Türkiye cumhuriyet devleti işgal güçlerinin dayatmasıyla kuruldu. Kuruluşundan sonra da, devlet işleyişi korkutma dayatmasıyla süregeldi. Korkutma dayatması tutum ve anlayışı kalıcı devlet politikasına dönüştü.
İşgal güçlerinin parçalayıp paylaştığı Osmanlı devletinin topraklarında kurulan devletlerden biri olan Türkiye, işgal güçlerinin en sadık ülkesi olma özelliğine sahiptir. Suudi Arabistan’dan çok daha ileri düzey de sadıktır işgal güçlerine ve işgal gücü talimatlarına son derece bağlıdır. Bu nedenlerden ötürüdür ki Türkiye de devlete düşman olmayan çevre kalmadı.
Türkiye Devleti kendi düşmanını yaratmayı ve kendi yaratmış olduğu düşmanlarla mücadele etme yalanını yine devlet adına tutkuyla sürdürdü. Bu mücadelenin adına “devletin bölünmez bütünlüğü” maskaralığını argüman olarak kullandı. Bu argüman sürekli olarak öcü gibi kullanıldı. Sürekli olarak öcü olma malzemesini yaratan Türkiye Devleti için, Kurd halkının varlığı gibi hak ve hukuku da kullandığı hazır malzemeydi. Özünde bu ucuz ve yıkıcı politik tutum Türkiye Devleti’nin kendi icadı değil. Türkiye’yi kuran işgal güçlerinin bilinen ve sürekli uyguladıkları politika idi. Türkiye’yi de bu politikaya teslim ettiler. Türkiye’yi kuruluşundan bugüne yöneten her iktidar, istisnasız her iktidar bu emre harfiyen uydu. Türkiye’yi kuranlar Osmanlı’yı yok eden işgal güçleridir. Türkiye’ye, korku-dayatma politikasını uygulatan aynı işgal güçleridir. Uygulayan hizmetçiler de Türkiye’yi yöneten iktidarlar olmuştur. Öncelikle doğru tarihi kabul edelim. Yıkıcı olan çirkin olan korku ve dayatma politikasını reddedelim. Kurd halkının mağduriyetini giderelim. Kurd halkının kendi özgür iradeleriyle kendileri için istediklerini kabul edelim. Bu temel çerçevede yeni projeler oluşturup yaşama geçirelim. Bilinen ithal öcü dayatması Türkiye’yi parçalamaktan kurtaramayacak. Ortadoğu ülkelerinde, özellikle Kurdistan coğrafyasını işgal edip kurdurulan Birinci Dünya Savaşı’nın Englo-Franko devletleri ve İran da istikrar tesis edilemeyecek ve kalıcılaştırılamayacaktır.
Kurd halkı kendileri için yol haritası çizmişler bile. Birleşik Kurdistan Devleti projesi benim icadım değildir. Bilinen bir karardır. Bu karar gün be gün uygulanıyor. Türkiye’yi yönetenler bu kararı benden çok daha iyi biliyorlar. Bu bir. İkincisi Türkiye bu kararın uygulanmasını engelleyemez. Türkiye’nin bu gücü yok. Bu projenin işlerlik kazanması ne kadar uzun sürerse Türkiye’de tahribatta süreçle ölçüt olur. İsteyen istediği gibi rüya görüp hayal kurabilir. Ancak rüyalar, hayaller gibi temenniler de gerçekleri değiştirmeyecektir.
Gerçek tarihi ve bugünün bilgilerini özetlerken, Türkiye yönetimine yeni ve gerçekçi bir vizyon ile aday siyasi yapılanmanın gerekliliğini daha önceleri tekrarla yazdığımı hatırlatmak istiyorum. Tarihi gerçekleri bilgi kirliliğiyle değiştiremeyiz. Bugünkü gerçek durumu görmezlikten gelerek çare çözüm geliştiremeyiz.
Türkiye, coğrafyasının sınırlarının olduğu Suriye, Irak ve İran ülkeleri arasında kontrol yok. Bu durum daha iyiye gitmeyecek. Türkiye’nin sınırları içerisinde her gün birden fazla, silahlı çatışmalar sonucu insanlar yaşamlarını yitiriyorlar. On bini aşan eli silahlı gerilla eğitimi almış savaşçıların dolaştığı bölgeler var ki devlet silahlı gücüyle bile oralara giremiyor. Kontrol hiç edemiyor. Bu gerçekleri yok saymakla bu gerçekler yok olmuyor. Bu durum çok daha fazla kötüye gidecek. Havadan bombardımanlarla otuz yıldır durum değişmedi. Değişmesi için geçerli bir adım da yoktur. Bu gelişmelerin olumsuz yansımaları sürekli olarak yayılıyor. Bunların yanı sıra Türkiye devlet politikası iç ve dış destekleri zayıflattı.
İzah ediyor olduğum olumsuzluklar hayal ürünü değil. Hepimizin bildiği ve orta yerde görülen gerçeklerdir. Yeni siyasi oluşum veya değişimle var olan olumsuzlukların onarılması hedeflenebilinir. Ancak böylesi bir yönelim kısa vade de başarılı olamaz. Uzun vade de tahribatı artırır ve olacakları değiştirmez. Bize göre Türkiye için uygun ve akıllı çözüm yolu, Kurdistan halkının tamamını kapsayacak, Kurd halkının kabul edeceği kalıcı projelerin uygulanması için, Kurdistan temsilcileriyle anlaşma yaparak birlikte hareket etmektir.
Hiçbir siyasi yapı veya görüşe bağlı değilim. Düşünce ve yazılarımda tamamen bana aittir. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Kurd halkının durumu ve geleceğiyle ilgili bilgi ve gelişmeleri olabildiğince takip ediyorum. Buna bağlı olarak Türkiye, İran, Irak ve Suriye ile ilgili bilgi ve gelişmeleri de takip ediyorum. Etkin devletlerin yetkilileriyle görüşmeler yapıyorum. İlgilendiğim alanın uzmanlarıyla ve diplomatlarıyla görüşmeler yapıyorum. Konuyla ilgili uluslararası kurum ve basın çevreleriyle görüşmeler yapıyorum. Süzgeçten geçirip doğruluğunu teyit edebildiğim bilgileri kendi deneyim birikimlerimle birleştirip gerçekçi analizleri yaptıktan sonra yazıp sizlerle paylaşıyorum. Yazdığım şiirimsi duygular ve boya resimlerim de aynı doğrultu da sizlerle paylaşılıyor. Yazdıklarımın sıradan bilgilere dayanmadığını biliniz.
Bu yazıyı bu çerçevede yazmamın nedeni şudur.
Vatan Partisi, Parti Başkanı Sayın Perinçek ile birlikte, yeni bir atılım çalışması yapıyorlar. Bunun önemli bir adımı olarak bayramdan sonra Diyarbakır da temsilciliklerinin açılışını yapıyorlar. Bu parti, çok eskiden beri var olan Aydınlık hareketinin kadrosu öncülüğünde çalışmalar yürütüyor. Doğal olarak bu gelişme önemlidir. Ben de önemsiyorum. Yakından takip ediyorum.
Önemli olan, Vatan Partisinin yeni bir vizyon benimseyip siyasi çalışmayı yürütüp yürütmeyeceğidir. Halkın beklentileri çerçevesinde yeni bir vizyon ile çalışma yaparlarsa başarılı olurlar. Diğer siyasi partilerin benzeri çalışmalar yürütmeyi temel alırlarsa eğer kendi taraftarlarına Türkiye’ye ve Kurdistan halkının beklentilerine katkıları olmaz. Mevcut düzen partilerinin (HDP de dahil) gerçeklerden uzak ve günün beklentilerine yanıt olamayan, dolayısıyla tıkanıklığın yaşanmasına kaynak olan siyasi çalışmalarla sınırlı çalışma yürütürlerse, verimli olamazlar.
Dünya değişti. Dünya düzeni değişti. Siyasi konsept kendisini yenilemelidir ki koşullara uygun kalıcı çözüm üretebilsin. Ben takip edeceğim. Sizler de takip edin diye sizlerle bu bilgiyi paylaşıyorum. Vatan Partisinin yeni bir uygulama programı elime geçerse sizlerle paylaşacağım. Her Kurd bireyinin Kurdistan’da oluşan her gelişmeyi her adımı takip etmeleri gerekir.
Dem a we xweş.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin