürd’lerin hak ve hukukunu yok sayabiliyorsunuz.
Bunun için gücünüz var.
Kürd vatandaşı evinden, işyerinden, yoldan devlet görevlileri alıp götürebiliyor. Sonra da katlediyor ve cesedini bile kayıp ediyor. Devlet olarak bunları yapıyorsunuz. Bunun hesabını soran ailelere baskı uygulayıp susturabilirsiniz.
Bunu yaparken, bir gün hesap vereceğinizi de bilin. Pervazsızlığınızın hakkınız olduğuna inanabilirsiniz. Bunun sizi kurtarmayacağını da bilin.
“Dünya’nın neresinde olursa olsun, Kürd’lerin hak sahibi olmalarına izin vermeyeceğiz” diyebilecek kadar çirkinleştiğinizi görmek istemeyebilirsiniz. Bu çirkinliğiniz için haklı olduğunuzu söyleyebilecek kadar utanmaz ve hak tanımaz olduğunuz sır değil. Bütün bunları ve çok daha fazlasını da yapabilirsiniz. Size göre Kürd halkı güçsüzdür. Kürd halkına gücünüzün yetiyor olması Kürd halkına karşı uyguladığınız barbarca zulumun haklı olacağına inanabilirsiniz.
Kürd halkının bunları unutmayacağını ve sizden yapmış olduklarınızın hesabını da soracaklarına inanın.
Diğer taraftan Dünya’nın yönetimine yön veren güçlere karşı da, Kürd’lere karşı uyguladığınız barbarlığı uygulamaya gücünüz yetmez. Bunu fark etmeyecek kadar aptal veya geri zekalı olabilirsiniz.
Dünya devletlerinin kendi aralarında yapmış oldukları anlaşmalar var. O anlaşmaları bir kez ihlal ederseniz, on kez ihlal edersiniz ama sonunda hesap verirsiniz.
Uluslar arası güç, Kürd’ler gibi güçsüz değildirler.
Türkiye’yi bugün yönetenler olarak, iftiharla övünerek adını andığınız Osmanlı İmparatorluğunu sırtından vuran ve imparatorluğunun topraklarında, işgal güçlerinin sayesinde devlet kurmuş olanlara güvenmekle aptalın da en aptalı olabilirsiniz. Benim endişem, halkın perişan olacağı ve devletin işlevsizleşip ortalığın yeniden riorganize edilmesinin on yıllar alacağından, tahribatın oluşturacağı derin yaralardır.
Çatışmalarla insan kanının akmaya devam etmesi gerekmiyor. Devletin kurumları yok olmadan, tahribatlarla derin yaralar oluşmadan bu darboğaz aşılabilinir.
Kürd halkıyla masa başında anlaşmak hepimiz için hayırlıdır.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin