Her bir insanımızın gerektiği düzeyde bilinçlenmesiyle Kurdistan devriminin gerçekleşmesi daha kısa sürede mümkün olacaktır. Tarihimizi ve değerlerimizi bilmiyorsak, tanımıyorsak ve sahip çıkmıyorsak onlara saygısızlığa tepki göstermiyorsak ve biz kendi kimliğimize önem vermiyorsak, dünyanın bütün ulusları gibi kendi ulus devletimizin resmileşmesine odaklanamıyorsak, bu bizim eksiğimizdir. Bizim kusurumuzdur. Bu bizim beceriksizliğimizdir. Düşmanların becerisi değildir. Zulme maruz kalan biz, bize yönelik suç işleyenler işgalci barbar terör devletleridir. Bizim topraklarımızda kendi dilimizi konuşmamızı, kendi dilimizde eğitim görmemizi, kendi topraklarımız üzerinde diğer ulusların insani ve uygar normlara uygun olarak kendi kendimizi yönetmemizi engelleyen barbar devletleridir. Elbette korkması gerekenlerde onlardır. Biz değiliz.
Bize ait her şeyimizi elimizden almışlar, kimliğimiz de dahil. Bizim kaybedecek neyimiz kalmış ki, korkalım?
Bize barbarca zulüm ile soykırım dayatan ve her şeyimizi elimizden alan terör devletleridir, esasen korkmaları gereken. Biz onlara hep dedik ki; karşılıklı konuşarak insanca sorunlarımızı çözelim. Bu itler o kadar azgınlaştılar ki; ‘‘ne sorunundan bahsediyorsunuz, oturun oturduğunuz yerde’’ diyebilecek kadar kuduzlaştılar. Biz de onlara diyoruz ki; bizim welatımızdan kutsal topraklarımızdan defolup gidin.’’
İster oturun, isterseniz kendi kendinizi kazığa çakın. İstediğiniz gibi yaşayın ama siz kutsal topraklarımızdan defolup gitmezseniz biz sizi topyekûn Mersin’den denize dökeceğiz. Tercih sizindir.
Asil ve değerli soydaşlarımızdan özellikle yeni nesil gençlerimize kültürümüzü, değerlerimizi ve welatımızı öğretmeye katkıda bulunmalarını istiyoruz. Her Kurdistanî değer buna yönelmelidir. Bazı hadsizler Kurdlüğüne sahip çıkanlarımıza; ‘‘milliyetçi gerici’’ diyerek, seviyesizce düşmanlara hizmet çerçevesinde söylemlerde bulunuyorlar. Belki bunun farkında değillerdir ama kendilerine gelmelidirler. Ben Kurd’üm, Kurdçüyüm ve milliyetçiyim. Değersiz Kurd olduğunuzu söyleyenler Kurdlük adına kurtuluş mücadelesine hizmet ettiğini söyleyenlere soruyorum. Siz milliyetsiz misiniz? Siz Kurdçü olmadan nasıl Kurdlüğünüze hizmet edeceğinizi sanıyorsunuz? Siz barbar işgalcilerin terör devletlerine hizmet ederek ve onlardan himmet umarak onları demokratikleştirmeye çalışma gevezeliği ile ne zamana kadar kendinizi kandıracaksınız? Nezaketli davranıyoruz. Usulü ile izah ediyoruz ama olmuyor. Düşman barbar işgalcilere, ulusumuzu yok etmeye çalışanlara gerektiği gibi cevabı vermemiz gerekiyor. Bunları görmemezlikten gelenlere de gerektiği gibi cevabı vermemiz gerekiyor.
Her Kurd bireyi bu sorumluluk bilinciyle yaşamalı ve bağımsızlık hedefine odaklanmalıdır. Başka türlü bizim kurtuluşumuz mümkün değildir. Ben kendim aile bireylerinin çektiği eziyeti, rezaleti ve bedeli burada ifade etmek istemiyorum. 28 yıldır esaret altındayım. Serbest bırakılmamı engellemek için Hollanda devlet yöneticileri düzeyinde aktif çalıştıklarını kendi Türk medyaları paylaştılar. Bunlara da değinmek istemiyorum. Çünkü bizim bağımsız devletimiz oluşmadan; ne biz, ne bizim çocuklarımız, ne de bizim torunlarımız insan gibi yaşayamayacaktır. Demektir ki, bize devlet lazım ve biz bunu sağlamak zorundayız. Bu bizim görevimizdir. Korkaklıkla ve yanından kenarından söylemlerle gerçekleşemez. Biz kararlılıkla ve yüksek sesle çalışarak kendi devletimizi kendimiz yöneteceğiz. İnançla uygulamaya odaklanırsak bunun gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok.
Üç yüz bin, beş yüz bin ve bir milyonluk nüfusa sahip devletler var. Mesela Kosova, Arnavut’tur. Kurdukları devletin adı Kosova ama esasen hepsi Arnavut’tur. Başka bir dilleri yok ve başka bir ırktan değillerdir. Arnavutluk’ta gidip yaşayabilirler. Arnavutluk’a bağlanabilirler ama yok kendi bölgelerinde devlet kurdular.
Kuveyt, Lübnan ve Ürdün gibi Körfez ülkeleri onlarca devlet ülkesi sayabilirsiniz. Bunların ayrı dilleri yok. Birinci Dünya savaşı döneminde işgalcilerle anlaşarak Osmanlı topraklarında kendilerine aşiret devletleri kurdular. Dünya devletleri oldular.
Hey be akıl fukaraları! Biz dünyanın en eski ulusuyuz. Dilimiz en eski dildir. Bugün bütün dayatmalara ve bütün asimilasyon uygulamalarına rağmen kendi topraklarımız üzerinde yaşıyoruz. Milyonlarca canımız zorla sürgün edilmiş. Yüzbinlerimiz katledilmiş. Bunu görmezlikten geliyorlar. Hele hele bazı utanmazlar, bazı kendilerini bilmez ahlaksızlar ve Kurdleri yok etmeye çalışan barbarların uşakları Filistin’de kaç çocuğun katledildiğini protesto etmek için emek sarf edebiliyorlar. Fakat kaç Kurd çocuğunun katledildiğini anımsamak bile istemiyorlar. Elbette ki, çocuklar katledilmemelidir. Elbette ki, çocuklar korunmalıdır. İsrailli çocuklar da çocuktur. Filistinli çocuklar da çocuktur. Kurdlerin çocukları da çocuktur. Bunu size söylemek mi gerekiyor? Birilerinin bunu sizin kafanıza vurması mı gerekiyor? Ey kendini bilmezler…
Bizim devletimiz olsaydı biz uluslararası düzeyde kendi devletimiz adına İsrail ve Filistin olaylarında da gerçekçi bir temelde çözüm için yoğun çalışmalar yürütürdük. Bugün senin devletin yok, dilin yasak, çocukların tankların altından eziliyor. Onlar için mahkemelere gittiğin zaman bile yine işgal güçleri ve terör devletleri senin mahkemeye gittiğin için koşuyorlar. Bugünkü terör devletinin yöneticileri it gibi kuduzlaşıyorlar. Filistin’de böyle oldu, İsrail de öyle olmuş veya Afrika’da ne varmış, diyorlar. Kendileri insanlık adına hizmet ediyorlarmış. Suratlarına tükürülecek seviyede bile değiller.
Ömer Öcalan beyefendinin söylemleri için kendisine özellikle teşekkür ediyorum. Bu gerçekleri hepimiz biliyoruz ama Kurdler adına siyaset yaptığını iddia eden siyasi hareket ifade bile edemiyordu. Sizi tekrarla kutluyorum. Ancak sizin kendinizin ve mensup olduğunu siyasi hareketin her üyesinin, her mensubunun, her parlamenterinin Kurd ulusunun bir ulusu olduğunu ve ulusun da devlete ihtiyacı olduğunu, bunu sağlamak zorunda olduğumuzu da yüksek sesle ifade etmelisiniz. Bunun için çalışmalısınız. Siz çalışmazsanız, bizler bunun için daha çok çalışacak ve insanları koordine edeceğiz. Kurd ulusunun sizlerden beklentileri budur.
