TÜRKİYE, GERİLEME DEVRİNİ, BAY ERDOĞAN TAYFASININ ÇÖKMESİYLE, YIKIMDAN KURTARABİLİR

0
972

Türkiye devletini, İngiliz ve Fransız’lar kurup resmiyet kazanmasını sağladılar.
Osmanlı İmparatorluğu’nu birinci Dünya savaşında mağlup edip paylaştılar.
Türkiye’nin sınırlarını çizdiler. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını da, çizmiş ve resmileştirmeyi kararlaştırdıkları Türkiye projesine yönetici olarak atadılar.
Suriye, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Lübnan, Mısır ve Filistin devletleri de aynı çerçevede kurulup resmiyet kazanmaları ve görevlilerinin atanması aynı Türkiye gibi oldu.
İngiliz ve Fransız’lar, Osmanlı topraklarına kurdurdukları devletleri koruma görevini de yerine getirdiler.

Türkiye’nin kuruluşundan itibaren yönetimini ve güvenliğini aynı ülkeler yaptılar. İkinci Dünya savaşından sonra ABD’nin öncülüğünde Nato ittifakı kuruldu. Türkiye’nin güvenliğini de Nato üstlenmiş oldu.
Bu gerçekler sayesinde, Kurd’ler Türkiye ile mücadelede başarısız oldular.
Türkiye’yi korumasalardı eğer, Rusya, İstanbul ve Çanakkale boğazları için işgal ederdi.
Türkiye’yi kurup koruyanlar, gerektiğinde, Türkiye’nin yönetimine de kendi istedikleri gibi yön verdiler.

Şimdi Türkiye’yi yönetenler atıp tutuyorlar. Hangi çöplüğün artığı olduklarını unutup, kendi efendileriyle sidik yarışına giriyorlar.
Avrupa’ya tam üyelik çalışmaları, Avrupa Gümrük birliği üyeliğinin avantajları ve Kurd sorunun çözüm kararı ile bazı önemli reform kararlarıyla insan Haklarının uygar normlar çerçevesinde korunacağı görüntüsü, Türkiye’nin Ekonomik gelişmesinin temelini oluşturdu. Bay Erdoğan’ın sokak serserileri üslup kültürü ve Kasımpaşalılıktan gelen(?)  ekonomik bilinçten Türkiye’nin Ekonomisi gelişmedi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde olduğu gibi, sürekli olarak birilerini suçlamak, yöneticileri-yetkilileri değiştirmek, yönetim şeklini değiştirmek, Türkiye’nin gerileme devrini durduramayacak. Bu gidişle, Bay Erdoğan ve tayfası aynı Saddam ve tayfasının akıbetini edinecek. Gidişat budur.
Seçimden önce doların yükselişini dış güçlerin organizesi diye yutturmaya çalıştılar. “Seçimden sonra düzelteceğiz” dediler. Şimdi de aynı boşboğazlığı benzer söylemlerle sürdürüyorlar.

Seçimden önceki yazılarımı gözden geçirirseniz, bugün olanlarla ilgili, o zaman yazmışım.
Ben Falcı veya geleceği gören bir insan değilim.
Türkiye’nin devlet borcu bir trilyon dolara yaklaştı. İç ve dış devlet borcu budur. Gelirler, giderleri karşılamıyor. Bütçe açığı var.
Son üç yılda şirket kapatmaları hızla baş aşağı iniyor. İşsizlik artıyor.
Yabancı sermaye, devlet güvencesi ve benzer yöntemlerle kendini garantiye alırken, sürekli olarak Türkiye’den uzaklaşıyor.
Avrupa Birliği, Nato ve ABD’yi hedef alan ucuz kabadayılık lafları, devletin tepesinden sarhoş naraları gibi yükseldikçe yabancı sermaye uzaklaşıyor.
Kurd sorunu yok demekle, Kurd sorunu yok olmuyor. Bu söylem, istikrarsızlığa ve dış sermayenin uzaklaşmasına davetiyedir.
Sürekli yönetim değiştirmek, yeni olanlarla oyalanmak, suçsuz insanları suçlu duruma sürükleyip cezalandırarak mağdur etmek, ayrıca Ekonomik çöküşün malzemeleridir.

Bay Erdoğan, bir iki yıl önce de, “altınlarınızı bozdurun, dolarlarınızı bozdurun, bu milli meseledir” diyerek Halkı kandırdı.
İki yıl önce iki lira civarında olan dolar, altı liraya çıktı. Altın ve Avro’da aynı şekilde gelişti.
Şimdi de, Bay Erdoğan aynı bir iki yıl önce söylemiş olduklarını tekrarlarken, dolar, avro ve altınlarını bozdurmuş olanların zararlarından söz etmiyor. Vatandaş dolar, avro ve altınlarını bozarken karşılığını alıyor. Ama sonra zarar ediyor ve mağdur oluyor.
Vatandaşı mağdur ederek Ekonomiyi düzeltemezsiniz. Çünkü vatandaş bozdurduklarını devlete bağışlamıyor. Türkiye’nin diktatörlüğe yönelip hızla gerilediği gerçeğini saptıramaz ve saklayamazsınız.

10-08-2018

Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin