BİRİ AK İT, DİĞERİ KARA İTTİR

0
815

Ak Parti yönetimi hak, hukuk ve adalet kavramını Erdoğan’ın laklakı olarak görüyor. Erdoğan Efendi, ne laklaklamışsa onu kanun, anayasa ve kural olarak kabul ediyor. Dolayısıyla eğer muhalefet partilerinin anayasanın ilgili bölümünü net olarak okumuşlarsa ve Erdoğan’ın adaylığı anayasalarına göre uygun değilse bunu da yargıya taşımaları gerekir. İtiraz etmek bir yana yargıya taşımalıdırlar.

Diğer taraftan Erdoğan’ın en büyük avantajı, bu altılı masa ve Kurd çevreleri ayrı ayrı seçime girecekleri için halkın Erdoğan’a karşı tercih edecekleri bir aday öne çıkaramadılar. Erdoğan da kendi bütün kusurlarını suçlarına bu görüntüyle örtbas ettiği gibi bütün çevreleri suçlayabilecek kadar yeni yalanlar uyduruyor. Mesela Kurdleri Rojava’dan 4 tane roket Türkiye sınırında boş araziye atılmış gibi göstererek suçluyor. Utanmazlığın bu kadarı olmaz.

Bay Babacan, yandaşlara devletin varlığının peşkeş çekildiğini söylerken BAYKAR adlı şirketi örnek göstermiş. Buna değinmiyorlar. Babacan’ın söylediği haklı eleştiriyi tamamen ters yüz ederek halkı kandırmaya çalışıyorlar. Bu BAYKAR adlı şirket yalnız değil ki. Başarılı şirketlerin hepsi devletin olanaklarının peşkeş çekildiği Erdoğan’ın çevresidir. Bunların görülmesi lazım. Biz bu hususlarla ilgili onlarca makale yazdık. Delilleriyle belirledik ve bunu paylaştık. Demek istediğim; şimdi AK parti yöneticisinin münasip bir davranışta bulunacağını, mevcut kanunlara riayet edeceklerini, halkın hak ve hukukuna saygılı olacağını beklemek hayal bile değildir. Fantezidir. Çünkü, bunlar ne yargı tanıyorlar, ne hak tanıyorlar, ne kanun tanıyorlar…

Erdoğan laklaklıyor. Erdoğan Efendi, ne laklaklamışsa onu kanun, anayasa ve kural olarak kabul ediyorlar.

Erdoğan Efendi, camiden bolca fotoğraf veriyor. Çok günahları var ya. Sürekli sözde camiye gidip günahlarının affedilmesini istiyor. Allah seni affeder mi? Senin cehennemde bile yerin yok. Bu ayrı bir olay. Senin ne dinin var, ne imanın var, ne Allah’ın var, ne de sen de insanlık anlayışın var. Olsa, bu kadar zulmü Kurd halkına dayatmazdın.

Kurd halkının sana oy vermesini ve seni desteklemesini istedin. Seni başbakan yaptılar. Kurd halkını ikinci seçim döneminde de yine oyaladın. Yine kandırdın. Şimdi utanmazca ‘‘Kurd sorunu yoktur’’ diyorsun.

Süleyman Demirel’in esasen haksızlığa maruz kaldığını söylerken yüzün bile kızarmıyor. Senin Süleyman Demirel’e yönelik söylediklerin kadar ağır başka hiçbir muhalefet mensubu söylenmediğini de biz biliyoruz. Bunların hepsi kayıtlıdır.

Erdoğan Efendi muhalefetin söyledikleri doğruyu da yarım yamalak bir parçasını alarak ve yine yalan dolan eklemeler yaparak halkı kandırmaya çalışıyor. Yaptıkları budur. Bundan sonra yapacakları da budur. Tek çözümü, defolup gitmeleri lazım. Bunun gereğini yapmakta muhalefete düşüyor.

Muhalefetin altılı masa adıyla yaptığı çalışmaların sonucunda, Ahmet Davutoğlu efendi çıkıp diyor ki; ‘‘altılı masanın seçeceği cumhurbaşkanının alacağı kararları altı siyasi parti liderinin onaylanması lazım.’’ Kardeşim sen manyak mısın? Aklını mı yedin? Sizlerin müşterek çıkaracağınız cumhurbaşkanı adayı için önceden bir protokolle veya bir anlaşmayla mutabakat sağlayabilirsiniz. Ama cumhurbaşkanı halk tarafından seçildikten sonra siz kim oluyorsunuz da, cumhurbaşkanının ne yapıp yapamayacağını söyleyeceksiniz. Halk bunu duyduktan sonra o altılı masanın varlığını bile unutmak ister. Bunlar Erdoğan’ın avantajıdır. Biz Kurdler halkımıza özveriyle hizmet edebilecek şahsiyetleri öne çıkarıp kazanmalarını sağlamalıyız. Kurd davasını uluslararası platformlarda güncellemeli ve hizmet etmelerini hedeflemeliyiz. Yoksa bir yararı olmaz. Ha Erdoğan olmuş, ha altılı masanın bir iti olmuş. Biri ak it, diğeri kara ittir. Bunların arasında hiçbir fark yoktur. Bunları kabul etmeliyiz. Kendi aralarında yapacakları laklaklarla gevezeliklerle de ilgilenmemeliyiz. Çünkü hepsinin seviyesi aynıdır. Arayışı da aynıdır. Kurdleri yok etmek hepsinin ortak amacıdır. Bunu unutmamalıyız.

Saygılarımla