Kürd halkının kültürü kadar asil bir kültür daha Dünya’da yoktur. Kürd halkı kadar yapıcı, asil, soylu ve paylaşımcı bir hak daha Dünya’da yoktur. Kürd halkı kadar misafirperver bir halk daha Dünya’da yoktur. Bu konularda iddialıyım. Bu Kürd’ün özüdür. Elbette Arab ve Türkiye Devlet kültür ve dayatmalarının basitleştirip çirkefleştirdiği Kürd bireylerde vardır. Rahmetli Dedem Haci Hüseyin ağa é licî, derdi ki, “bir yiğidin en kötü günü, kapısına gelecek bir xweda’nın misafirine gereksinimini verememektir”. Bu kucaklayıcı ve paylaşımcı asil bir söylem ancak Kürd kültüründe vardır. Kısacası rahmetli dede hep derdi ki, “bir yiğit için kapısına gelecek bir tanrı misafirine ihtiyacını verememek en kötü gündür”. Sizlerle paylaştığım yazılarıma gelmiş olan yorumlardan birisine yanıt için yukarıdaki kısa izahatı gerekli gördüm. Yorum yazısını aynen aşağıda sizlerle paylaşıyorum:
”buradan bana küfür eden arkadaşlar olacaktır . biliyorum tesadüfen karşıma çıkan bir sayfada ilginç genellemeler tarih teorileriyle karşılaştım ancak teori gerçeği değiştirmez .Evet bin yıldır Türkler bu topraklarda malazgirten giren müslüman Türkler ama O yoksa çok daha hun Türkleri v.b daha öncede girilmiş çıkılmış beli tarihlerde dünyanın her yerine ayak BASMIŞTIR TÜRK bilinen 16 bilinmeyen bir sürü devlet imparatorluk kurmuştur Atalarımız tanrı misafiri olarak değil yurt aramak oluk oluk kan akıtmak için gelmişiz siz fark etmemiş olabilirsiniz biz burayı bizanslılardan romalılardan aldık sizden değil evet bulunduğunuz coğrafyada ermeni ve gürcü hak talep ediyor .Osmanlıyı biz kurduk parçalanan toprakralımızdan orta doğuda bir sürü Devletçik kurdular geçen yüzyılda sizde belki devletinizi kurabilirdiniz ,o zamanki süper güç ingiltereyle anlaşıp. Belki nüfusunuzun azlığından belkide kabilecilik aşiretçilikten öteye gitmedi için istememiş olmanızdan ötürü devlet kurmamışsınız neticede siz bizi tercih etmişsiniz bizde sizi, bizim üzerinde tartışabileceğimiz vereceğimiz bir toprağımız yoktur”.
Sevgili yorumcu, öncelikle bu site paylaşımcıları küfür etmezler. Bu sitenin paylaşımcıları soylu Kürd bireyleridir. Kürd halkının özgürlük mücadelesine destek veren ve Kürd olmayan paylaşım ve takipçilerde vardır. Sizin gibi görüşlerimize muhalefet eden yorumcular da vardır. Sizin yorumunuza küfür bizlere yakışmaz. Kaldı ki sizin yorumunuz, dürüst ve samimiyetinizi ifade ediyor. Yorumunuz için size çok teşekkür ediyorum. Takipçilerimizde Türklüğün gerçek yüzünü sizin yorumunuzda okuyacaklardır. Sizin gibi düşünenler, sizin söyleminizle “oluk oluk kan akıtmanın” marifet olmadığını öğrenmeleri yararlı olur. Kan akıtarak, zulüm dayatarak abad olanların ahı berbat olur söylemini hatırlatmak istiyorum. Türk tarih tezi yalanlarını bir tarafa bırakırsanız eğer, Osman’lının Kürd’lerle savaş değil anlaşma sonucu Kurdistan’a girmiştir. Geniş tarihi bilgileri diğer yazılarımda bulabilirsiniz. Kendilerini Türk kabul edenler, kurt köpeği soyundan geldiklerine inandırıldıklarındandır ki, oluk oluk insan kanı akıtmayı marifet görebilirler. Ancak biz Kürd’ler insan soyundan geldiğimize inanıyoruz. İnsan kanı akıtmayı da “Günah” kabul ederiz. Türk tarih tezi yalanı, Türklerin on altı Devlet kurduklarını söylerler ancak aslı yoktur. Osmanlı’dan önce Türk’lük adına Devlet yoktur. Osmanlı dilinin büyük bölümü Kürd’çedir. Türkmen kavminin bireyleri Kürd aşiretlerinin desteğiyle Osmanlı imparatorluğunu kurmuş ve Dünya Devleti yapmışlar. Bunun dışında Türk Devleti adı uydurmadır. Türkiye ilk Türk ve uyduruk Türkçe konuşan devlettir. Uyduruk diyorum çünkü kelimelerin çoğu uyduruktur. Temeli – kökü yoktur. Hun Türk’leri dediğiniz söylemde, Türk tarih tezinin diğer bir uydurmasıdır. Esasen Batı Hun Devleti bugünkü “Hungarya” yani Macaristan’dır. Macarların Türk’lükle hiçbir alakaları da yoktur. Kürd halkının tarihte kurmuş oldukları Devlet ve imparatorlukların sayısı ise on altıdan çok daha fazladır. Med – media – kasini – mervani – eyubi bazılarıdır. Tarihi bilgiler gerçeklere dayanmalıdır. En önemlisi de bugün için daha fazla insan kanı akıtmadan, var olan sorunları çözmek hepimizin yararınadır. Aksi durum hepimiz için daha fazla tahribat ve yıkımdır. Diyalog temelinde hak ve hukuka saygıyla çözüm arayışı bizim asaletimizin ve halkımızın soylu değerlerinin gereğidir.
Dem xweş,
Hüseyin Baybasin