Ak Parti’nin iktidara geldiği dönemden önce Türkiye’de Halk, arayış içindeydi. Kendilerini Türk olarak kabul edenler, istikrarlı devlet yönetimini oluşturmanın arayışı içindeydiler. İstikrarlı devlet yönetimini oluşturarak, insani gereksinimlerini temin edebilecek düzeyde ekonomik kazanım, uygar normlarda yasal düzenleme, adil hukuk düzeniyle eşit muamelenin yapılacağı, adil paylaşımın hak olarak görünüp korunacağı devlet düzeni arayışındaydılar. İş edinip aş edinmek, ev sahibi olmak, hak ve hukukun korunduğunu görmek, uygar normlarda, güvenli ortamda yaşamak için istikrarlı bir devlet düzenini arayıp istemek, bugünkü Dünya düzeninde temel gereksinimlerdi.
Türkiye’yi ucuz zihniyetli soyguncu bir çıkar çetesi yönetiyordu. Dolayısıyla, Halk, arayış içindeydi.
Türkiye’nin barbar devlet yönetim politikaları ve çete yönetimi zulmünden kurtulup eşit koşullar ve barışın sağlanacağı yeni bir istikrarlı devlet yönetimi de, Kurd halkının istek ve arayışıydı.
Erdoğan denen sahtekar, böylesi temel gereksinimleri, arayışları çok iyi biliyordu.
Çünkü, kendisi de Türkiye zulüm devletinin yalan makinasının bir dişiydi. Zulmü gidereceğini, ekonomik istikrarı sağlayacağını, hak ve hukukun korunacağı, her vatandaşın eşit muamele göreceği hukuk düzenini oluşturacağını, PKK’yi dağdan indireceğini, Kurd sorununu siyasi platformda çözeceğini söyledi. Söylediklerini yapabilecek kapasitede olan yeni bir kadro ile Adalet ve Kalkınma Partisi şemsiyesiyle Halkın önüne çıktı, sözler verdi, hizmet etmeye hazır olduğunu söyledi, Halk inanıp destek verdi. İlk dönemlerde çok olumlu yasal düzenlemeler ve ekonomik kazanımların sağlandığını da hepimiz gördük. Erdoğan, güçlendikçe Ak Parti içindeki dürüst, bilgili, becerikli, şerefli, sözüne sahip güvenilir şahısları tek tek etkisizleştirdi. Kendisi gibi hırsız, sinsi, namussuz, sapık, kan emici, insanlık düşmanı, kirli kişilikleri Ak Parti’nin yönetimine yerleştirdi. Demirel denen pislik, yalancı, zulüm ve soyguncu Halk düşmanının evine gidip, “tecrübelerinizden yararlanmak istiyoruz” diyerek kendisine rehber, Tansu Çiller gibi ucuz fahişeyi, hırsızı kendisine danışman yaptı.
Bunların yanı sıra, “Kurd sorunu mu” Türkiye’de böyle bir sorun yoktur, “terör sorunu vardır” diyerek kuduz köpeği gibi havlamaya başladı. Hırsızlığı, soygunculuğu, kan emiciliği, hak hukuk tanımazlığı, zulmü Türkiye’nin devlet yönetimi kuralına dönüştürdü. Bir insan bu düzeyde yalancı, inkarcı, fırsatçı, sahtekar, kan emici, insanlık düşmanı olabilir mi? Eh, Türkiye zulüm devletinin kirli bir dişi olmayı aşıp çok çok kirli dişlisine dönüşebilmenin yolu buymuş. Türkiye’nin kuruluşundan bugüne devlet yönetiminde kalıcı olabilenlerin hepsi aynı yoldan geçmek zorunda olduğunu kabul etmiş. Bu statüyü kabul etmeyen merhum Turgut Özal gibi onurlu insan da Türkiye zulüm devletinin kirli dişli makinası tarafından katledilmiş.
Sonuç itibariyle, kendilerini Türk olarak kabul ediyor olan Türkiye vatandaşları, kendilerine kendi istedikleri gibi devlet yöneticisi seçme hakkına sahiptirler. Erdoğan, Bahçeli, Çiller koalisyonunu kendilerine layık görüyorlarsa, tercih onlarındır.
Erdoğan, Türkiye için yok oluşun kaynağına dönüştü. Aşırı İslamist teröristtir.
Bu, onun zayıflığıdır. Rusya’nın Putin’i, Erdoğan’ın bu zayıflığından ötürü oluşan suçlarını biliyor. Erdoğan’ı maşa olarak kullanıyor. Libya’ya asker gönderme sevdası da bu oyunun bir parçasıdır. Putin’in işi, amacı, Nato ve Avrupa Birliğini incitmek, zayıflatmak ve yapabilirse, istikrarsızlaştırmaktır. Erdoğan da, Putin için bir maşadır. Sonuçtan Türkiye zararlı çıkar. Suriye’de de Türkiye çok büyük kaybedecek.
Erdoğan, bilerek Türkiye vatandaşlarına yalan söylüyor. Yerli araba konusunda yalan söylediği gibi. Yüzde yüz yerli dediği arabanın tasarımı, İtalyan şirketinin yürüyen aksanının dizaynı, Amerika Birleşik Devletleri şirketinindir. Kullanılan hiçbir malzemesi yüzde yüz yerli değil. Yalanlarla Halkı kandırıyorlar. Devletin parasını böylesi yalanlarla çalıyor ve kendi çevresine bu tür sahtekarlıklarla mal ediyor. İnsansız hava araçlarının hiçbir tanesi de yerli üretim değil.
Devletin malını kendi yakınlarına aktarmanın yoludur. Türkiye’de yerli araba veya askeri araçlar yapmak elbette yararlıdır. Ama devletin parasını çalmak için Halkı kandırmak, Türkiye’nin değil Erdoğan çetesinin yararınadır.
Türkiye için, Ali Babacan, Abdullah Gül, kurtuluşun başlangıcı olabilirler. Cesaretli ve dürüst davranırlarsa eğer, şimdiye kadar ki davranışları basit ve korkakçadır. Yüzeyde yüzüyorlar. Sorunun temeline inmiyorlar. Ahmet Davutoğlu ile de birlikte hareket etmeleri gerekir. Şimdiye kadar yapıyor oldukları boş iştir.
Bu süreçte, biz Kurdler kendimizi kandırmakla oyalanmayalım. Zulüm devletinin kirli dişlerine malzeme olmayalım. Kurd u Kurdîstan tarihini çok doğru öğrenelim. Türklük tarihini de doğru öğrenelim. Tarihi bilgiler ışığında kendimiz için çalışalım.
Ben bunu yaptım. 1514 yılından beri Türklük adına biz Kurdlere yönelik Osmanlılığın kirli oyunlarının, 1923 yılından beri de Türkiye adına biz Kurdlere yönelik zulmün sistemli soykırım uygulamasının detaylarını öğrendim. Sonra da yapılması gereken hususa yoğunlaştım. Türkiye ve diğer kurtuluş mücadelesinin deneyimleri, Kurdîstan topraklarının ve Halkının tamamının kurtuluş mücadelesini hedef almamız gerektiğini gösterdi.
Değerli çalışma arkadaşlarımızla bu gereksinimin alt yapısını oluşturmanın adımını atmayı kararlaştırarak Kurdîstan Birleşik Devletlerini adımını atmayı kararlaştırarak Kurdîstan Birleşik Devletlerini inşa etmek amacıyla hükümet kurmayı kararlaştırdık.
24-Temmuz-2018 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde LE CHÂTEAU d’OUCHY binasında Hükümetimizin kuruluşunu ilan ettik. Yasal zeminde siyasi platformda kararlı çalışmalarla Bağımsız Kurdîstan Birleşik Devletlerini resmileştireceğimize inanıyoruz. Buna kararlıyız. Hükümetimiz, bu çalışmaların merkezidir.
Kurdîstan topraklarında bulunan barbar zorbaları, kutsal topraklarımızdan kovmak zorundayız. Buna kararlıyız. Bu vizyon ve inancı paylaşan soydaşlarımız, bu projenin sahibi olduklarını bilmelidirler.
Kurd u Kurdîstan davası Bağımsızlık aşamasına gelmiştir.
Hükümetimiz, bu hizmet için kurulmuştur.
Bi dil u mejîyêxwe, em dibêjin her bijî. Silav u rêz.
25-12-2019
Saygılarımla, Hîsen Baybaş