Biz Kurdler, devletsiz olmamızdan dolayı yaşamımızı düzenli bir şekilde sürdüremiyoruz. Hayatımızı düzenleyemiyoruz. Hayatımızı gerekli şekilde sürdürebilmek ve düzenlemek için welatımızı işgal eden ve bize sistematik soykırım uygulayan barbar terör devletlerine boyun eğmemiz gerekiyor. Böyle bir çıkmaza sürüklenmiş durumdayız.
Bize yapılan zulme, sömürüye ve soykırıma tepkisiz kalmamız bekleniyor. Dahası, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Bizi yok etmeye çalışanlar, bize yaptıklarına karşılık onlara teşekkür etmemizi bekliyorlar. Karşılarındaki barbar işgalci terör devletlerine, biz sizin bize yaptıklarınıza son vermenizi istiyoruz, dememiz bile kendilerince ağır bir suç olarak algılanıyor. Onların devlet sıfatları var, devlet konumları var. Bizim kutsal topraklarımızda egemenlikleri var ve ellerindeki bu gücü aleyhimize kullanıyorlar.
Aslında işgalci olan onlar, zulüm edenler onlar, bize sistematik soykırım uygulayanlar onlar, ancak bizim buna tepki göstermemiz onlar nezdinde bizi suçlu kılıyor. Bu tiksindirici durumu doğru anlamalı ve buna göre kendimizi savunmak için onlara cevap vermek zorundayız. Bu durum son yüz yıldır bize bu zulmü yapanlara karşı sadece “Lütfen bizi de kendiniz gibi kardeş olarak kabul edin” dememizi bekliyorlar ve bununla yetinmemizi istiyorlar. Bu insanlık dışı ve aşağılayıcı duruma sürüklemeye çalışıyorlar bizi. Bu bir gerçektir, ancak biz bu durumu asla kabul etmeyeceğiz. Bunun anlaşılması gerekir.
Bu yüzden içinde bulunduğumuz bu vahim durumu sorgulamalıyız. Öncelikle bu rezil durumdan kurtulmalıyız. İşgal altında, sömürü altında, soykırıma sessiz kalmaktan kurtulmalıyız. Kurtuluşumuz bizim kendi elimizdedir. Ya kurtulacağız ya da aşağılanarak yok olacağız.
Bi Navê Xwedan Kurdîstan
Bağımsız devletimizi resmileştirmeyi elbette ki başaracağız. Bağımsız Kurd devletinin hayal olduğunu söyleyen zavallı ve kısıtlı düşünenlere şunu söylemek isteriz: Kurtuluş yolunda ölmek aslında yaşamaktır. Biz böyle inanıyoruz. Biz, kurtuluş yolunda ölmeyi zavallıca yaşamaya tercih ediyoruz. Zavallıca yaşamak, ölmek demektir. Bu, kendini bilmezlerin, fırsatçıların, insanlıktan uzaklaşmış leş kargalarının işidir. Bu, hiçbir Kurd’ün layık olduğu ya da hak ettiği bir durum değildir.
Başımızdaki barbarların dayattığı bu çirkinliği reddedeceğiz. Kurtuluşa olan inancımız ve kararlılığımızı korumalıyız. Kurtuluştan sonra, diğer uluslar gibi, biz Kurdler de yaşamımızı düzenli bir şekilde organize edebileceğiz ve sadece kendi yaşamımızı değil, gelecek nesillerimizin yaşamlarını da düzenleyebileceğiz. Kurtuluşumuzu görmek için mücadele etmek zorundayız.