Selahattin kardeşimiz kendini Türk siyasetinin hizmetçisi olarak mı görüyor yoksa Kurdistan’ın bağımsızlığının mücadelesini veren bir şahsiyet olarak mı görüyor. O da Selahattin’in bileceğidir. Bunu Kurd halkı Selahattin’e sorabilir. Erdoğan değil. Ayrıca Selahattin’in açıklamalarını Kurdler değerlendirip cevap verebilir. Erdoğan Efendiyi kalmamış bu tür yorumlar ve değerlendirmeler. Onun maksadı yorum ve değerlendirme de değil. Kurdleri birbiriyle çarpıştırmaktır.
Kurdlerin artık kendi insanlarının söylediklerini değerlendirip eleştirmeyi geliştirmeli ve Kurdistan Birleşik Devletlerini resmileştirmeye odaklanmalıdır.
Öcalan’ın tecritte olduğunu bütün dünya biliyor. Erdoğan’ın başka işi kalmadı. Ahlaksızca tecrite alıp, dünyayla ilişkisini kesip, kendi ağzıyla zırvalıyor. İnsanlarımız bunu biliyor.
Erdoğan, Türkiye devletinin Kurd halkı üzerinde yüz yıldır yürüttüğü baskı ve zulüm politikasını derinleştirerek sürdürüyor. Selahattin kardeşimizde onların çirkeflik ve barbarlıklarına malzeme üretmemesi gerekir. Bu durum biz Kurdler içinde gereklidir. Selahattin kardeşim; ‘‘benim açıklamalarım için, serok Apo ne diyecekse kendisi açısından doğru olanı der, seni ne ilgilendiriyor. Sen niye burnunu sokuyorsun’’ demeliydi.
Kurd halkının beklentisinin dışına çıkılmaması gerekir. Eğer Selahattin’in açıklamaları Kurdleri rahatsız ediyorsa buna Kurdler karar verir. Abdullah Öcalan’da Kurd’dür. Bir siyasi hareketinde lideridir. Rahatsız oluyorsa bu da onun misyonunu takip eden insanlara yönelik bir mesaj olur. Fakat kendi söylemesi lazım. Erdoğan’a mı kalmış! Öcalan’ın, Selahattin’e ne söylediği. Bu durum Kurdleri birbirine kırdırma ve kapsamlı bir operasyondur. Ahlaksızlıktır. Bizim bu ahlaksızlığa malzeme üretmemeliyiz. Buna Selahattin’de, Serok Apo’da dahildir.