Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti dediğimizde, Kurdistan Ceoğrafya’sının tüm parçalarının birleştirilmesi gerektiğini ve en uygun çözüm yolunun bu olacağını söylüyoruz. Sonuçta kalıcı bir çözüm en doğru olanıdır.
Irak Devlet sınırları içerisinde Kürd’lerle bir arada yaşamak amacıyla birçok yol denendi. Şimdiki Irak Anayasasının içeriğine göre, tarafların mutabakatıyla anlaşma sağlanmıştır. Irak’ta da Devletleşme, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmen tanınmasıyla aynı dönemde olmuştur. Osmanlı İmparatorluğunun toprakları pay edilince birçok yeni Devlet oluştu. Irak Devleti de onlardan biridir. Irak ve Suriye gibi Türkiye’de öylece Devlet oldu. Arap’lar, Osmanlı İmparatorluğunu işgal eden Büyük Britania ve Fransa öncülüğündeki koalisyon gücüyle anlaştılar. İşgal güçleriyle birlikte Osmanlıya karşı savaştılar. Bunun karşılığında da Devlet olma hakkını edindiler. Muhammed Peygamberin’de mensubu olduğu Haşimi aşiretinin üyeleri kıral oldular. Irak ve Ürdün öylece kırallık oluverdiler. İngilizlere hizmet eden bu şahsiyetler, İngiliz Devleti, o günün Büyük Britania’sının manda-sömürge- kırallıklarının yöneticileri oldular. Yine İngiliz’lere hizmet etmekte olan Saudi ailesi de bugünkü Saudi Arabistan’ın yöneticileri oldular. Sabah ailesi de daha sonra Irak’tan koparılan Kuwayt’in yöneticileri oldular. Katar, Bahreyn, Ebu Dabi, Dubai gibi ülkeler de öylece Osmanlı İmparatorluğunun topraklarıyken İngiliz’lerin sömürgesi oluverdiler. Suriye, Filistin, Mısır, Yemen vesaire. Suriye ve Lübnan gibi Yemen de Fransız sömürgesi oluverdiler. Osmanlı toprağından koparılıp sömürgeleşen bugünün bu Devletleri, işgal güçleriyle birlikte Osmanlı Devletine karşı savaştılar. Katledilen Osmanlı askeri personelinin önemli bir bölümü kürd halkının büyük Dedeleridir. O dönemde Kürd halkı Osmanlı Devletine ihanet etmediğinden ve işgal güçleriyle birlikte hareket etmediğinden dolayı Kurdistan’da Osmanlı gibi, işgal güçleri tarafından dörd-buçuk parçaya bölündü. Ayrıca, Cumhuriyet Türkiye’sinin kurucuları da işgal güçleriyle yapmış oldukları anlaşma sonucu yeni Türkiye Devletinin yöneticileri oldular. Yani, Türkiye’nin kurucuları da, o dönemde hizmetinde oldukları Osmanlı Devletine ihanet edip işgal güçleriyle gizlice anlaştılar. Azerbaycan, Türkmenistan gibi Orta Asya’nın Türk Devletleri de Rusya ile anlaşarak Osmanlıya ihanet ettiler. Bu durum Kafkaslarda, doğu Avrupa’da da aynı gelişmelerle sonuçlandı. Yalnızca kürd halkı, o dönemde ateş çemberi içinde kalan Osmanlı Devletini ve Türk halkını hiç yalnız bırakmadılar. Birde Yahudiler aynı dönemde Osmanlı Devletine ihanet etmediler. İşgal güçleriyle anlaşma yapmadılar. Doğrular acı gelebilir.
Bugün, Türk’lük adına, Kürd halkına soykırımı dayatan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu ve yöneticilerinin suratlarına bu gerçekleri çarpmak gerekir. Daha fazla bu konuyla oyalanmak istemiyorum çünkü bu yazının konusu değil. Ama doğruları bilerek değerlendirme yapalım. İkide bir Ermeni olaylarıyla ilgili “arşivleri açalım” çağrısında bulunan Türkiye’nin Devlet yöneticilerini açıkça davet ediyorum.
OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN VE TÜRKİYE’NİN KURULUŞ DÖNEMİNİN KURDİSTAN VE KÜRD HALKIYLA İLGİLİ ARŞİVLERİNİ DE AÇSANIZA.
Esas konumuza dönersek, ırak Devleti, İran Devleti kendi ülke sınırları içerisinde bırakılmış olan kürd halkıyla çeşitli anlaşmalar yaptılar. Yürümedi. Yürümeyecek. Çünkü Kurdistan varken Irak yoktu. İran yoktu. Suriye yoktu. Ayrıca Türkiye de yoktu. Kurdistan gibi kürd halkı da köklü ve soylu bir halktır. Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlıyı yok edebilmek için Kurdistan’ı da yok etmek istediler. Bu hatanın düzeltilmesi gerekir. Ayrıca Kurdistan ve kürd halkı’nın geçmişi, tarihi Osmanlı gibi yedi yüz yıllık değil. On bin yıllık tarihi bilinen tarihtir. Osmanlı İmparatorluğu Tatar, Mongol, Türkmen, Ermeni, Kürd’ler ve daha bir çok halkın bir arada oluşuyla oluşmuştu. Kurdistan ise, oldum olalı kürd halkının welatıdır. Selçuklu’lar gibi Mongol’lar gibi Osmanlılar da Kurdistan ülkesine sonradan gelmişler. Bu gerçeğin bir yüzüdür. Gerçeğin diğer ve önemli bir yüzü de, kürd halkı kendi ülkesini yönetmek hakkına sahiptir. Irak’ta Kürd’ler Irak halkıyla aynı Devlet çatısı altında yaşayarak anlaşamıyorlar. İran ve Suriye ile de durum aynıdır. Türkiye Devletinin kuruluşundan bugüne kürd halkına dayatmış olduğu zulum ile soykırım uygulaması şimdi en çirkin duruma geldi. Oluşan yaraların onarılması da imkansızdır. Bundan sonra da kan akıtmayı sürdürmenin faydası olmayacaktır. Bir arada yaşayamıyoruz. Suçlu ve günahkar aramaya da gerek yoktur. Madem bir arada aynı çatı altında yaşayamıyoruz, bari uygar komşular olarak yaşayalım. Halklarımız biribirinin komşusu olsunlar. Kendilerini ve ülkelerini geliştirsinler. Kalıcı barış ancak bu şartlarda kalıcı ve gerçekçi olur. Türkiye halkı “Devletimizi kayıp edersek” gibi endişeden kurtulsunlar. Kürd’ler de kendi Devletlerini yönetsinler. Başka çıkış yolu, kurtuluş yolu yoktur. Çeşitli görüşler var. Ancak akılcı tek çare budur. Güney Kurdistan Bağımsız olsun, geri kalan Kurdistan toprakları unutulsun. Yerel haklarla yetinilsin. Bu tür görüşler var. Bir de PKK önderliğinin geliştirmiş olduğu Konfederasyon söylemi var. Bu duruma göre, Irak, İran, Suriye ve Türkiye de aynı Devlet çatısı altında kürd’ler için yerel haklar verilsin ve Kurdistan unutulsun sonucu çıkıyor. Buna göre, Türkiye’de yalnızca Türkiye’deki kürd’lere yerel düzeyde hakların verilmesi talebi değil, İran, Suriye ve Irak için de aynı talep isteniyor. Bu yöntem tutmayacaktır. Irak hariç bu ülkelerin hiç biri bu hakları gerçekçi ve kalıcı anlamda kabul etmiyor ve istemiyor. Irak Devletinin de samimi olduğu söylenemez. Gelişmeleri hepimiz görüyoruz. En önemlisi de kürd’ler niye dört ayrı parçada dört ayrı Devletin vatandaşı olarak yaşasınlar? Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti çatısı altında ister Federal, ister Konfederal, ister Kanton, ister Eyalet ve ister ayrı ayrı bölgesel Devlet’lerin birleşiminden merkezi Devlet yapısı oluşsun. Amerika Birleşik Devletleri gibi. Federal Almanya gibi. Ancak bu yapı Kurdistan ülke Ceoğrafyasının tamamını içine alacak Birleşik Devlet yapısı olsun. Eğer biz kürd’ler, PKK önderliğinin istediği gibi başka ülkelerin halkıyla Confederasyon yapı çerçevesinin içinde yaşayabileceksek eğer, biribirimizle aynı Devlet çatısı altında niye yaşamayı tercih etmeyelim. Eskiden, biz kürdler için, halkımızın yaşıyor oldukları her dört parça’da ayrı ayrı temel insan hakları çerçevesinde yerel düzeyde haklarla yetinilmesinin ilk adım için yeterli olacağını bir sonraki adımla Bağımsızlık düşünülmesinin mantıklı olacağı söylenirdi. Görüldü ki olmuyor. Öncelikle kendimizi de komşularımızı da Dünya’yı da kandırmaya çalışmamıza gerek yok. İkincisi Kurdistan halkını lüzumsuz ve karanlık projeler için savaşa sürüklemek, kürd halkının yararına değil.
Halkımız için Birleşik Bağımsız Kurdistan Devletinin resmileşmesi şarttır. Bunun Türkiye ile birlikte yapılması Türkiye’nin de çıkarına olur. Elbette Türkiye kendi kararını vermelidir. Türkiye Devleti, düşmanca tutumla kürd halkına sırtı dönük politikasında ısrar ederse eğer, kürd halkı başka ortaklarla yoluna devam etmelidir. Türkiye bu yıkıcı tutumunda ısrar ederse Türkiye zarar eder. Bunu görmek için dahi olmak gerekmez. Türkiye istikrarsızlaşıyor. Bay Erdoğan’ın Ak Partisi burnundan kıl aldırmıyor. Ancak gerçek orta yerde duruyor. Türkiye yalnızlaşıyor ve istikrarsızlaşıyor. Ekonomi günden güne kötüye gidiyor. Uydurma haberlerle, basına sansürle doğrular örtbas edilemez. Sene sonunda Türkiye’de enflasyon iki rakamlı haneye yükselecek. Bütçe açığı artacak. İşsizlik artacak. İç barış daha da kötüye gidecek. Yetmişli yıllara dönüyor Türkiye. Diyelim ki öngörülerimde yanılıyorum. Dilerim ki ben yanılıyor olayım. Diyelim ki Türkiye’de Ekonomi daha da iyiye gitti. Demek değil ki Türkiye Devleti kürd halkına zulum dayatmasıyla soykırım uygulama hakkına sahiptir. İnsan hakları ihlalleri konusunda Türkiye’nin bugünkü ve dünkü yöneticileri er veya geç Dünya’nın yargı kurumlarında kürd halkına hesap vereceklerdir. Dünya’nın hiçbir gücü buna engel olamayacaktır. Birleşmiş Milletler raporuyla bu süreç zaten başlamıştır. Türkiye kürd halkıyla birlikte hareket etmese de Bağımsız Birleşik Kurdistan resmileşecektir. Bu karar verilmiştir ve bu süreç işliyor. İşlemler adım adım uygulanıyor. Bunu göremeyecek kadar aptal iseniz ne ala. Farkındasınız da bu nedenle saldırganlaşmış iseniz, buna da ne ala. İki durumda da sonuç değişmeyecek.
Türkiye ile birlikte Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesinin çalışmaları yürütülürse eğer Türkiye ve Kurdistan gibi bölge ve Dünya için de iyi olur. Aksi yönde tutum alırsa Türkiye, tahribat çok olur ama sonuç değişmez. Kurdistan için sonuç değişmez. Türkiye karanlığa sürüklenir. Hep beraber en iyi olanı yapalım.
Dem a we xweş.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin