24 Temmuz 2018’de Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesi amacıyla hükümet kuruluşunun ilan edilmesi; bir günün, bir haftanın veya bir yılın sonucu değildir. Bu karar, uzun yıllara dayanan bir mücadelenin, büyük bir birikimin sonucudur.
Yaşamım boyunca destek verdiğim her siyasi hareketin amacı, Kurd milletinin hak ve hukukunun güvence altına alınması olmuştur. Bu hareketler arasında Anavatan Partisi ve AK Parti olduğu gibi, Güney Kurdistan’daki, Doğu Kurdistan’daki ve Rojava’daki Kurd siyasi hareketleri de vardır. Ancak süreç öyle bir noktaya geldi ki, olayları sorgulamak ve yeni bir karar almak kaçınılmaz hale geldi.
Benim 1995’ten itibaren haksız yere rehin alınmam, uzun yıllar boyunca zalimane uygulamalara maruz kalmam, bize bir gerçeği gösterdi: Bu milletin devletsizliği, tüm bu zulümlerin kaynağıydı. Hem kendim hem milletim için devletleşmenin bir zorunluluk olduğunu bu süreçte çok daha net anladım. Gerekli araştırmaları yaptıktan sonra, bilindiği üzere, Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti’nin ilan edilmesi kararını aldık.
Bugün bazı çevrelerin acımasız, seviyesiz ve iftira dolu söylemlerini görüyoruz. Bize, sanki büyük bir hata yapmışız gibi yaklaşmaları, hele ki hayatımın en zor döneminde Londra’da, Londra Halk Evi önünde hakkımızda iftira kampanyalarının başlatılması asla tesadüf değildir. PKK Önderliği’nin rehin alınmasından bir yıl sonra başlayan bu kampanyaların koordineli olduğu açıktır.
Aynı şekilde, hükümet çalışmaları çerçevesinde düzenlediğimiz konferansa yönelik sabotaj girişimleri de bilinçli ve planlıydı.
Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Bu karar bize aittir. Biz, tehditlerle yolundan dönecek insanlar değiliz. Bizi kim öldürür, kim ezermiş, bu tür gevezelikler ve tehditler bizim için hiçbir anlam ifade etmiyor. Daha önce de tehdit edildik; Türkiye’de idam cezasıyla yargılandık, işkence gördük, ölüme terk edildik. Türkiye’de iki kez, Hollanda’da iki kez suikast girişimlerine maruz kaldık; kudurmuş köpeklerini üzerimize saldılar. Ama biz hâlâ buradayız, milletimize hizmet ediyoruz!
Asil soydaşlarımız bilmelidir ki, biz ne yaptığımızın farkındayız. Bizim çalışmalarımıza katkı sağlamak isteyen her Kurd soydaşımıza kapımız da gönlümüz de açıktır. Çünkü bu yapı, yalnızca Kurd milletine hizmet için kurulmuştur. Burada “kimin söz hakkı olup olmayacağı” gibi bir tartışma abestir. Eğer birileri, gördüklerimizi ve yapmak istediklerimizi anlıyor ve Kurdistan Birleşik Devletleri’nin anayasasına uygun, inanç ve kararlılıkla çalışmaya hazırsa, burası onların da yeridir. Bu her Kurd bireyi için geçerlidir.
Bunun dışında, gevezelik edenler bilsin ki bu ne kendilerine fayda sağlar ne de bize engel olur; olsa olsa midemizi bulandırır. Biz haksızlık yapanların, terbiyesizlik edenlerin, halkımıza zulmedenlerin hesabını soruyoruz. Elimizde kanıtlarımız var; çoğunun ses kayıtları bizde. İtirazı olan varsa buyursun, biz bunları da açıklarız. Biz, bu pisliklerin temizlenmesini istiyoruz. Bu konuyla ilgili daha önce yayınladığımız deklarasyon, sosyal medya hesaplarımızda herkesin erişimine açıktır.
Hepimiz, hakkımızı bilmeli ve milletimize hizmet etme muhasebesini yapmalıyız. Ben bu hizmeti yapıyorum. Karşılığında “benim kazancım ne olacak?” diye düşünmek ise ucuz bir hesaptır.
