Bu sözlerim Brüksel’de yönetici konumunda olan şahsiyetleredir. Bizim Avrupa yapılanmasının bazı derneklerinde yaşanan uygunsuz olayların ve dernekler adına yapılan benzer olaylara müdahalemiz, sorumluluğumuzun gereğidir. Sürekli olarak söyledik: İnsanlarımızın kanlarıyla, canlarıyla, mallarıyla ve fiziksel hizmetleriyle oluşan değerlerin kirletilmesine seyirci kalamayız. Özellikle benim emeklerimle ve hizmetlerimle oluşan olanaklarla bana bile iftiralarla, saldırılarla, hakaret edilmesine izin vermeyeceğim.
20 yıldan fazla bir süre sustum; ulusumuza hizmet için. Ancak artık kanımızın ve emeklerimizin sorumsuzca kirletilmesine seyirci kalmayacağım. Demek ki susmayacağım! Bazı kişilerin rahatsızlığının, benim hizmetlerimi bilmediklerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Diğer bazıları da unutmak ya da unutturmak istiyor olabilirler. Bu da onların tercihidir. Ancak, bizim rahatsızlığımızın nedeninin, kendi sorumsuzlukları ve beceriksizlikleri olduğunu kendilerine hatırlatmayı gerekli görüyoruz.
Bazı dostlarımızın bize yönelik uyarılarını da anlıyorum. “Bırak ne halleri varsa görsünler,” “Bunlar artık düzelmezler,” diyenleri de anlıyorum. Ancak ulusumuzun kurtuluş mücadelesine sunulan olanakların bu amaç için kullanılmadığını görmeden susmayacağım. Herkes değişmek zorundadır. Her siyasi hareket değişmek zorundadır. Biz de değişmek zorundayız. Ancak hepimizin değişmesi, ulusumuzun kurtuluş mücadelesine katkı sağlamalıdır. Geriye gitmek olmaz, devletsizliği kabullenmek olmaz, işgalcilerin zulmüne boyun eğmek olmaz ve asla olmayacaktır.
Bu demektir ki, biz hizmetin amaçlı kullanılmasına tepkimizi sürdüreceğiz, müdahalemizi sürdüreceğiz ve sesimiz daha fazla gür çıkacaktır. Avrupa yapılanmasının Brüksel kadrosu da bu duruşumun değişmeyeceğini kabul etsin. Sürekli görüştüğüm yetkili arkadaşların, mücadelelerine, emeklerine, ısrarla doğru olanı yapma çalışmalarına saygıyla teşekkür ediyorum. Bazı olayları unutmamamız gerektiğini ve her biriyle mücadele etmemiz gerektiğini de görmeliyiz.
Bazı arkadaşlar, Güney Kurdistan’daki yapılanmanın, KDP’nin ve diğer bazı siyasi partilerin bir türlü değişmeyeceğini söylüyorlar. Hepimizin işi, Kurdistan davasının bağımsızlık hedefine varması için herkesi değiştirmek için çalışmak olmalıdır. Hepimiz daha fazla çalışacağız. Eğer hâlâ Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesini kabul etmeyen siyasi hareketler varsa, demek ki onları ikna etmek için daha çok çalışmamız gerekir. Biz bu gereksinime sırtımızı dönmeyeceğiz. Siz de sırtınızı dönmeyin. Eğer bu siyasi hareketler, Kurdlerin topraklarının hepsinin, Kurdistan topraklarının tamamının birleşmesi için çalışsalardı, Kurdlerin hepsinin bağımsız bir devlet çatısı altında yaşamaları için çaba gösterselerdi, bizim bağırıp çağırmamıza gerek kalmazdı. Bizim, Kurdistan Birleşik Devletleri’ni resmileştirmek amacıyla 2018 yılında İsviçre’nin Lozan şehrinde hükümet kuruluşunu ilan etmemize gerek kalmazdı.
Hepimize çok görev düşüyor. Bizim görmediklerimizi siz görüyorsanız, lütfen bunların da kurtuluş mücadelesi kervanına katkısı olmasını sağlamaya odaklanarak çalışın. Saygılarımızla