Cumhuriyet Türkiye’sinin yetkilileri Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan veya başka bir bakan olsun şunu asla unutmamalıdır: Cumhuriyet Türkiye’si adına 100 yılı aşkın süredir Kürdlere karşı günlük zulüm, barbarca uygulamalar ve sistemli soykırım dayatılmıştır.
Eğer bu zulme karşı yüksek sesle itiraz edenleri ya da dışarı çıkmak zorunda bırakılan çocuklarımızı “terörist” göstermek suretiyle hepimize parmak sallayarak kendi suçlarınızı örtebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Karşınızda çocuk yok; karşınızda bir millet var. Bu, Kürd milletinin topraklarıdır.
Orta Asya’dan gelen Türkler, bu topraklarda Kürdler tarafından himaye edilmiştir. Cumhuriyet kurulurken eğer Kürdler İngiltere ve Fransa ile anlaşmış olsaydı, gördüğünüz bu toprakların büyük kısmı Kürdistan toprakları olurdu; Türklerin ise çok daha küçük bir alana sıkışması gerekirdi. Bugün Türkiye’yi yönetenler bunu çok iyi biliyor çünkü tarih budur. “Kurtuluş Savaşı” safsatasıyla bizi kandıramazsınız; bunun için aptalca bir inandırmaya gerek yok. Bu bir kurtuluş savaşı değil, bir yıkım savaşıdır.
Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye, Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri üslerini devralmak ve Osmanlı gücünü tamamen bertaraf etmek için hareket etmiş; Fransa ile pazarlıklar yapmış, Samsun’dan Erzurum’a, Amasya’ya, sonrasında İzmir’e kadar ilerlemişlerdir. Kürdleri “sultanımızı kurtarmak için gidiyoruz” diyerek kandırdılar. Oysa gerçekler ortadadır: Kürdler asil değerlerin ve büyük imparatorlukların mirasçılarıdır; Orta Asya’dan gelen kavimleri bu topraklarda himaye etmişlerdir. Kalleş olan sizlersiniz; Kürdler değil.
Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluşundan bu yana Kürdlere karşı sistemli bir soykırım uygulanmıştır. Türklük adına Kürdlere reva görülen barbarlık yeryüzünde emsali olmayan bir zulümdür. Bugün bile yamuk sözlerle bizi aldatacağını zannedenler varsa, istiyorlarsa kendi evlerinde davul çalıp oynasınlar bizim Diyarbakır’ımızda değil.
Numan Kurtulmuş bu tarihi çok iyi biliyor; Erdoğan çok iyi biliyor; Türkiye’yi yönetenler çok iyi biliyor. Tarihi saygıyla anıyorum. Kürd milletinin emeklerini saygıyla selamlıyorum. Kendinizi Kürdlerin yerine koyun: Eğer Kürdlerin yerinde olsaydınız, Cumhuriyet Türkiye’sinden ne isterdiniz?
Biz ne istiyoruz? Kürdistan Birleşik Devletleri Hükümeti yöneticileri olarak bağımsız devletimizle milletimizi yönetmeyi istiyoruz. Mersin’den bu tarafa Kürd egemenliğini tanıyacaksınız. “İllaki biz kardeşçe bir arada yaşamak istiyoruz” gibi laflarla kandırma dönemi geçmiştir; bu saatten sonra eski statükolar işlemeyecektir.
Artık iki uluslu devlet yapısını konuşacaksınız; eşit hakları, sahiplenmeyi, öncelikli konuları ve geçmişle ilgili yapılacak çalışmaları konuşacaksınız. Kürd büyüklerinin mezarlarının nerede olduğu, onlarla ilgili yapılacak işler, hapishanedeki insanlar için yürütülecek çalışmalar nedir — bunları açıkça ele alacaksınız. Sizin barbarlığınız yüzünden bu insanlar bu hale geldi. Eğer düzeltecekseniz, dürüst olun; gerçek anlamda kardeşlik gösterecekseniz samimi olun.
Milyonlarca insanımız koçber oldu; yüz binlerce insanımız sakat kaldı. Her gün “şehit aileleri, gazi aileleri” diye söz ediyorsunuz utanmadan. Siz bizim topraklarımızı işgal etmişsiniz; bizim kahramanlarımız sizin işgal gücünüze karşı direniş göstermiştir. Şehit olan bizim şehidimizdir, gazi olan bizim gazimizdir. Bunu kabul edecek, saygıyla tanıyacaksınız. Bizi böyle bir duruma sürüklediğiniz için özür dileyeceksiniz.
İnsan gibi konuşun; insan gibi yaklaşın. Sonra kardeşliği yaratmak için birlikte çalışalım. “Komşumuzda Kürd devleti istemiyoruz; yaratılacak devlet terör devleti olur” diyorsanız, terör sizin babanızdır.
Her gün şehit ve gazi ailelerinden söz ediyorsunuz; biz hepsine rahmet, yaralılara şifa diliyoruz. Ama esas şehitler bizim şehitlerimizdir bunu siz de biliyorsunuz. Doğruya itaat edeceksiniz; Hakk’ın önünde eğileceksiniz. Parmak sallamak, yağlı süslü laflarla bizi kandıramazsınız.