Biz Kurd’üz, Em Kurdin. Kurdlerin Welat toprakları parçalanmış, pay edilmiş; Kurdler sömürülmüş ve ağır zulümlere maruz bırakılmışlardır.
Yaklaşık 100 yıla yakın bir süredir bu zulüm sistemli bir şekilde devam etmektedir. Kurdlere kimyasal bombalar ve silahlarla saldırılmış, envai çeşit savaş araçlarıyla katliamlar yapılmış, halkımız kendi topraklarından göç etmek zorunda bırakılmıştır.
Bugün gelinen aşamada, tarafların kıvırması ya da olayları örtbas etmesinin kimseye faydası yoktur. Dürüstlük ve samimiyetle doğruları masaya koymamız, bu çerçevede çözümü hedeflememiz gerekmektedir. Biz bunun için çok uğraşacağız.
İşgalciler ile beraber bu topraklar hepimize yeter, zenginlik kaynakları da hepimize yeter. Ancak onlar tek bir şeye odaklandılar: bizi yok etmeye. İşte bu zihniyet bugünkü sonuçları doğurmuştur.
Bugünkü dünya düzeni, dünkünden farklıdır. Bugün biz Kurdlere dayatılan durum da dünün ve önceki tarihin tekrarından ibarettir. Ama biz dünkü zihniyet değil. Büyüdük güçlendik geliştik. Bizim insanlarımızın da kendi Welat topraklarında, uygar normlar altında yaşama hakları vardır.
2018 yılında Kurdistan Birleşik Devletleri hükümetinin resmileşmesi amacıyla hükümet kuruluşunun ilan ettiğimiz tarih sıradan bir olay değildir. Kuruluş ilanımızın yapıldığı yer, açıklamamızın çerçevesi, Birleşmiş Milletler’e müracaatımız, Kurdistan Birleşik Devletleri anayasasının oluşturulması ve sonrasında düzenlediğimiz konferans… tüm bunlar bilinçli, organize adımlardır. Hedefimize de bu çerçevede ulaşacağımız bilinmelidir.
Biz nasıl bizi Yaratana inanıyorsak, kendimize de aynı inançla güveniyoruz. Başarmak zorundayız; başka alternatifimiz yoktur. Bizim mücadelemiz yok olmak ile var olmak arasında bir tercihtir. Ve biz bu tercihten korkmayız.
Bugüne kadar bize zulmedenler, eğer insani değerler çerçevesinde bizimle görüşüp sorunu çözmeye yanaşırlarsa bu herkesin yararına olacaktır. Ama kirli zihniyetlerini ve kirli oyunlarını sürdürmeye çalışırlarsa, bunun etkisi bize de yansır. O zaman da yaklaşımımız tek seçeneğimiz olan gücümüzü daha da büyütmek olur.
Kurdler adına kendilerini söz sahibi görenler, bu hakikati görmek zorundadır. Kurdistan topraklarında yaşayan tüm çevreler de bunu idrak etmek durumundadır.
