Türkiye’de uyuşturucu olayı devletin izni olmadan yürümeyeceği gerçeğini Türkiye’de yöneticilik konumunda olan ve güvenlik birimleri içerisinde ki, bekçisinden en üst düzey görevlisine kadar herkesçe bilinir.
Bay Soylu’nun soysuzca ifade ederek; ‘‘şu kadar kişi tutukladık ve yakaladık’’ demeleri yalandan ibarettir.
Onlar içicilerdir, kullanıcılardır veya sokak satıcılardır. Bu olay sizin temiz ve dürüst yaptığınıza dair bir gösterge olamaz ki…
Sokak satıcılarına nereden geliyor?
Nasıl geliyor?
Ellerine nasıl geçiyor?
O çerçevede Kılıçdaroğlu belki de dikkat çekti.
1989 yılında kendi iş yerimde basının karşısına geçip bu konuları gündeme getiren, söyleyen ve kanıtlarını da basın mensuplarına açıklayan bendim. Ben de bu hususa işaret etmiştim.
Ayrıca ben o basın açıklamasını yapmadan İçişleri bakanlığından başbakanına kadar tüm makamlarla bizzat görüşmüştüm. Belgeleri onlara da vermiştim. Hiçbir şekilde ciddi bir soruşturma ve ilgi olmadığını gördüm. Onlarda beni uyarıyorlardı.
‘‘Sen bunları konuşuyorsun, senin her şeyin var, işin düzgün, kendi menfaatine bak, bunlarla uğraşma ve bu işleri fazla konuşma’’ dediler.
‘‘Bu devlet yapısı böyledir. Böyle gelmiş ve böyle gider’’ şeklinde ucuz nasihatimsi ukalalıklarla karşılaştım.
Bize göre Bay Kılıçdaroğlu’nun yasal çerçeveyle müracaat etmesinde yarar var. Kılıçdaroğlu biliyor ki, elindeki delillerle savcılık makamlarına müracaat etmesin de hiçbir olumsuz yön yok. Onu yapması gerekir.
Bay Soylu gerçekleri örtbas etmeye yönelik halkın kafasını bulandırmaya çalışıyor. Onun dışında bir değeri yok söylediklerinin.
