TÜRKİYE SİYASETİNDE SÜBYANCILIK İTTİFAKI

0
1350

Milliyetçi hareket partisi içinde Devlet, Vatan, halk adına çalışmalar yapmaya hevesli-istekli insanlar vardır. Ancak, bu anlayış MHP’nin yönetimine yansımadı. Olsaydı Türkiye için çok yararlı olurdu.
Bu partinin yönetim anlayışı hep ırkçı, faşist, inkarcı, dayatmacı, baskıcı tutumunu sürdürdü.

Geçmiş dönemlerde bu parti yöneticilerinin çoğuyla Kürd konusunu tartıştım. Konuştuğum, tartıştığım insanların hiçbirisi, bana “biz Kürd’lerin haklarının tanınmasını istemiyoruz” demedi.
Hemen hemen hepsinin “Kürd sorunu Devletin işidir” şeklinde beyanları oldu. Peki devlet kim? MHP yöneticileri şimdiye kadar Türkiye için yararlı bir politika geliştirip yürütmediler. Üretken olamadılar. Halkın milli duygularını sömürerek kendi çıkarlarını korumakla sınırladılar, kendilerini ve çalışmalarını. Dolayısıyla Kürd sorunu için bir çözüm düşünüp geliştirmediler. Kürd sorunu için “devletin işidir” diyerek geçiştirmeleri de anlaşılırdır.

Türkiye devlet yapısı faşist ve dayatmacıdır. Kuruluşundan bugüne durum değişmedi. Türkiye devletinin kurucusu Mustafa Kemal ve yandaşlarıdır, devlet yapısını şekillendirenler. CHP’nin 1923 yılından 1950 yıllarına kadar Türkiye’yi faşizminde gerisinde, sadistçe bir zulüm ve dikta devleti olarak yönettiler. Çok partili dönemlerde CHP’nin faşist politikasını geride bırakma uygulamaları ile yönettiler devleti. Solculuk, dindarlık veya sözüm ona Demokratlık adı altında Türkiye’yi yönetenlerin uygulamaları tek parti döneminden çok daha fazla çirkinliklerle süregeldi.
Sayın Özal istisnadır. Son gününe kadar Türkiye’nin çirkin yönetimini değiştirmeye çalıştı.

Türkiye’nin solcu partileri MHP’den çok daha fazla faşist anlayışı içerisindedirler. Ak Parti ise AK-PAK vaatlerle başladı ve 2008 yılında kadar çok yararlı çalışmalar da yaptılar.
Bugün ise kapkaranlık ve çirkef bir anlayış benimsemiş olan Ak Parti, faşizmi ve diktatörlüğü kalıcılaştırmaya çalışıyor.
MHP ise Ak Parti ile uyumlu değildi. Son iki yıldır Bay Bahçeli Türkiye’yi unutmuş, MHP’yi unutmuş ve Ak Parti’nin silahsız silahşörü oluvermiş. Bu ani değişiklik benim çok dikkatimi çekti. Güvendiğim bir dostumdan bir duyum aldım. Duyumu ciddiye alıp araştırdım. Ankara’da bazı dostlarım bana detaylı bilgi verdiler.
Gülen’cilerle ilgili aramalarda Bay Bahçeli ile ilgili bazı CD’ler ele geçirilmiş. O CD’lerde Bay Bahçeli’nin sübyancılık görüntüleri bulunmuş. Birden çok sayıda ve ayrı dönemlerde kayıt edilmiş, küçük çocuklarla cinsel ilişkilerin görüntüleri için işlem yapılmamış. Bay Bahçeli ile anlaşma yapılmış. Kayıtsız şartsız Ak Parti’yi destekleyecek. MHP içinde bu bilgi biliniyormuş. Bazı tartışmalar ve kopmalar da bu nedenle imiş.

En çok merak ettiğim, Bay Erdoğan’ın nu konuyu bilip bilmediğidir. Bir yıldır bunu öğrenmeye çalışıyorum. Bu ana kadar bu hususta net bilgi edinemedim. Er geç bunun doğrulu açığa çıkar. Bu tür ahlaksızlıklarla Türkiye’ye yararlı olamazsınız.
Kendi suçlarınızı, kusurlarınızı örtbas etmek amacıyla devlet yönetimini kontrolünüzde tutmak istiyorsunuz. Bu tutumunuz sizleri kurtarmayacak. Türkiye’yi de tahribattan kurtarmayacak. Dünya tarihine ve çevre ülkelerin durumlarına bakın yeter.
MHP yönetiminde var olan şerefli şahsiyetler bu hususun detaylarını biliyorlar. Ne yapacaklarını kendileri bilir.
Türkiye’nin istihbarat, güvenlik ve basın kurumları bu hususu bildikleri halde susuyor olmaları utanç vericidir.
Türkiye’ye sorumlu ve temiz bir yönetim zorunludur.
Bugünkü durum, siyasi, sosyal, güvenlik ve EKONOMİK alanda kötüden felakete doğru gidiyor. Baskı ve cambazlık oyunları işe yaramayacak.

Türkiye Devlet’i gerçek Demokratik, sosyal ve Hukuk anlayışını benimseyerek, Kurdîstan topraklarından çekilerek, Avrupa Birliği üyesi ve Nato ittifakı üyesi olarak kalarak tahribattan kurtulup kalıcı olabilir. Başka yolu yoktur. Bizden söylemesi. En iyi dileklerimle. Dem xweş.

Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin