Cumhuriyet Türkiyesi, faşist ideolojiyi temel alınarak 1923 yılında Cenevre Antlaşmasıyla resmileşti. Bay Erdoğan, bu faşist yapıyı düzelteceğini vaat ederek başarı ile Başbakan oldu. Şimdi ise başa döndük. Yani 1923 yılına döndük. Bay Erdoğan Kürd halkını yok saymakla tek parti dönemi politikasını uyguluyor. Kürd halkını yok etmek, susturmak amacıyla tek parti döneminin faşist ve barbar politikalarını uyguluyor. Biz yazıp duruyoruz, bizim yazdıklarımızın dayandığı kararlar günbegün uygulanıyor. Aydınlıktan korkan vampir zihniyet taşıyan çevreler kendilerini tatmin etmek için ortalığı bulandırıp faşist ve barbar politikalarını böylece sürdürebileceklerini sanmasınlar.
1923 yılından itibaren Kürd halkına karşı uygulanan politikalar artık kabul edilmiyor. O dönemde dünyayı yönetenler, Türkiye’nin o süreçteki uygulamalarını destekliyorlardı. Artık desteklemiyorlar. Kürd halkı o dönemde güçsüzdü. Artık Kürd halkı Türkiye’nin gücünü aşan düzeyde güç ve destek sahibidirler. En önemlisi de Kürd halkı, bugün için Türkiye’yi yönetenlerden çok daha fazla bilgilidirler.
Birinci Dünya Savaşından sonra Kürdistan’ı bölenler bugün için Kürdistan’ı birleştirmenin mücadelesini vererek günah çıkarıyorlar. Kürdistan halkı da bağımsızlık istiyor. Türkiye’yi yönetenler hangi akla hizmet ediyorlar! Hangi mantık anlayışını takip ediyorlar? Türkiye’yi niye karanlığa sürüklüyorlar. Efendiler, sizler yarasa beynini mi taşıyorsunuz?
Yarasalar gece karanlığında sivrisinek ve benzeri yaratıkları avlayarak yaşarlar. Gün ışıyınca da karanlık kuytularda saklanırlar. Sizler saklanacak karanlık kuytular dahi bulamayacaksınız. Bu gidişle Türkiye’de karanlığa gömülecek. Kürd halkını baskı dayatması ve asimilasyon uygulamasıyla yok edemediniz ve susturamadınız. Kürd halkının elini bükemediniz. Sizin atasözünüzdür. Bükemediğiniz eli öpeceksiniz. Gerçi biz Kürdler ellerimizi pis ağzınıza öptürmeyeceğiz. Mübarek ellerimizi pis ağzınızla kirletmeyeceğiz. Hey be Allahın zavallıları, siz Kürd halkını yok edebileceğinize inanıyor musunuz? Eğer inanıyorsanız gerçekten, yarasa kafalısınız vesselam.
Bay Bahçeliyle bahçıvanlığa soyunabilirsiniz. İnanın ki bu gidişle sizlere bahçıvanlık yapacak kıraç topraktan bahçe yapabileceğiniz yer bile kalmayacak. Karanlık kuytu köşelerde kalmayacak. Sizlerin cehennemde bile yerleri yerleriniz olmayacak.
Halkın çocuklarını birbirilerine öldürtüyorsunuz. Allahtan korkunuz yok. Hak hukuk muhasebeniz hiç yok. Ahlaki değer yargılarınız çürümüş, her tarafınız pis pis kokuşmuş. Hiç birinizin çocuğu cephede yok. Halkın çocuklarının kanlarıyla besleniyorsunuz. Yine de çocuklarınıza ve Türkiye’ye yazık olacak.
Bunları sizler de biliyor ve görüyorsunuz değil mi. Kürd halkının vatanını bölmüş parçalara ayırmışsınız. Hiç utanmadan halkın önüne çıkıp ‘’vatanın bölünmez bütünlüğü’’ nakaratlarını savurup duruyorsunuz. Hangi vatan? Orta Asya’dan susuzluktan, açlıktan dolayı göç edip Kürdistan topraklarına geldiğinizde, Kürd halkı sizlere insanlık adına evlerini açtılar. Aşlarını topraklarını bölüştüler. Kalleşlik kanınızda zihniyetinizde varmış. ‘’Dur ki ayağıma yer edeyim, gör ki sana ne edeyim’’ diye bir atasözünüz var. Ayağınıza yer ettiniz, sonra da size kucak açan Kürd halkına çirkef dayatmalara başladınız. Kürd halkının asil soyuna uygun atasözlerinin gereğini yapmışlar. Kürd atasözü derki ‘’En kötü gün, kapınıza gelmiş olan yaratanın kuluna (tanrı misafirine) yer ve ekmek veremeyeceğiniz gündür.’’ Bizim atalarımız bu anlayışla sizin atalarınıza sahip çıkmışlar. Bu hatırlatmayla size şunu anımsatıyorum. Kürd halkının tahammülü kalmadı ve sabrı tükendi. Sizler bu uyarılarımı boynunuza kolye yapın. Kendinize gelip, Kürd halkının topraklarını Kürd halkına bırakın ve Türkiye’yi harabe olmaktan ve halkı da perişan olmaktan kurtarın.
Ez kurdim, lazime ku ez weka eslê xwe bibêjim,
Silav u rêz,
Hüseyin Baybaşin