Sorumsuzca Suç İşleyen Hadsizlere

0
642

On yıllardır, soylu ulusun onurlu asil kahramanlarının kanıyla ve emekleriyle oluşan yapıları, kendi kirli emelleri ve çıkarları için kullanmaya alışmış leş kargaları tiplemeler, yaptıklarının hesabını vermeli ve gelecekte bu tür eylemlerden kaçınmalıdır. Yalan ve iftiralara dayalı sermayeleri artık tükenmiştir. Uyarıları dikkate almadılar ve şimdi yargılanmak, tek seçenekleri olarak kalmıştır.

 

Bu olayların ciddiyetini anlamak istemeyenler için şunları söyleyelim: Bizi ilgilendiren Londra ve Paris olaylarında suç işleyenler, işlenen suçlar, iş yerleri ellerinden alınan soydaşlarımız ve dolandırılan Kurdler ve Kurd dostları biliniyor. Dolandıran ahlaksızlar ve iftiralarla kendi suçlarını örtbas etmeye çalışanlar da net olarak biliniyor. Kirli olayları sorgulayıp düzeltmeye çalışan insanlara, en üst düzeydeki görevlilere karşı yapılan ahlaksızlıklar da biliniyor. Zorla iş yerleri ellerinden alınanlar ve dolandırılanlar, hak arayışına yöneldiklerinde Zozan ve etrafındaki çetesi, dernek adına hak sahiplerini tehdit ederek susturmaya çalışıyor.

 

Bu suçlarda, derneklerin veya hareketin hiçbir menfaatinin olmadığını öğrendik. Bazı soydaşlarımızın bilmesi için söylüyoruz: Biz bu hareketin her düzeyde yetkililerine bu bilgileri ulaştırdık ve gökdük ki kendilerinde bizden daha fazla bilgi var. Bizim daha bilmediğimiz birçok yolsuzluk ve ahlaksızlık yapılmış. Anlamak istemeyenler, bilip bilmeden konuşacaklarına önce doğruları öğrenip öyle konuşsunlar. Bu çete, kendi menfaatleri için dernekleri malzeme olarak kullanmış ve kullanmaya devam ediyorlar. Bu duruma karşı çıkanları suçlu ilan ederek baskı uygulamışlar, mağdurları susturmaya çalışmışlar.

 

Londra’da insanlar katledilmiş, bunlar biliniyor. Paris’te yine insanlarımız katledilmişti; ömürlerini kurtuluş mücadelesine adamış üç hanım insanımız, dernekte görevli bir it tarafından katledilmiş. Derneğe ait sözde güvenli olması gereken evde katledilmiş ve üzerlerindeki kayıt defterlerini alıp götürüp bir diğer şahsa vermişler. O şahıs da biliniyor.Bilmeyen bir halk var. Biz kendimiz o zaman soruşturduk ve yeteri kadar bilgi sahibiyiz. Suç işleyenlerin hiçbirisinden hiçbir şekilde hesap sorulmamış. Biz duruma müdahale edince topladığımız en ürkütücü belge ajanların konumu oldu.

 

Bu olayların üzerine gitmemek, halka yapılmış büyük bir haksızlıktır. Londra olaylarında ajanların faal olduğu gibi Belçika ve Almanya başta olmak üzere her tarafta aktif ve etkinler. Paris yönetiminde menfaatçiler ve ajanlar kol kola çalışıyorlardı. Halktan alınan paralar da dahil, yaşamını feda etmek için mücadele eden insanların ihtiyaçlarına yönelik kullanılmamış. Birileri, dolandırılan paraların cephede kullanılmak üzere değerlendirildiğini düşünebilir. Ancak, bizim soruşturmamız ve araştırmamız, bu paraların ve alınan iş yerlerinin bu hadsizler tarafından paylaşıldığını gösteriyor. Kendileri bile bunu itiraf ediyor. Olayların içinde olup rahatsız olanlar bunları söyledi. Artık bilgi edinmek için farklı yöntemler uyguluyoruz.

 

Bu olanaklar, bizim insanlarımızın kanıyla oluşmuş. Bu çeteler, insanlarımız adına hareket ediyorlar. Kimse, bu rezaleti temizlemekten kaçamaz. Yöneticiler, ajanları koruyor ve kendi menfaatleri için dernekleri kullanıyorlar. Ancak, biz bu pislikleri temizlemek zorundayız. Hizmet edenleri eziyorlar, ajanları koruyorlar. Bu olacak iş mi, diyeceksiniz ama ne yazık ki oluyor. Bu rezalet ortam devam edemez. Kurd halkı, bunu hak etmiyor. Biz, bu pislikleri temizleyebilecek güç ve olanaklara sahibiz.

Ben, esir alınmadan önce yani 1995 yılından önce, Güney Afrika’da yaşıyorken Avrupa’ya gelip her düzeyde yetkililerle görüştüm. Bilen arkadaşlar biliyor. Ben Afrika’dayken bu görüşmeler oldu. Ancak, şimdi net olarak söyleyeyim, o zaman gördük ki hata olduğu zaman kusur olduğu zaman müdahale eden birileri oluyordu. Önderliğin sesi otoriteydi, söyledikleri yerine geliyordu. O zamanlar da ajanlar vardı, tespit ettiriyorlardı. Bunu gördük, ben tanık oldum. Her gün farklı insanların mücadeleye katılmaları sağlanıyordu. Benim yakın arkadaşım olan Ali Qazi ve birkaç diğer insanlarla 1995 yılında Almanya’da organize edilen bir halk mitinginde 500.000 üzerinde insan toplanmıştı, bunların hepsi Kürd’dü.

 

Şimdi gelinen duruma bakıyoruz, bu dernekler Kurd düşmanlığına hizmet eden tezgahlara dönüşmüş. Birileri sessiz kalabilir, kendileri bilir ancak biz sessiz kalmayacağız. Bunun net olarak anlaşılmasını istiyoruz. Buralarda bu kadar çirkinlik ve çirkeflik organize ediliyorken, cephede canlarıyla mücadele eden insanlar unutulmuş. Orada niye var olduklarını, bu ocakların nasıl oluştuğunu unutmuşlar. Kendilerini bir halt zannediyorlar. Bu hareket, bu pislikleri temizlemekle yükümlüdür. Bunlar unutmuşlarsa, bu hareketin yetkilileri bunları hatırlatmalı ve temizlemelidirler. Kurd ulusu, bu rezaletle yaşamak zorunda değildir; bu rezalet ortamı devam edemez. Kurd halkı bunu hak etmiyor. Bizim müdahalemize tehdit ile yaklaşanlara söylüyorum: Bu pisliklerin başını çekenlerin hepsini tek tek toplayıp yargılama olanaklarımız var. Bizi buna mecbur etmeyin. Karşınızda sizin gibi fırsatçı korkaklar yok. Bizim yaşamımız kitap gibi açıktır; görmek istemeyenler, buyurun inceleyin, görün diyoruz. Terbiyesizce, ahlaksızca, işinize geldiği gibi havlayıp durmayın.

 

Bu hareketin kuruluşundan bugüne kadar yöneticileriyle birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Onlar beni çok iyi tanırlar, ben de onları çok iyi tanırım. Biz, şimdiye kadar bu hareketten hiçbir zaman, hiçbir şekilde menfaat elde etmeye yönelmedik; yalnızca emek verdik. Hiçbir zaman teşekkür beklemedik, hizmet için ödül de aranmaz, teşekkür de beklenmez. Bizim konumuz şimdiye kadar buydu, bundan sonra da böyle olacak. Bu halk esaretten kurtulmak zorundadır. Ben 29 yıldır burada esaret altındayım. Bizim gibi on binlerce insan, işgal güçleri tarafından hapsedilmiş, işkenceye maruz kalmıştır, katledilmiştir. Biz de onlardan biriyiz. Bu, bizi hiçbir şekilde etkilemeyecek. Yetkililer, görevlerini samimiyetle yapmalıdır. Eğer bu yapılmazsa, soydaşlarımızla birlikte biz bu pislikleri temizleyebilecek güç ve olanaklara sahibiz. Kimse bizi tehdit edip susturabileceğini düşünmesin.

 

Asil soydaşlarımızın bilgilerine sunarız.